Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Demirel'in önerileri için dün kaldığımız yerden yazıyı sürdürelim.
Demirel'in öneri paketinde "referandum" isteği var.
Referandum yetkisi, "Tam Başkanlık Sistemi"nin uygulandığı Amerika'da, Cumhurbaşkanı'na verilmiş değildir.
"Yarı Başkanlık Sistemi"nin uygulandığı Fransa'da ise Cumhurbaşkanı'nın önerisi, Başbakan tarafından kabul edilirse referanduma gidilebilir.
Yani...
Ne "Tam Başkanlık"ın, ne de "Yarı Başkanlık"ın simgesi olan ülkelerde, "Cumhurbaşkanı'nın doğrudan referanduma gitme yetkisi" yok.
Buna karşın...
İsviçre Konfederasyonu Başkanı'na böyle bir yetki tanınmıştır.
Hatta...
Parlamentonun hazırlamadığı ya da hükümete ait olmayan bir kanun teklifi, bir kanun tasarısı yerine, sivil toplum örgütleri bir yasa önerisinde bulunabilirler.
Örneğin...
Çevreyi korumak, insan haklarını genişletmek gibi...
Cumhurbaşkanı uygun görürse, sadece kendi iradesiyle sivil toplum örgütlerinin bu yasa önerisini halk oyuna sunar.
Referandumda "EVET" oyları daha yüksek çıkarsa, bu öneri tıpkı parlamentodan geçmiş gibi sayılarak yasalaşmış olur.
Pozitif yani yazılı hukuk kuralları içinde yerini alır.
Yargı organları ve idare tarafından uygulanır.
Uyma zorunluğu doğar.

Acaba Sayın Demirel, referandumu hangi bağlamda istiyor?
Bu saydığım örnekler, birbirinden o kadar farklı ki...
Ama...
Sistem değişikliğine gitmeksizin...
Parlamenter Sistem içinde, Cumhurbaşkanı'na önemli konularda "bağlayıcı olmayan, uygulama zorunluğu bulunmayan, referandum yetkisi" vermek, doğru olur.
Böylece...
Kamuoyunun eğilimi saptanır.
Fakat...
Cumhurbaşkanı, "halk oyuyla kanun yapma ve karar alma" gibi bir parlamentoyu by - pass gücünü almaz.
En önemlisi...
Sistemi değiştirmek yerine, sistemi onarmak ilkesiyle düzenlemeler yapmaktır.
Yoksa...
Dünyadaki bütün "Tam Başkanlık, Yarı Başkanlık, Konfederasyon Başkanlığı Sistemleri"ndeki yetkilerin tümünü bir araya toplayıp Cumhurbaşkanı'na vermek değildir.
Her sistemin kendine özgü iç dengeleri kollanarak oluşan kurumlar, rastgele biraraya getirilirse, bir bakıma elmalarla armutlar toplanmış olur.
Ya da...
Demirel'in vaktiyle Fransa'daki "Yarı Başkanlık Sistemi"ni isteyen Özal için kullandığı "seçilmiş padişahlık"a dönüşür.
Özellikle son bir yılı aşkın süre içinde iyi bir siyaset performansı veren Demirel'in, bu yanlış çizgiye kayacağını düşünmek istemeyiz.
Kısa bir konuşmanın - zorunlu - eksik söylemleri nedeniyle, bu karışık ve belirsiz ifadeler ortaya çıkmış olabilir.

Demirel'in önerileri arasında "Dar Bölge Seçim Sistemi... İki turlu seçim" var.
Bunlar düşünülebilir.
Ama...
Sakıncaları da dikkate alınmalıdır.
Örneğin...
Dar Bölge, Türkiye'de giderek egemen güç haline gelmeye başlayan ve para harcama gücü çok fazla olan mafyayı, yerel zenginleri, şiddet örgütlerinin adaylarını, feodal güçleri Meclis'e gönderebilir.
Bunu önlemenin yollarından biri Fransa'da ve İngiltere'de uygulanan seçim harcamaları limitleridir.
Ve mütevazi bir adayın yapabileceği seçim giderlerinden daha fazlasını seçimlerde harcamayı yasaklayan kanun düzenlemesidir.
Bunun iyi uygulanmasıdır.
Aksinin kanıtlanması halinde parlamenterliğin düşmesidir.
Fransa'nın eski parlamenteri ile Anayasa Mahkemesi Başkanı ve şimdiki Cumhurbaşkanı, "seçimlerde 100 bin'er franktan fazla harcadıkları için" Divan'a gitmek üzeredirler.

Ayrıca...
Sadece Cumhurbaşkanı yetkilerinin arttırıldığı ve Çankaya'nın kuvvetlendirildiği bir onarım olmaz.
Parlamenter Sistem'de, parlamenterlere kişilik ve güç kazandıracak Siyasi Partiler Yasası değişiklikleri de Demirel tarafından önerilmeliydi.
Örneğin...
"Apoletsiz komutanlar" diye anılan liderlerin, seçim listelerini tek başlarına düzenleyerek milletvekillerini kendi ağızlarına bakar hale gelmelerini önleyecek düzenlemeler...
Adayları, partilerin kayıtlı üyelerinin seçmesi...
Öte yandan...
Parti ittifaklarını zorunlu hale getirecek iki turlu seçim sistemini, daha makul ve esnek bir formata getirmek...
Örneğin...
İkinci tura, birinci turda en çok oyu alan iki adayın değil, üç adayın girmesini sağlamak...
Böylece...
Türkiye'nin "laikler" ve "inananlar" gibi son derece tehlikeli bir görüntüyle ikiye ayrılmasını önlemek...
Görülüyor ki...
Bütün bunlar son derece duyarlı konulardır.
Demokrasinin beyin jimnastiği olarak yararlı olsa bile, büyük özen gerektirir.
Öte yandan...
Pratiğe geçebilecek formüllerin üretimi amaçlanmalıdır.
Olmayacak dualarla ve sistemi melezleştirme yanlışlarıyla zaman yitirirken bunalımın ortasına yuvarlanmayalım.




Yazara E-Posta: G.Civaoglu@milliyet.com.tr