Akın Birdal'a kanlı ve çirkin saldırının arkasında soru işaretleri var.
Örneğin...
İçişleri Bakanı Başesgioğlu, soruyor:
"Saldırganlar, neden bu tür cinayetlerde ya da cinayet girişimlerinde olduğu gibi, içeri girer girmez ateş etmediler?
İçeride 7 - 8 dakika kalmışlar.
- 1 Mayıs olaylarında bir yakınlarının polis tarafından gözaltına alındığını... onu merak ettiklerini - söylemişler.
Birdal, - konuya Ankara şubesi bakar - demiş.
Sekreterinden Ankara şubesinin telefon numarasını istemiş.
Sekreteri numarayı getirmiş.
Saldırganlar numarayı almışlar.
Sonra...
Giderlerken silahlarını çekip ateş etmeye başlamışlar.
Neden?"
Sonra da, sorunun cevabını sesli düşünüyor.
"Bizim arkadaşlara göre...
Saldırganlar, yeterince eğitimli ve iyi yetişmiş profesyoneller değil. Belki, örgüt mensubu da olmayabilirler.
Yahut...
Bir örgüt tarafından görevlendirilmişlerse dahi bu ilk eylemleri olabilir."
Öyle bile olsa, uzun uzun konuşma yaparak, her an yakalanma riskini göze almalarını yorumlamak zor.
Yoksa, ateş etmek için bir işaret mi beklediler?
Başesgioğlu, gene bir başka soru işaretine dikkati çekiyor:
"Saldırıdan sonra, sekretere dokunmuyorlar.
Geride tanık bırakıyorlar.
Parmak izi bırakıyorlar...
Kaçarken, biri asansörle iniyor... Diğeri merdivenlerden koşarak iniyor."
Yani...
İçişleri Bakanı'nın çalışma arkadaşlarından aldığı izlenimlere göre, bunlar da faillerin profesyonel olmadıklarının işaretleri...
Kişisel sayılabilecek eylem girişimi...
Bir örgütün deneyimsiz militanları...
Hatta... Komşu bazı ülkeler tarafından acele derlenmiş, kişiler olabilirler.
Belki öyle...
Belki de bir örgüt, çok iyi profesyonellerini göndermiştir... Böyle acemi görüntüleri ile şaşırtmaca vermiş olabilirler.
Ne olursa olsun, bu insanlık dışı eylemi kınıyoruz.
Şemdin Sakık'ın ifadelerinden sonra, Akın Birdal'ın - neredeyse - hedef haline geldiği tahmin edilirdi.
Neden Birdal korumaya alınmadı?
Başesgioğlu şöyle anlatıyor:
"Mevzuatımız, re'sen korumaya alınacakları düzenlemiştir. Sayın Birdal koruma istememiş.
Avukatının - Akın Birdal istediği halde koruma verilmedi - sözü üzerine, araştırdım.
Böyle bir başvurusu olmamış.
İstek olmayınca, koruma verilmiyor.
1992'de bu göreve gelmiş.
Aradan geçen 6 yıl içinde hiç koruma almamış."
O istemese dahi, böyle özel durumlarda kamu güvenliği nedeniyle kişilerin korumaya alınması gerekir.
Başesgioğlu: "Öyle de... kimileri, kesinlikle koruma istemiyor. İzleniyormuş gibi yorumluyorlar." diyor.
Öyle bile olsa... Gene de, gereğinde re'sen korumayı, devlet geleneğine yerleştirmeliyiz.
Ne yazık ki...
"Her isteyene koruma versek, yeterli polis kalmaz" zihniyeti var.
KİT'ler ve devlet daireleri tıka basa işi olmadığı halde maaş alanlarla dolu.
Hiç değilse, bu gizli işsizler, belirli eğitimden geçirilerek güvenlik, sağlık gibi temel hizmetlere kaydırılsalar.
Bu milletin vergileriyle aldıkları parayı, hak etseler.
Devletin "hassas noktalar" diye adlandırdığı beton ve demir karışımı yollar, köprüler, binalar "koruma istemek" için başvuru mu yaptılar?..
O taşınmazlar kadar, hedef olan insanlara da değer verilmelidir.
Bir insan canı, acaba kaç ton çimento ve demir?..
Sorun, Başesgioğlu'nun dönemiyle sınırlı değil.
1970'den bu yana aynı zihniyetle nice insanlarımızı kanlı saldırılarda yitirdik. Korunmuyorlardı.
Hiç değilse, bu çok çirkin saldırının failleri yakalanmalı ve süratle cezalandırılmalıdır.
"Meçhul" kalmamalıdır.
Başesgioğlu, "adeta seferberlik halindeyiz. Bütün gücümüzle buna çalışıyoruz" diyor.
Bu arada, iyi haber...
Akın Birdal'ın konuşabilecek kadar iyileşmiş olmasıdır.
Söyledikleri, sekreterinin ifadesi ile hemen hemen aynı.
"Gelenleri tanımadığını" söylemiş.
Robot resimleri göstermişler.
"Evet, benziyorlar" demiş.
Daha iyileşince ayrıntılara geçilecek.
Öte yandan...
Anavatan Genel Başkan Yardımcısı Yaşar Okuyan'ın yeğeninin öldürülmesi de ikinci şok.
Hele...
Cesedin üzerine "Tekdal'ın intikamı devam ediyor" sözleri yazılı olan bir mesajın bırakılması düşündürücü.
"Zincirleme reaksiyonlar" kuşkusu, ülke üzerine kabus gibi çökmekte.
Ancak...
Okuyan'dan ve Başesgioğlu'ndan aldığımız izlenimler, - bunun bir ticari ilişkiden de doğabileceği - yolundadır.
Mesajda Birdal yerine Tekdal yazılması, bu izlenimleri destekliyor.
Okuyan'a ve ailesine başsağlığı, merhuma rahmet diliyoruz.
Ve...
Türkiye'nin serinkanlı olmasını, sağduyusunu koruması gereğine inanıyoruz.
Yazara E-Posta: G.Civaoglu@milliyet.com.tr