Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları

AKP iktidarı, işçiyle işvereni omuz omuza getirecek başarıyı da sağladı.
Çetin Altan ustanın üç kelimelik “Bir Avuç Gökyüzü” söylemi harikulade bir anlatımdır.
Umudu, kitap kapağında kelimelerle resimlemiştir.
Hürriyet gazetesinde “Beş dakikanızı bize ayırır mısınız?” başlığıyla yayımlanan DİSK/Tekstil İşçileri Sendikası’nın ilanı, Türkiye’de karanlıklar arasında bir avuç gökyüzü gibi umut vericiydi.
İlanın altında DİSK Genel Başkanı Süleyman Çelebi ve Tekstil İşçileri Sendikası Başkanı Rıdvan Budak’ın imzaları vardı.
Ayrışmaların, kutuplaşmaların, sertliğin, bencilliğin, keskin taraf olmanın, öfkenin, hoyratlığın, buyurganlığın, acımasızlığın silindirler gibi temel değerlerin üzerinden ezip geçmekte olduğu şu dönemde bu ilan, bir kardelen çiçeği gibi başını çıkardı.
İlanda “2 buçuk milyon nüfusun çalıştığı tekstil sektörüne destek çağrısı” yapılıyor.
Sadece bu sektörün işçilerine değil, işverenine de...
Emekle sermayenin tümüne devletin omuz vermesi isteniyor.
DİSK’in tarihine ve siciline bakarak önyargıyla “Olmaz böyle şey” diyenler olacaktır.
Ancak... Zihin galerimizin fotoğraf karelerini bugüne taşıyarak yorum yapamayız.

Haberin Devamı

Tekstilde kardelen


Zamanın ruhu
ARTIK “zamanın ruhu”nun olduğu ve bunun evrildiği gerçeğini görebilmeliyiz. Çalışma yaşamının çetin ceviziydi DİSK...
İşverene kök söktürürdü.
Bir eyleminde, fabrikanın genel müdürünü içeri kapattıklarını ve kapıyı kaynak makinesiyle açılamaz, girilemez hale getirdiklerini anımsıyorum.
Toplu sözleşme görüşmelerinde maddi haklar kadar, “ideolojik” keskin devrimci dayatmaları da yoğundu. Referans Genel Yayın Yönetmeni Eyüp Can, düşündürücü bir karşılaştırma yapmış.
30 yıl önce aynı imzalarla, aynı kuruluşlar, işverenleri yerden yere vurmuşlar:
“Daha fazla kâr, daha fazla işsizlik ve sömürü demektir. Bu bunalımın gerçek sorumlusu sanayici, bankacı, ithalatçı, ihracatçı ve büyük tüccarlardır. Onların oluşturduğu egemen sınıflardır.”
30 yıl sonra aynı imzalarla, aynı kurumlardan yayımlanan ilanda, Recep Tayyip Erdoğan’a açık mektup yazılmış:
“İşçi ile işverenin kaderi aynıdır... 10 milyon insana aş ve iş sağlayan tekstil sektörünü kaderine terk edemezsiniz” deniyor. “Milyarlarca dolarlık yatırımların hurdaya dönüşmesinden, sanayicinin tefecilerin eline düşmesinden” şikâyet ediliyor.
Bu “ortak yarar için omuz omuza veriş” hem bir avuç gökyüzü hem de örneklerin çoğalabileceği umudu...
Tabii...
30 yıl önce tam sayfa ilanlarla iktidarı eleştiren işverenlerin, 30 yıl sonraki yılgın sessizliği ve onların yerine işçinin sesini yükseltme cesareti de düşündürücü.

Tekstilde kardelen

ASLANLARIN ARENASI
GALATASARAY Adası’nda yeni stadın tanıtım daveti vardı.

Tekstilde kardelen

Gerçekten sadece GS’nin değil, Türkiye’nin gurur duyacağı bir futbol arenası bu.
Avrupa’nın, üstü tamamen kapanan 5 stadından biri olacak.
Tüm teknolojisi Avrupa’nın ve dünyanın en ileri örneklerinden oluşuyor.
52 bin kişilik bu statta toplu taşımacılık ve yeni yollarla 1 saatte 30 bin kişi yerlerini alabiliyor.
Stadın boşalması da o denli kolay... İç dekorasyonunu Hasan Mingü ile Sibel D. Bozer ve Belgin Koz yapıyor. İki firmanın mimarları da bu tarihi projeleri üstlenmekten olağanüstü keyifli ve heyecanlı...
Aslantepe’nin mimarı Mete Arat... Lokomotifi, sessiz güç Işın Çelebi... Başkan Adnan Polat, onların ve projenin yapımcısı Eren Talu’nun arkalarında.
Ve... AKP ile hiçbir gönül ve beyin bağı olmayanlar bile “Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’sız bu proje sadece hayallerde kalırdı” diyorlar.