önce bir saptama.Almanyada 40 bin Ermeniye karşın, 2 milyon dolayında Türk var.Almanya seçimlerinin -neredeyse- sonucunu belirleyecek kadar yüksek sayıda Türk kökenli seçmen nerede?Almanyadaki Türk dernekleri, sahip oldukları demokratik ağırlığı nasıl devreye koyamazlar?Ankaranın böyle bir etkinlik politikası oluşturmamış bulunması vahimdir. Kültür altyapısı sağlam bir büyükelçi olan Mehmet Ali İrtemçelik, Türkiyenin şansıdır. Ama her şey, onun omuzlarına mı yüklenmeli?İrtemçelikin medyaya yaptığı açıklama, dinamik bir tavır.Ancak... İddialar, böyle bildirilerin ölçeğini çok aşıyor. Kapsamlı bir çalışmayı gerektiriyor. Almanya Parlamentosuna da "24 nisan 1915in Ermenilerin sürgüne uğramalarının 90. yıldönümü bağlamında anılması, Türkler ile Ermenilerin barışmalarına böylece katkıda bulunulması" önergesi verildi. Önerge, kamuoyu araştırmalarına göre ilk seçimde iktidara geleceği öngörülen muhalefetteki CDU/CSU Parlamento grubunun. Önergede, "Alman Meclisi aşağıdaki hususları saptamaktadır" giriş cümlesinden sonra, iddialar sıralanmakta.Özetle yansıtayım:- 24 Nisan 1915te Osmanlı İmparatorluğu iktidarında bulunan Jön Türkler hareketinin emirleriyle, İstanbuldaki siyasi ve kültürel Ermeni elit tabakası (seçkinler) tutuklanmış, zorla ülkelerine gönderilmiş ve büyük bölümü orada öldürülmüştür.- Sürgün ve katliamların başlangıcını teşkil eden bu olayı, daha sonra tehcir ve toplu katliamlar izlemiştir. Tarafsız çevrelerin hesaplarına göre, 1.2 ile 1.5 milyon arasında Ermeni yaşamını yitirmiştir.- Savaşın başında Osmanlı ordusunda askere alınan Ermeniler, çalışma taburlarında toplanmış ve çoğunluğu öldürülmüştür. 20. yüzyılın itibarlı tarihçilerinden biri olan Arnold J. Toynbeenin saptadığı gibi amaç, yol boyunca mümkün olduğunca çok sayıda Ermeninin öldürülmesiydi. Ölmeyenler ise, çöldeki kamplarda ölmüşlerdir.- Katliamlar bu iş için oluşturulan özel birlikler tarafından gerçekleştirilmiştir.- Osmanlı devleti ile birlikte savaşan Alman devletinin hem siyasi hem askeri yönetimi, bu katliamdan ayrıntılarıyla haberdardı.Ancak Alman hükümeti Berline gelen bilgilere ve İstanbuldaki Alman Büyükelçiliklerinin ve konsolosluk raporlarının açıklanmasına sansür koydu.- Doktor Johannes Lepsius, 7 Ekim 1915te Berlindeki gazeteciler birliğinde katliam ile ilgili araştırmalarını anlattığı zaman Alman hükümeti buna sansür koydu.Alman Silahlı Kuvvetleri de Johannes Lepsiusun Potsdamda yayımlanan, Ermeni halkının Türkiyedeki durumuna ilişkin rapor dökümanının dağıtımını yasakladı. Metnine el koydu. Osmanlı topraklarındaki Ermenilerin kaderini ele alan Franz Werfelin ünlü MUSA DAĞINDA 40 GÜN adlı romanının yayımlanması bile Türkiyede yasak. Türkiyede Ermeni kıyımı tarihi araştırmaları, bu nedenlerle yapılamaz. Ermenilere karşı suç işlendiğinin dile getirilmesi suç sayılıyorsa, bilimsel bir çalışma nasıl yapılabilir?- Osmanlı İmparatorluğunun hukuki devamı olan Türkiye Cumhuriyeti, bütün bunları inkâr etmektedir. Türkiyenin bu tutumu ABnin değerler birliği prensibinin temelindeki BARIŞMA KAVRAMIyla çelişkilidir. Türkiye, Ermenistan sınırlarını açmalı ve Ermenistanın izolasyonu sona ermelidir.- Parlamento, devlet şiddetine maruz kalmış, öldürülmüş ve sürgüne uğramış Ermenilerin anısı önünde saygıyla eğilir.Geçmişte bunlar yaşanırken, Alman imparatorluğunun benimsediği yanlış tutumu Parlamento, üzüntüyle karşılar.Alman Parlamentosu, bu anmayla, hükümetine karşı direnerek sözle ve fiilen Ermeni kadın, erkek ve çocukların kurtulmaları için çaba gösteren tüm Almanları saygıyla karşılar.- Johannes Lepsiusun yapıtı, bu olayın hafızalardan uzaklaştırılmasına ve unutulmasına engel olmalı ve Ermeni, Alman ve Türk halkları arasındaki ilişkilerin iyileştirilmesi için muhafaza edilmelidir. ............Tarihin ırzına özen gösteren tanıklıklar yarın bu köşede... g.civaoglu@milliyet.com.tr Soykırım