Yunanistan Dışişleri Bakanı Papandreou, İstanbul - Taksim toplantısında konuşuyor...
Sözleri televizyonla tüm
Türkiye'ye duyuruluyor...
Ertesi gün
İstanbul Üniversitesi'nin açılışını yapıyor...
Karşılıklı güzel sözler, kucaklaşmalar...
Aynı gün
Harp Akademileri'nin açılışında
Org. Nahit Şenoğul, "Türkiye'nin sorunlarının ağırlaşması, taviz verilmesini gerektirmez. Örneğin Kıbrıs'da Yunan görüşü istikametinde çözüm dayatmak" diyor.
Başbakan Ecevit, o saatlerde bir açıklama yaparak
"Yunan uçaklarının Nikiforos Tatbikatı bağlamında, Baf'a inmemesini" temenni ediyor...
Karışık görüntüler...
Zafer gücü
KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş ile bu konuları söyleşiyoruz.
İşte ilk cümlesi:
"Yunanlıların şu anda yapmakta oldukları tatbikatın adı Nikiforos.Anlamı, Zafer Gücü'dür.
Amacı, adanın kuzeyini düşmandan temizlemek olarak açıklanmıştır.
Kimden?
Bizden ve Türkiye'den.
Herşey ortada.
Bu tatbikatın yapılmaması o kadar istenildi.
Ama gene de yaptılar.
Bir ay sonra da biz Toros Tatbikatı ile cevap vereceğiz."
Yani anlaşılan biz de
"K. Kıbrıs'ı temizleme planlarımız hayaldir" mesajını iletmiş olacağız.
Kısacası...
İki ülke arasında ılık esintiler var.
Ama...
Ilık ya da soğuk yel, kayadan ne koparır?Kıbrıs, aramızda dev ve sorunlu bir kaya.
Duayenin yorumu
Peki bunca çaba boşuna mı?
KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş, yaşayan devlet başkanları arasında
- tanınmasa da - en eskisi ve deneyimlisidir.
Bu son durumu nasıl değerlendiriyor?
Yansıtalım:
"Depremlerden sonra iki ülke arasında bir yumuşama oldu.Bunun arkası nasıl gelecek?
1950'li son yıllarda, gene böyle bir yumuşama olmuştu.
Türkiye ve Yunanistan başbakanları Menderes ve Karamanlis yakınlaşmıştı.
O zamanlar başını Sovyetler Birliği'nin çektiği Varşova Paktı karşısında
NATO'nun
Güneydoğu kanadının çökmemesi önemliydi.
ABD, Yunanistan'a gereken baskıyı yaptı.
Londra ve
Zürih antlaşmaları böyle imzalandı.
Kıbrıs'da, bizim de kabul edebileceğimiz bir düzen kuruldu.
Türkiye, İngiltere ve Yunanistan, yeni Anayasa'nın garantörleri oldu.
Şimdi gene böyle bir sonuç olabilir mi?"
Denktaş'a göre
"HAYIR...
Çünkü koşullar çok farklı.
Rüzgarlar ters esiyor.
Senaryo
NATO'nun güneydoğu kanadının önemi giderek azalmakta.
NATO'nun
Avrupa'daki işlevini,
Avrupa Savunma Birliği alma yolunda.
Orada sadece
AB üyeleri yer alıyor.
Eğer
Kıbrıs, Türk Kesimi'ni de kapsayacak bir formülle
AB üyesi yapılırsa, artık
Türkiye'nin,
Yunanistan'ın garantörlüğüne gerek kalmadığı ilan edilecek.
Çünkü...
Kıbrıs, tek parası, tek savunma sistemiyle birkaç yıl sonra tek bir devlet sayılacak olan
Avrupa toprağı sayılacak.
Adadaki
Türk ve diğer
yabancı silahlı güçlerin çekilmesi istenecek.
Amaç...
Avrupa ile
Türkiye'yi karşı karşıya getirmek.
Koşullu - koşulsuz
KKTC'nin
Rum Kesimi ile ön koşulsuz masaya oturması isteniyor.
Bu durumda
KKTC'nin daha baştan,
Rum Yönetimi'ni adanın tek devleti olarak tanıması
- ön koşul - değil de nedir?
Ancak...
Daha önceki iddiaların aksine,
Sayın Ecevit'in
Washington ziyareti gösterdi ki,
ABD, 1974 öncesi statüye dönülmesi için dayatmacı değil.
Öte yandan...
Elbette depremden sonra ortam daha ılımlı.
Fert başına milli geliri
15 bin doları bulan Yunan halkı, savaş istemiyor.
Politikacısını barışa yönlendiriyor.
Yeni nesiller, geçmişteki dramatik ve kanlı olayları yaşamadıkları için daha hoşgörülüler.
Genç Bakan Papandreou, bu nabız atışlarını yansıtmakta.
Ama...
Gene de Kıbrıs'ın üniter yani tekil devlet olması gereğini vurguluyor.
"Arnavutluk'ta Yunanlı azınlık var diye Arnavutluk'u işgal edemeyiz.
Sizin üniter devlet ilkenize de saygılıyız" gibi dokundurmalar yapıyor.
Kısacası bir ayağını Kıbrıs üzerine basarken, diplomatik dans figürlerini öbür ayağı ile yapıyor.
Böyle tek ayaklı barış girişimleri topallar.
Yazara E-Posta: gcivaoglu@milliyet.com.tr