Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Bugün AKP'nin yeni Anayasa'yı hazırlamasını istediği hukukçu Prof. Ergun Özbudun gibi bir isim yerine o kafadan bir hukukçu olsaydı, başörtüsü bariyeri, değil kalkmak, belki yerinden bile kımıldayamazdı.Özbudun'u Ankara hukuktan tanırım. Benim ya da bir başkasının övgüsüne ihtiyacı yoktur. Anayasa hukukçuluğunun ötesinde güvenilir ve saygın kişiliği herkes tarafından yıllardır bilinir.Onun varlığı nedeniyledir ki "AKP'ye ve bu partinin başını çektiği bir Anayasa'ya kesin önyargılı olanlar" bile, tepkilerinde frene basmışlardır. Ergun Özbudun'un varlığı psikolojik ortamı esnetmiştir.AKP, böylece oluşan zeminde, yeni Anayasa'yı beklemeden, 1982 Anayasası'nda ve YÖK Yasası'nda toplam üç maddeye birer cümlelik ekler yapmaya yönelebilmiştir. "Yükseköğrenimde başörtüsü yasağını kaldırmak" sonucuna ekspres hızla yaklaşabilmiştir. Ülkenin siyasi tarihinde, bakınız bir tek adam ne denli etkili olabiliyor. Anayasa Profesörü Ergun Özbudun'dan söz ediyorum. Ancak, aynı Prof. Ergun Özbudun, bu kez ise AKP'nin ters ayağına oynayarak, önünü kesti.Dün, "Anayasa'nın 42. maddesindeki değişiklikte, başörtüsü serbestliğinin yükseköğrenimi kapsadığının belirtilmesi gereğine" işaret etti. Özbudun'a göre, sınırlama sadece YÖK Yasası'nda olursa, aradan çok kısa bir süre geçer ve sadece 136 oyun yeterli olduğu bir yasa değişikliğiyle ortaöğrenim, hatta ilköğrenim öğrencilerine de başörtü serbestisi gelebilirdi. Sözleri havada kalmadı. Birkaç saatte AKP ve MHP onun bu isteğini yerine getirdi.Bakınız tek bir adamın ağırlığı neleri değiştirebiliyor. Ergun Özbudun'un bu etki gücünde uzun bir kariyer döneminin ve insani değerlerinin katkısı büyük.Ancak...Özbudun'la aynı görüşü paylaşmayan, laikliği daha katı yorumlayan ve açılan bu yolun nerelere uzanacağı kuşkularını taşıyan bilim adamlarının, siyasetçilerin de tartı aletine çıkmalarında fayda var. Prof. Özbudun'u daha da ağırlıklı hale getiren, yoksa onların hafiflikleri mi? Madalyonun diğer yüzü Anayasa'nın 42. maddesine sadece "yükseköğrenimle sınırlıdır" ölçütü bir "sigorta" mı?Öyle sanılıyor..Oysa..."Sigortalar attı" söylemini hiç unutmayalım. Yarınlarda... Hem de hiç uzak olmayan yarınlarda oluşacak, bir başka koroyu şimdiden duyar gibiyim."Kızlarımız hukuk okudular, iktisat okudular, siyaset bilimi okudular, tıp okudular... Boşuna mı okudular. Neden onlar da başı açıklar gibi hakim, savcı, kaymakam, vali, maliye müfettişi, devlet hastanelerinde doktor olamıyorlar? Onlara eşitlik vermeliyiz..."Bu öyle bir toplumsal baskıya dönüşür ki, "haydi bir Anayasa değişikliği daha..."Çok geçmeden başörtü sırası "ortaöğrenim, hatta ilköğrenim kız çocuklarına " gelir. Anayasa değişikliği çok mu zor? İki parti anlaşır, şimdi olduğu gibi Anayasa'ya cümleler eklenir. Siyasetin de "arz ve talep yasası" var. Toplum istiyor. Siyasetçi veriyor. Daha doğrusu siyasetçi ektiğini biçiyor."Başı açık öğrencilere baskıya dönüşmeyeceğini bilsem" ya da "laisizmin bütün kurumları ve kurallarıyla işleyeceğine inansam", belki kaygım azalır.Ama..."Laik dinsizdir" zihniyetinin sahipleri her yerde.Egemen güç artık onlar. SİGORTALAR DA ATAR Güvenlik güçlerinin bu kez yılmayarak "tabu"ların üstüne gitmesi umut veriyor.Ergenekon çetesinin çökertilmesi bağlamında, duyarlı isimlere dokunmak, hatta daha ötesi, onları içeri almak önemlidir. Hele Türkiye'yi bir darbe ortamına götürmeyi amaçlayan konuşmalar ve bilgisayar mesajları tüyler ürpertici.Ancak...Operasyon için za-manlama ilginç değil mi? Çok sayıda asker kökenliden ve aralarında general de bulunan rütbelilerden oluşan çete operasyonu, tam da "Anayasa'da başörtüsü için değişiklik" süreciyle örtüşüyor. İyi saatte olsunlardan başörtüsüne karşı ses gelebilme olasılığı bu operasyonla en düşük düzeye iniyor ve Anayasa değişikliği için de düğmeye basılıyor.Siyaset oyununda hangi perdeyi açarken, hangi perdeyi indireceğini iyi biliyor AKP. gunericivaoglu@milliyet.com.tr ZAMANLAMA