Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Savaş bir atari oyunu değil.
Sınırlarımızdan cephe açılmasının eşiğindeyiz.
Görüntülerle, söylemlerle kafalar karışmasın.
Türkiye için en iyisi savaş olmamasıdır.
Ama her şeye rağmen savaş olacaksa, buna seyirci kalmamaktır.
Çok ciddi tehlikelere işaret edeyim.
Barzani kuvvetleri toplamı 60 bin. Talabani kuvvetleri 40 bin. Hepsi de çok iyi silahlarla donatılmış. Bir bölümü eğitimli ve düzenli. ABD bunları Saddam kuvvetlerinin karşısına sürdüğünde, Araplarla savaşacaklar. Kan dökecekler. Köylerden, kasabalardan geçecekler. Sivilleri de kıracaklar. Halepçe katliamının hesabını görenler olacak.
Savaş sonrası aralarındaki kan davası daha da derinleşmiş olan Kürtler ve Araplar; özerk yönetimler, hatta federasyon da olsa aynı devlet çatısı altında yaşayabilecekler mi?

Kaldı ki... Daha şimdiden, Kuzey Irak’ta ortak yönetim oluşmuş.
Meclis’i, bürokrasisi, yerel yönetimleriyle adı konmamış, henüz tanınmamış bir devlet cenini...
"Büyük Kürdistan" için iştahları kabartıyor.
Türkiye’de zaten tam temizlenmemiş olan PKK terör hareketini yeniden alevlendirebilir.
Türkiye ve ABD bastırsa da nereye kadar?
Orada bir oldubittiye karşı TSK özel birimleri zaten uzun süredir Kuzey Irak’ta... ABD’nin ilk silahı patlatmasıyla birlikte TSK, birlikleriyle ve çok sayıda kuvvetleriyle Kuzey Irak içlerine kadar mevzilenecek. Aklın yolu... Ama bu da bir başka tehlike. Barzani ve Talabani’nin güçleriyle küçük bir arızi çatışmanın kıvılcımları bile yangına dönüşebilir.

Yörede 5 bin PKK’lı da var.
Onların, bu duyarlı durumda provokasyonlar yapacakları açıktır.
Türkiye, böylece daha büyük kuvvetlerle Kuzey Irak’a çekilmek senaryosuyla karşılaşabilir.
Kendi topraklarımızda 15 bin PKK’lı için 250 bin kişilik kuvvet ayırmak zorunda kalmıştık. Bize ait olmayan topraklarda, çok daha büyük sayıda silahlı güçle ve onların yanında yer alacak kırsal kesim insanlarıyla mücadele, masa başından göründüğü gibi değil.
Ve nihayet...
Kuzey Irak’a zaten var olan güçlerine ek olarak en az 5 bin askeriyle İran da mevzilendi.
Herhalde İran da bölgede sesini duyuracak.
Bu kadar horozun öttüğü yerde sabah olur mu?
Bunlara ABD ve İngiltere’nin... Rusya, Almanya ve Fransa’nın çıkar çatışmalarından yansımaları da ekleyin.
Irak’ın toprak bütünlüğünü koruması çok zor...
Irak’ın yakın geçmişteki Yugoslavya örneğinde olduğu gibi devletler doğurması çok da uzak olasılık değil.
O nedenle...
Türkiye politikasında öncelik, savaşsız çözüm olmuştur.
Fakat... Olamayacak gibi görünüyor.
O halde Türkiye seyirci kalamayacağı bu oldubitti için, stratejik konumda mevzi almalıdır.
İsmet Paşa’nın deyimiyle "Ne içinde olacağız, ne dışında kalacağız".

ABD düğmeye basmış...
BM Güvenlik Konseyi ikinci bir karara yeşil ışık yakarsa iyi... Zaten yukarıdan atıp tutmalara karşın diplomasi kulislerine göre çoğunluk oyları ayarlanmış. Veto olmaması için çalışılıyor.
Öte yandan, Güvenlik Konseyi’nden yeni karar alınamasa bile, ABD, Irak’ı vuracak.
Küresel sivil başkaldırı veya Saddam’ın kendiliğinden çekilmesi bu hareketi durdurursa mucize olur.
Peki TBMM, ABD’ye Güneydoğu’dan geçiş için yararlanacağı "asker bulundurma kararını" nasıl alabilecek?
Anayasa’nın 92. maddesi, bunun için "uluslararası hukukun meşru gördüğü haller" önkoşulunu koymakta.
Bu koşul şimdiye kadar Güvenlik Konseyi’nin "Irak’a müdahale kararı alması" olarak görüldü. Cumhurbaşkanı Sezer de bu görüşü açıkladı.
Ancak AKP, farklı bakıyor.
AKP’ye göre "uluslararası hukukun meşruiyet ilkesini Anayasa tanımlamamış. Tanımı, bu kararı alacak TBMM’ye bırakmış".
O halde, ABD ile sorunlarda anlaşma olursa, AKP, milletvekili çoğunluğu ile TBMM’de "yabancı asker bulundurma kararını" alabilecek.
TBMM kararları için Cumhurbaşkanı onayı da gerekmediğine göre...
ARTIK SONUN BAŞINDAYIZ.