Türkiyenin bu tavrı gerçekten Washingtonda şok etkisi yapmıştı.Türk hükümetinden birinin o günlerde Washingtona giderek ortamı iyileştirmesi konuşulduğunda, başkanın adamları "Aklınızdan bile geçirmeyin" cevabını veriyorlardı.Ancak, önce TÜSİADın başlattığı bir trafikle ortam -zamanla- yumuşadı. Ardından...AKP, bugün belki hafızalardan silinmiş olabilir ama 1 Mart tezkeresinin kapsamını bile aratır bir yasayı Meclisten geçirdi. 7 Ekim 2003 tarihli oylama sonucu, "Türkiyenin Iraka asker gönderme izni" hükümete verildi. Zaten bu oylamadan önce, 10 bin askerden oluşan bir kuvvet Iraka gönderilmek üzere hazırlanmıştı. Görev yeri ise hâlâ oluk oluk kan akan Felluce yöresiydi.Yani...Hükümetin Meclise kabul ettirdiği ama "vasıflı çoğunluk" yorumuna girmediği için geçerli sayılmayan 1 Mart tezkeresi, Mehmetçikin sadece Kuzey Irakta üslenmesini, Kerkük, Musul gibi duyarlı yörelerin etrafını sarmasını öngörmüştü. Saddamın askerleriyle savaşmak görevi yoktu.Oysa, 7 Ekim 2003 tarihinde Meclisin verdiği yetki, 10 bin Türk askerini Felluce yöresindeki ateş çemberine göndermekti.Washingtondaki ilahların öfkesi böyle giderilecekti.Ancak...ABD, "Irakta Türk askerini istemediğini" bildirdi.Fellucenin, Kuzey Iraktan daha uzak bir coğrafya olmasına karşın Barzani ve Talabani rahatsız olmuşlar ve ABDye bastırmışlardı.Gene de...7 Ekim 2003, Washingtondan rüzgârların yeniden ılımlıya dönüşmesini sağlamıştı. ABDden esen AKP, Türkiye rüzgârları neden değişti? 1 Mart 2003 tezkeresi TBMMden geçmediği için mi? Türkiyenin Washington söylemlerinde, yeniden cilalanıp parlatılan bir süreç başladı. ABDnin Büyük Ortadoğu ve Kuzey Afrika demokratikleştirme programı bağlamında, Türkiye diğerlerine örnek gösteriliyordu.Gerçi, laik Türkiye için "demokratik İslam ülkesi" gibi -bilerek ya da bilmeyerek- "talihsiz" söylemler oluyordu ama buzlar çözülmüştü. Hatta ABD Başkanı Bush, arkasına Ortaköy Camiini ve Boğaz Köprüsünü alarak, Galatasaray Üniversitesi rıhtımında, Türkiyeden "deniz feneri" diye söz ediyor ve "demokrasiyle İslamı bütünleştiren ülke" diye söz ediyordu.ABD, Türkiyenin 17 Aralıkta ABden tarih alması için de devredeydi. ABDnin görünmez mürekkeple sahiplik belgesi olan IMF, Türkiye için övgüler düzüyordu. GSli Bush Sonra Washington-Ankara arasında rüzgârlar birdenbire sertleşti, soğudu. ABD medyasında, yakın kumandalı isimler Türkiyeyi hedef almışlardı. Beyaz Saray Şahinleri de, Türkiyeye nokta atışlar yaptılar, yapıyorlar.Ve Türkiyede herkes soruyor, neden?İşte cevaplar:"1) Başkan Bush ikinci kez seçildi. ABD halkı politikamızı destekliyor. Sürdüreceğiz. Bu politikayı destekleyen ülkeler bizimledir, desteklemeyenler karşımızdadır dönemi başlatıldı. Artık ABD politikalarına tam uyum aranıyor.2) Türkiye ABDye karşı değil, ABD Başkanı Busha karşı gibi söylemlere ise şöyle yanıt veriliyor:Olmaz öyle şey, ABD halkının yarısından fazlası Bushu, 2. kez seçti. Onun politikasına karşı olmak ABDye karşı olmaktır. Bu durumda ince diplomasi de pek işlemiyor.3) Türkiyenin Kuzey Irak için tavırları, zaten Irakta yeterince başı dertte olan ABDye yeni belalar açılması gibi görünüyor.4) ABD, iki ülkeyi yalnızlığa itmek ve baskı altına almak çabasında. Bunlardan biri İran, diğeri Suriye. Türkiyenin o iki ülkeyle Kuzey Irakta oluşumlara karşı bir üçlü platform kurma izlenimi veren girişimleri, Washingtonda tepkiyle karşılanıyor.5) İncirlikin bir lojistik üs haline getirilmesi için ABD bastırmakta. Ayrıca yasa gerekmeyen bir kararla bu üsten çok daha kapsamlı bir uçak trafiğini elinde tutmak istiyor.".............Başkanın adamları, önce kendilerine yakın gazetecilerle rüzgâr estirdiler. Sonra kendileri de konuşmaya başladılar... Kısa süreden beri IMF, ayak sürümeye başladı.Ermeni tasarısının kabulü, Kongrenin eşiğinde. Yaklaşan diğer adımların sesleri de tekin görünmüyor. g.civaoglu@milliyet.com.tr Yeniden buzlanma