Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Bugün açıklanacak temmuz ayı enflasyonu, beklentilerin - galiba - hayli üzerinde olacak... Ve bunu halka izah için bir dizi söylem sıralanacak.
"Aç bir mide dinleyemez."
La Fontaine
Türkiye insanı, yeni bir yaşam tarzıyla karşı karşıya.
Caddelerde reklam panoları:
"Ekmek iki taksitle..."
"Kıyma iki taksitle."
Özel kartlarla, deterjan, sabun dahi taksitle satılıyor.
Elma gibi iri meyveler taneyle, karpuz dilimle alınabiliyor.
Bunlar bir bakıma Batı türü pazarlama yöntemleri...
Ama bir başka görüntü daha...
Pazarlarda sebzenin ve meyvenin fiyatları, artık kilosu değil, yarım kilosu ile etiketleniyor.
Bu da Türk işi gösterge.
Türkiye insanının satınalma gücü hayli aşağılara çekilmiş bulunmakta.

Acı fark

Batı ekonomilerindeki kredi kartına dayalı taksit uygulamasının Türkiye'de de başlaması, akılcılığa, pazarlama tekniğines ve tüketim disiplinine yönelen bir hizmettir.
Fakat aldatıcı olmasın.
Arada fark var.
Batı ekonomilerinde bu koşullarla markete giren aile, market arabalarını tepeleme doldurur.
Tıpkı televizyonlarda izlediğimiz "alsak alsak ne alsak?" ailesi gibi.
Oysa...
Bizde fileler ve market arabaları dolmuyor.

Temmuz - ağustos hayali

Türkiye'de temmuz ve ağustos ayları, sebzenin, meyvenin en bol olduğu aylardır.
Pazar alışverişi kilolarca yapılır.
Doyasıya yenir.
Temmuz - ağustos, aynı zamanda reçel ve turşu ayıdır.
Sebze ve meyve fiyatlarının en ucuz olduğu bu dönemde reçel kaynatılır, turşu basılır.
Son yıllarda ev konserveleri de yapılıyor.
Bu kez, ne yazık ki sebze ve meyve ateş pahası.
Ne her yıl olduğu gibi doya doya yeniyor, ne de kavanoz kavanoz, teneke teneke reçeller, turşular ve ev yapımı konserveler sıralanıyor.
Fiyatların böylesine artışı, genelde kurak yazla izah edilmekte.
Ancak...
Son istikrar programı ile tarımın desteklenmeyişi ve pahalı girdiler de hiç görmezlikten gelinmeyecek etkenler.
Önümüzdeki aylarda, diğer tarım ürünlerinde de benzer olumsuz durumlarla karşılaşacağımız kaygısındayız.

Rakamların dili

Temmuz ve ağustos, enflasyonun en düşük olduğu aylardır.
Zaman zaman "sıfır" hatta "sıfırın altında" olduğu bile açıklanmıştır.
Ancak...
Bu yıl beklentiler de "iyimser" değil.
Temmuz enflasyonunun yüzde 1'i aşacağı, yüzde 2'ye yaklaşacağı tahmin edilmekte.
Enflasyonla sıkı bir mücadeleye girilmişken, doğanın ülkemize ve insanlarımıza kaşlarını çatması şanssızlık.
Ayrıca...
Tarım politikalarımızın da kara delikleri kapatırken, toprakla uğraşan insanlarımıza birkaç aydınlık pencere açabilmesi gerekirdi.
Toprak doyurmuyor.
Köyler boşalmakta. Kırsal yörenin işsizleri, dalga dalga kente vuruyor.
Sadece tarım değil... Sanayide, ihracatta, büyümede, faizde, dövizde sancıların artacağını görmeliyiz.
IMF ile anlaşmaların reçeteleri, elbette damaklarda acı ilacın zehir tadını bırakacaktır.
Ama...
Bu yollardan daha önce geçmiş Meksika'nın, Brezilya'nın, diğerlerinin deneyimlerini, alınması gereken yerel önlemleri yansıtan çalışmaları iyi incelemeliyiz.
Belki de bu zorlu darboğazı daha az acıyla geçebiliriz.
Enflasyonu insanlarımıza anlatmakta sadece söylem yeterli değil.
Yazının başındaki La Fontaine'in söylemi katı bir gerçektir.


Yazara E-Posta: gcivaoglu@milliyet.com.tr