Ne "Kıbrıstan asker çekilmesi" ne "Ermeni soykırımının tanınması" yanlısıyım...Ama...ABden tarih alınmıştır.Müzakerelerin başlama tarihi olarak 3 Ekim 2005 açıklanmıştır.Bu 305. madde ve gerekçesinin, Türkiyenin başını çok ağrıtacağı açık seçik ortada.Demokratik bir ülkede, bu iki konuyu "tabu" haline getiren ve tartışmayı bile 3 yıldan 10 yıla kadar hapis cezasına bağlayan TCK 305.madde ve gerekçesiyle, müzakere salonu kapılarının açılması zor...Zaten ABden de tepkiler gelmekte.Türkiyedeki yasaların AB ile uyumunun bir kez daha araştırılacağı 3 Ekim 2005e kadarki "tarama sürecinde" TCK 305 ve gerekçesi gündeme ağırlıklı olarak gelecektir. Yeni TCKnın 305. maddesi, gerekçesiyle birlikte "Kıbrıstan Türk askerinin çekilmesi" veya "Ermeni soykırımı iddialarını" suç olarak düzenlemektedir. "Propaganda" gibi - tanımı, sınırı belirsiz bir ölçütle - cezası 3 yıldan 10 yıla kadar hapis... "Ermeni soykırımı oldu diye kabul edecek ve Kıbrıstan da durup dururken asker çekecek değiliz ya, ne var bu maddede?" sorusu akıllara gelebilir.Bağlantılarından kopuk tek başına bakılırsa, ilk ve sığ yaklaşımla doğru da görünebilir.Ancak...Bu madde sanıldığından çok daha önemli...Şöyle ki:AB ile müzakerelerin başlaması önünde 3 engel görünmekte.1 - Kıbrıs2 - Ermeni soykırımı iddiaları3 - Kürt sorunu fitilinin ateşlenmesi ve bir patlama yaratılması.......İlk iki madde için tüm olası formül arayışları, tartışmalar dolaylı ya da doğrudan 305. madde kapsamına girebilir.Kamuoyunda tartışılmayan, medyada yoğrulmayan görüş, demokratik bir ülkede nasıl oluşur?Kıbrıs, Kopenhag kriterlerinde yoktu... Ama bir tür "şart" olarak 17 Aralık belgesine girdi. Adil değil ama hayatın kötü bir gerçeği bu...Türkiye, 3 Ekime 2005e kadar Ankara Anlaşmasını - aralarında Kıbrısın da olduğu - 25 üyeye genişleten imzayı atacak.Bu taahhüt edildi.Aksi halde, müzakerelerin başlamasını Kıbrıs, "veto" hakkını kullanarak engelleyebilir.Mazakereler açıldıktan sonra da, Kıbrısı resmen tanımadan, ara formüller, ara gazlarla süreci ilerletmek gerekecektir.Adada, Annan Planı doğrultusunda bir çözüm sağlanınca elbette resmen tanıma olur...Fakat...O aşamaya kadar ara gazlar, ara adımlar devreye konulabilir.Zaman zaman gündeme gelen "adada asker sayısını kademelerle azaltmak" da bunlardan biri mi?305. madde kapsamına düşmemek için sorunun cevabında "susma hakkımı" kullanıyorum.Ne var ki...Birkaç ay sonra tarama sürecinde bu "zorunlu susma hakkını" anlatmak kolay olmayacak. Mahşerin üç atlısı Fransa, Ermeni soykırımını (!) yasalaştırmıştır.Tarihi araştırmayı, bilimsel çalışmayı gerektiren böyle bir konu yasayla dayatılabilir mi?Tarih, yasayla yazılabilir mi?Saçma...Türkiye ise, "Tarih hafızamızı yenileyelim. Bilim adamları bir araya gelsinler, araştırsınlar. Biz soykırım olmadı görüşündeyiz ama oldu iddiasındakiler gelsinler, bilim adamları tarihin gerçeğini saptasınlar" tezini savunuyor.Demokratik ve entelektüel yaklaşım da bu olmalıdır.Ama...Hem "tartışmak, araştırmak, bilimsel gerçeği saptamak" tezini savunmak, hem de 305. madde ve gerekçesiyle bunun tartışılmasını hapisle cezalandırmak olur mu?Yasalarında bu saptama(!) olduğu için, Türkiyenin Fransa engelini aşmak için tek yol haritası, iddiayı, tarihi yorumlamak üzere seçkin bilim adamlarına havale etmektir......3. sorun olan Kürt fitilini ateşlemek olasılığını bir başka yazıya bırakıyorum.Türkiyeyi çatışmalara çekerek ve ülkeyi yangın yerine dönüştürerek, AB yol haritasını alevlere atmak hesapları olabilir mi?5 güvenlik görevlisinin şehit edilmesinde, böyle bir tezgâhın parmak izleri olmasından kaygılıyım. g.civaoglu@milliyet.com.tr Ermeni yasaları