Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları

Antalya’dayız... İsmail Cem TV Ödülleri bağlamında Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Prof. Dr. Mustafa Akaydın ve İsmail Cem’in Kızı İpek Cem Taha ile TV kameraları önünde söyleşiyoruz.
İpek Cem Taha, siyaset, uluslararası ilişkiler ve finans okumuş.
Finans hizmetleri veren bir şirketin kurucusu.
Fakat zamanla o işleri tek tek eksiltiyor ve medya alanında çoğalıyor.
Önce dünya ölçeğinde başarılı olan ünlülerle TV söyleşileri yapmaya başladı. Bunu başarıyla sürdürürken, yazmaya da geçti.
“Babanın izinden mi gidiyorsun?” sorum üzerine “Aynen öyle” dedi.
“Babam benim kahramanım” derken gözleri buğulandı.
“Ya siyaset?” diye sordum...
Hiç duraksamadan “Neden olmasın?” cevabını verdi.
Şu önümüzdeki seçimde onu aday görürsek hiç sürpriz olmasın.
Antalya’da kadın vatmanlar
Mustafa Akaydın hoca 1 yıldır Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı.
Rektörlük ve cerrahlık sonrasında belediye ve politika...
Bu değişik zihniyet coğrafyasına adım atarken şöyle demiş.
“Ya ben siyaseti öğreneceğim, ya siyaset beni öğrenecek.”
Bana göre ikisi de doğru.
Çünkü... Doğasında, siyasetin en önemli özelliği olan iletişim katsayısı yüksek.
Yıllardır siyaset yapıyormuşçasına rahat.
Öte yandan...
Bıraktığı izlerle siyaset de onu öğreniyor.
“Ben partisizim, herkesin başkanıyım” söylemiyle eyleminin örtüşmesi onu sevdiriyor.
İpek Cem Taha’nın “Atatürk’ün kadınlara özenini ve katkılarını” anması üzerine Antalya Belediyesi’nde kadın ağırlığını sordum.
Başkan, “pozitif ayrım denebilecek kadar kadın çalışan sayısının yüksek olduğunu” söyledi.
Ama ardından “Pozitif ayrım yapmıyorum, kadınlarımız başarılı ve yetenekli” dedi.
Üstelik kadın için iş ayrımı da yapmıyormuş.
Raylı sistemde kadın vatmanlardan söz etti.

Haberin Devamı

Siyasette ikinci kuşak Cem

Botero İstanbul’da...
Zaten İzmir’deydi...

COLOMBIA doğumlu ünlü sanatçı Fernando Botero İstanbul’da.
3 gün boyunca onun onuruna davetler düzenlendi.
Ama... Zaten İzmir’deydi.
1992’de yaptığı 2 buçuk metre boyundaki “Man on Horse” (Atlı Adam) heykeli, İzmir Swissotel Grand Efes’in girişinde, gelenleri karşılıyor.
İzmir’in simgesi Büyük Efes Oteli 2 yıllık bir renovasyon sonrası Mayıs 2008’de yeniden hizmet vermeye başladı.
Otelin konumu, manzarası, bahçesi, akvaryum düzeninde yüzme havuzu bir vahadır.
Bunun ötesinde yakın tarihin “anılar galerisi”dir.
Sanatçı, politikacı, gazeteci, işadamı, sporcu, Türkiye’nin tüm ünlülerinden izler taşır.
Ayrıca... Sanatla kucaklaşır.
Bedri Rahmi Eyüboğlu, Jale Yılmabaşar, Attila Galatalı, Şadi Çalık ve diğer bazı ünlü sanatçıların bu otelle bütünleşmiş yapıtları hafızalardadır.
Otel, renovasyon için bazı bölümleriyle yıkılıp yeniden yapılırken, o yapıtlar kesilerek duvarlardan çıkarıldı.
Temizlendi.
Zedelenmiş birkaç küçük parça onarıldı.
Şimdi gene duvarlarla bütünleştiler.
Swissotel Grand Efes’in yenilenmiş binası ötesinde, felsefesini daha da derinleştiren sanat boyutu “Relais et châteaux” konseptini çağrıştırıyor.
Günümüz çağdaş sanatçıları ile bir araya gelinerek var olan koleksiyon daha da büyütüldü.
Devrim Erbil’in tual üzerine çağdaş İzmir yorumları, Alev Gözonar’ın renk tünelleri, Seçkin Pirim’in 3 boyutlu çalışmaları...
Ve daha pek çok sanatçının eserleriyle otelde mimari ve sanat iç içe...
Yakında otelin 2. yıldönümü kutlanırken, bir modern sanat galerisi de gezilmiş olacak.
Bütün bunların arkasında genç bir anne var. Murat Vargı’nın kızı Banu Vargı Tümay... Kutluyorum.

Haberin Devamı


Haberin Devamı
Siyasette ikinci kuşak Cem

ROUGE İLE KURAL BOZMAK
ZAMAN zaman -Mehmet Yaşin’den ödünç aldığım söylemle- “lezzet durakları” izlenimlerimi paylaşırım.
Ama... Aralarında bazıları vardır ki, ne yazarım, ne söylerim...
Kendime ve çok yakınlarıma saklarım.
Onlardan bir ikisinin adları satırlarıma girmiştir ama çok ender.
Şimdi bu “kendime ve yakınlarıma saklamak” kuralımdan gene bir “istisna” yapıyorum.
Taksim’de “ROUGE” diye bir lezzet kontürü açıldı.
Hani o iri tek taş pırlantaların içine yerleştirildiği zarif altın ya da platin çerçeveye “kontür” denir ya...
“ROUGE”, işte öyle bir yer.
İçindeki pırlanta ise, mutfağı...
Mehmet Yalçın, hep karşımıza lezzeti yazan olarak çıktı.
İçki, cigar, yemek yazılarını zevkle okuduğumuz Yalçın, gerçek bir gurmedir.
Gazete yazılarının ötesinde “GUSTO” dergisinin de yayıncısı, yöneticisi, yazarıdır.
Yılların imbiğinden süzdüğü birikimini şimdi Taksim’de açtığı “ROUGE”da sunuyor.
En iyi yerli ve yabancı içkiler...
Harika bir mutfak...
Çok zor bulunacak baharatlar, mantarlar, yağlar...
İnanılmaz lezzette sucuktan, Boşnak kuru etine, İtalyan ve İspanyol jambonuna, peynirin âlâsına...
Bütün bunların sunumundaki özeni de ekleyiniz.
“GUSTO” dergisi de orada bir ayrı salonda hazırlanıyor.
Mutfağın patronu şef İsmet Hıdır, Amerika’da eğitim almış, Amerika’daki iddialı iki restoranda çalışmış.
Başında beyaz bandanası, düzeyli anlatımı ile modern bir şef.
Bu işi iyi bilen iki kişi bir araya gelince ne lezzetler üretilmiyor ki!..
Kavaklıdere şaraplarının düzenlediği gece, ROUGE’daydı.
Kavaklıdere şarapları Murahhas Azası Ali Başman ve kendisi de Bordeaux’daki bağlarında şarap üreten - danışman Stephan Derenenourt’un anlatımlarıyla tadımlar daha da derinlik kazandı.
Beyazla başladık. (Cotes d’Avanos Narince Chardonnay)
Pembeye geçtik (Egeo Roze) Pembe artık yazlara damgasını vuruyor.
Ve kırmızı “Pendore”ler...
Syrah, Öküzgözü, Boğazkere...
Hepsi de enfes...