Önce şu inancımın altını çizeyim:
“Yargının tüm kademelerindeki hâkim ve savcıların büyük çoğunluğunun namuslu, şerefli ve tarafsız olduğu kanısındayım.
Onların şahsında yargıya olan saygımı sürdürüyorum.
Yargıdaki manzara bu büyük çoğunluğu oluşturan hâkim ve savcıları da endişelendiriyor.
Şimdi...
Yaklaşan HSYK seçimleri için büyük siyasi mücadeleyi yazmaya geçebiliriz.
...........................
Avukat dostlarım kendilerine başvuranların artık sık sık şöyle bir soruyla lafa girdiklerini anlatırlardı:
“Dava dosyam falanca hâkimde, tanıyor musunuz?”
Yani...
Avukat o hâkimi yakından tanıyorsa, dava verilecek.
“Tanımıyorum” derse “Hadi eyvallah” denilip “bir tanıyan avukat” bulunacak.
Bu söylemleri ilk dinlediğimde 5-10 yıl önceydi.
Dehşet içinde kalmıştım.
Şimdilerde “tanıma durumları” için “yol haritaları” varmış.
Davaya bakan hâkim “kimlerden?”
Hükümet yakınlarından mı?
Cemaatçilerden mi?
YARSAV’cı mı?
Avukatlara da bu “mensubiyetten” başlayarak davaya bakan hâkime “yakın tanıdık” avukatla ulaşmaya çalışıyorlarmış.
Belki bu “sakat yollardan gidenlerin” sonuç aldıkları oluyor ama inanıyorum ki çok azı.
İKTİDARA 5 ÜYE YETERLİ
HSYK seçimlerinde mücadelenin hedefi “22 üyeden 12’sini kazanarak çoğunluğu elde etmek.”
Hükümetin kafadan 7 üyesi zaten var; “Adalet Bakanı ve Müsteşarı 2 doğal üye. 4 üye de Cumhurbaşkanı (Recep Tayyip Erdoğan) tarafından atanacak. Etti 6. 1 üye de iktidarın denetimindeki Adalet Akademisi’nden gelecek. Toplam 7 üye. Geriye Yargıtay’dan 3, Danıştay’dan 2 üyeyle, yargıdan gelecek 10 üye kalıyor.”
İktidar hesapları yakın zamana kadar daha iyimserdi.
Yargıtay ve Danıştay’dan 1’er üye kazanmak -neredeyse- garanti gibi görülüyordu.
Fakat...
Yargıtay seçimlerinde iktidar “sıfır” çekti.
Ya Danıştay’da da “sıfır çekilirse?”
O halde geriye yargıdan seçilecek 10 üye kalıyor.
İktidarın hedefi bu 10’dan 5’ini kazanmak ve böylece 12 üyeyle çoğunluğa geçmek.
- İktidara yakın liste “Yargıda Birlik Platformu (YBP)” arkasında güçlü siyasi destek var.
Ayrıca...
Adayların arasına Alevi, Ülkücü, Hak Yolcular koyarak destek tabanını genişletmek istiyorlar.
Bunlar adına “devletten hâkim ve savcıların olanaklarının genişletilmesi ve disiplin dosyalarının silinmesi sözü aldıkları” gibi bir açıklamayı da kaydedin.
* Diğer grup YARSAV ve Yargıçlar Sendikası’nın oluşturduğu liste.
Bunlar “yargı bağımsızlığını savunmak” ortak tabanındalar.
* Cemaatin “resmi listesi” yok ama galiba “bağımsız” adaylar olarak seçimlere girecekler.
* Dördüncü grup ise diğer grupların hiçbirine mensubiyeti olmayan, özde de “bağımsız” olduklarının altını çizen grup.
BİLEK GÜREŞİ
PEKİ, sandıklardan çıkacak sonuçlara göre hesaplar nedir?
Ankara’nın nabzını tutan Utku Çakırözer Cumhuriyet’teki analizinde şöyle yazıyor:
HSYK tüm yargıdaki hâkim ve savcı atamalarını ve yüksek yargıya üye seçimini gerçekleştiriyor. Hâkim ve savcı adaylarının mesleğe kabul işlemlerini yapıyor. Hâkim ve savcılarla ilgili disiplin soruşturmalarını da yürütüyor. Yani yargıya hâkim olmak isteyenin yolu HSYK’dan geçiyor. Örnek vermek gerekirse, HSYK’yı hükümet “alırsa”, Erdoğan’ın istediği cemaate yönelik paralel operasyonlar katlanarak sürecek. Yok eğer hükümet kaybedip cemaat seçimlerden zaferle çıkarsa süreç tersine dönecek. Paralel yapı operasyonlarını yürüten savcılar ile sulh ceza hâkimleri görevden alınacak... Buna karşılık da yeni 17 Aralık, TIR operasyonlarının önü açılacak.
.........................
Bu analiz ve öngörü “doğru, yanlış, kısmen doğru, kısmen yanlış” çıkabilir. Ancak...
Kaygı duyulması gereken şey bütün bunların konuşulmasıdır.
Bu bile endişe vericidir.
Dün Taha Akyol’un Hürriyet’teki köşesinde yazısının başlığı endişeleri doğruluyor:
“Yargıya adeta kezzap döküldü.”
..........................
Yargı mensuplarının büyük çoğunluğuna saygımla noktayı koyuyorum.