Mustafa Sarıgül önceki gün öğle yemeğinde Milliyet’in konuğuydu.
Elbette konu “özelde İstanbul seçimi ve genelde tüm yerel seçimler...”
Önce...
TMSF’den Sarıgül’e “banka borcu” nedeniyle “haciz” kararı...
Sarıgül “böyle bir borcunun kesinlikle olmadığını” söyledi.
Avukatları olayı yargıya götürüyorlar.
“Menfi tespit” hükmü almayı hedeflemişler.
Sarıgül bu konuda “hiçbir belge olmadığını” vurguladı.
Ayrıca...
Seçimlerin hemen öncesinde bu haciz, toplumda ters algılanmış.
“Oylarımızı artırır” diyor.
AK Parti çevrelerinde de böyle bir kaygı hissedilmekte.
Geçiyorum...
...........................
Sarıgül “İstanbul’u kazanacağı” inancında.
İddialı konuşuyor.
“İtham edici ve sert söylemlerle” değil “pozitif” kampanya yürütüyor.
İstanbul için projelerini son 20 günde açıklayacak.
Her gün bir proje...
Ve her proje, yerinde açıklanacak ve anlatılacak.
Bunları şu aşamada dile getirmiyor.
...........................
Ancak...
Bazı izlenimlerle ipuçları verebilirim.
- “Çılgın proje” diye anılan Karadeniz’den Marmara’ya kanal açmak fikrine sıcak değil.
Oseanografi bilim adamları “bunun son derece tehlikeli ve yanlış bir proje olduğu” kanısındalar.
“Çok geçmeden Boğaz’ın rengi kirli sarıya dönüşür ve pis kokar” diyorlar.
Ayrıca...
Marmara denizinin canlılarını yitirerek bir “ölü denize” dönüşeceği görüşündeler.
“Karadeniz’den Marmara’ya ve Marmara’dan Karadeniz’e 10 binlerce yıllık akıntıların tehlikeye gireceğini” düşünüyorlar.
Karadeniz’e kıyısı olan Romanya ve Ukrayna’nın da Karadeniz’in kirleneceği gerekçesiyle “bu projeye itiraz bildirecekleri” işareti alınmış.
Peki...
Sarıgül İstanbul’a başkan seçilirse bu projeyi engelleyecek mi?
Cevabı “hükümete sakınca dosyalarını götürürüz, görüşürüz, ikna etmeye çalışırız” oluyor.
...........................
- Üçüncü havalimanı projesine de sıcak bakmıyor.
Karadeniz’e doğru orman dokusu İstanbul’un akciğerleri.
Şehir soluksuz bırakılmamalı.
Zaten üçüncü havalimanı için o yöreyi öngören bir plan da yok.
Helikopterden paraşütle inmiş.
...........................
Elbette, sadece “karşı çıkış” değil.
Önemli birkaç projesinden başlıklar verdi.
- Taksim Meydanı’nın İstanbul’u temsil edecek “anlama ve güzelliğe” kavuşturulması.
- Büyük parklar.
- Sultanahmet Meydanı’nda alt katmanlara gömülü muhteşem hipodromun ortaya çıkarılması.
- Metro ve tünellerin trafiği yoğun yerleşim yerlerine açılması. (“Kadıköy-Kartal tünelinin yeterince kullanılmadığını” söylüyor.)
Trafik için çalışmaların ürettiği formüller seçimlere yaklaşırken açıklanacak.
- Sarıgül’ün “başarı referanslarından” biri de Nişantaşı. Bugünün gözde semtinin bir zamanlar ışıltısı kaybolmuştu.
Adeta naftalin kokan yoğun bir semt görünümündeydi.
O zamanlar Vitali Hakko’ya “burada bir dükkan açsanıza bay Vitali” demiş “olur bir eşarp dükkanı açarım” cevabını almış.
Şimdi ise kaç dükkanı var.
Sadade geleyim.
Sarıgül “İstanbul’un her semtinde bir Nişantaşı yapacağım” diyor.
Elbette söylemek istediği “Nişantaşı’nı klonlamak” değil.
Her semtte çekim merkezleri oluşturmak.
...........................
Seçilmek, çok çalışmayı gerektirir.
Bunu yapıyor.
Ayrıca...
Seçim sandıklarına mukayyet olabilmek de çok önemli.
90 bin sandık görevlisi olacakmış.
“Hakaretsiz” kampanya yürütüyor.
Sebebini “ben AK Partilinin, MHP’linin ve diğerlerinin de başkanı olacağım” diyerek açıklıyor.
Onu özgüvenli bir psikolojide gördüm.
İstanbul’da gerçekten zorlu bir seçim olacak.