Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

BDP Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan “Türkiye’nin 3 tarafı deniz, 3 tarafı da Kürdistan” demiş.
T24’te yayınlanan bu haber durumun fotoğrafıdır.
Coğrafya böyle...
“Kürt sorunu” içeride çözüm süreciyle yol almakta.
İstenen ve beklenen hızda değil.
Ama tüm engellere karşın bir yol haritası var.
Elbette engeller azımsanamaz.
Doç. Dr. Hüseyin Yayman görüntünün arkasındaki “nedenler” için şöyle bir görüş ortaya koymakta.
Güneydoğu’daki yol kesme ve “kolluk gücü (maskeli, poşulu, bir örnek giyinmiş asayiş örgütü olmak iddiasındaki PKK’nın paralel gençlik örgütü G.C)” provokasyon amaçlıdır.
Bunlar çözüm sürecine hasar vermek ve Öcalan’ı İmralı’ya mahkum etmek yaklaşımlarıdır.
PKK’ya karakol bastırıp, infial duygusu yaratamayan yapı bu defa yeni bir maskeyle kamuoyunu ajite edecek eylemler yaptırıyor. (Yeni Şafak- 22 Temmuz 2013)
........................
Bunun tercümesi “Öcalan’ın örgüt üzerinde etkisine şüphe gölgesi düşürmek, Öcalan’ı barış sürecinde itibarsızlaştırmak. Toplumda barış sürecine inancı sarsmak “ olabilir.
Ancak...
Süreç vitesi küçülterek de olsa rayda ilerliyor.

ŞEHİR SERHİLDANLARI

ANCAK...
Sürece koyulan taşlar sadece bu üniformalı asayiş kontrolleri, bir örnek giyimli yüzleri gizlenmiş gençlere -güya- polis diplomaları vermek değil.
Bu nasıl polisse (!) Tomalardan gerçek polisler su sıkınca kaçışıp dağılmaları bir yana, başka soru işaretlerine de bakmakta yarar var.
12 Haziran’da KCK ve Kongragel’in 9’uncu Kongresi’nde 10 maddelik bir “Tutum Belgesi” kabul edilmiş.
Taha Akyol, Hürriyet’te yazdı (16 Temmuz 2013):
Tutum belgesinin 6’ncı maddesi şöyle:
“Çeşitli güçlerden gelebilecek saldırılar karşısında gerillanın aktif savunmaya hazırlıklı olması...”
Örgüt en kanlı saldırılarını bile “aktif savunma” diye yapmamış mıydı?
Kim buna “demokrasi dili” diyebilir?
Niye sadece yüzde 15’i sınırdışına çektikleri, niye hala Kandil’e (dağa G.C) adam götürdükleri açık değil mi?
Niye “asayiş kontrolleri” yapıldığı, niye henüz “terör” boyutunda olmayan şiddet eylemlerinin sürdürüldüğü belli değil mi?
......................
Dahası var...
PKK’nın elindeki silahı bırakma niyeti şöyle dursun, terör rezervini bu şekilde büyütürken, hükümeti “ikinci aşama”ya zorlamak için “halk serhildanları” planlıyorlar.
Yani kitlevi ayaklanmalar.
Tutum belgesinin 4. ve 5. maddeleri şöyle:
“Hükümet üzerinde siyasal baskı oluşturmak üzere halk serhildanları temelinde tüm toplumsal dinamiklerin harekete geçirilmesi...
Halk serhildanlarının tüm Türkiye’ye yayılması... Yoğun bir eylem ve örgütlenme çalışması içinde olunması...”
Kim buna demokrasi dili diyebilir?
Devlet karakol inşaatlarını durdursun, korucuları dağıtsın, şehirlerdeki serhildan yapılanması olan KCK’ları tanısın... Ama PKK terör kapasitesini geliştirsin, (Bu süreçte dağa 1200 dolaylarında genç çıkarıldı. G.C) şehirlerde “serhildan”lar, yeni kitlevi ayaklanmalar örgütlemeye devam etsin!
.....................
Serinkanlı değerlendirme yapalım.
Türkiye’nin güvenlik güçleri yıllardır dağlarda, kırsalda, sınırlarda PKK’ya karşı mücadele sürdürerek pişti.
O yolda hiçbir sonuca ulaşamayacağını Kandil de gördü.
Barış süreci bölge halkının da “artık kanın durması gerektiği” psikolojisiyle gündeme kendini dayatarak geldi ve hayata geçirildi.
Ama...
Ya PKK, “serhildan” dediği, yeraltına inmiş şehir örgütlerini sokaklara, meydanlara çıkarsa...
“Gezi süreci dinamiklerini” anlamayan Kandil, o manzaralardan kendine model çıkarmaya yönelmiş olabilir.
“Bir sonuca varamazlar” fakat Türkiye’nin enerji kaybına neden olabilirler.
Benim de kaygım budur...
.....................
“3 tarafın Kürdistan” olması ötesinde, Türkiye’nin içte böyle bir potansiyel tehlikeyle karşı karşıya olması hepimiz için “sağduyu uyarısı” olmalıdır.
“Çözüm süreci tek taraflı tüneldir, sonundaki ışığa varmalıyız” söylemine katılıyorum.
Sınırların ötesinde “3 taraf Kürdistan” için sağlam dış politika, etkin barış süreciyle içimizde oluşacak demokratik “dirlikten” beslenir, güç alır.