Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Yıllar önce Tansu Çiller ile yaptığımız bir konuşmayı hatırlıyorum. Şöyle açılmıştı: "Partimi iktidara taşıyacağım.
Kafamdaki projeleri gerçekleştireceğim... Sonra siyasetin en üst noktasındayken bir sabah, ansızın siyaseti bırakmak kararımı açıklayacağım.
Benim de bir özel hayata ihtiyacım var.
Siyaseti bıraktıktan sonra arkama bakmadan, ailemle, dostlarımla hayatımı yaşamak istiyorum." Yaşam, Çiller’e bu programı uygulamak olanağını vermedi.
Siyaseti, dorukta bırakmıyor.
Kimseye yükleyemeyeceği kendi yanlışlarından kaynaklanan yenilgiden sonra bu kararı verdi. Oysa iyi başlamıştı.
Bütün koşullar ondan yanaydı.
Şansını daha sonraki yıllarda kullanamadı.
Siyaseti bir rol gibi taşıdı... Ondan belki de...
Ama "hayatını, ailesi ve dostlarıyla - rol - değil gerçek ve doğal olarak yaşamasını" diliyorum.

Hatırlıyorum... Hürriyet’te manşet "Leydi’nin topuk sesleri" idi. Çiller DYP Genel Başkanlığı’na ve Başbakanlığa geliyordu. Günlerce manşetlerdeydi. TV’lerde ilk haberdi.
Leydi’nin bu kez gidişinin topuk sesleri...
Ankara’da kaldığım otelin girişinde eski dostlar... DYP kongresi için gelmişler. Çiller’e öfke püskürüyorlar.
"DYP kongresi için bundan münasebetsiz gün seçemezdi.
Kopenhag zirvesinin 12 Aralık’ta olduğunu bilmiyor muydu?
Bal gibi biliyordu.
Fakat gidişinin de, yerine seçilecek yeni genel başkanın da Kopenhag gölgesinde kalmasını istedi.
DYP kongresini kamuoyundan adeta gizlemiş oluyor.
Giderayak bunu da yaptı DYP’ye!.."

Oysa başka gün yapılsaydı bu kongre, çok mu fark atardı?
Hayır. Kimsenin kafasında "yahu ne olacak şu DYP’nin hali" diye bir soru yok.
Mehmet Ağar’ın çizdiği profil, yani isim olarak Ağar ile İlhan Kesici’nin medyadaki hatırı ve Çiller’in folklorik jübilesi ön planda.
DYP onların gerisinde.
Oysa bu parti, DP ve AP’nin devamıdır.
Kökleri derinlerdedir.
Keşke bu çınarın gövdesine kireç sürülseydi de, kurtlar girmeseydi.
"Ağaçlar ayakta ölür" tiyatro oyununun siyaset replikası mı?
Böylesi bir yazgıyı hak etmeyen onurlu mücadele vermiş, Türkiye’ye önemli demokratik katkıları olan bir büyük camiadır DYP.

Çin Büyükelçiği Ankara’da bir davet verdi.
Başbakan yardımcısı ve bakanlar, yüksek hâkimler, parlamenterler, akademisyenler, birkaç gazeteci.
TÜTAV’ın yanı sıra Türk - Çin Dostluk Derneği’nde de Eşbaşkan olan Kemal Baytaş, gecenin diğer ev sahibiydi.
O gece yanımda oturan eski DYP’li, ANAP’lı bakan ve AKP’nin yeni milletvekili Köksal Toptan’la söyleşirken ANAP ve DYP için şu saptamayı dile getirdi.
"DYP ve ANAP siyasetin gündeminden düştüler."
Sordum: Ya ileride?
"Bunu bizim iktidarımızın performansı belirleyecek."
Yani birkaç yıl beklemek gerek.
Orta sağ seçmen, CHP’yi seçenek olarak görmez.

Çiller’in DYP kongresini 12 Aralık gölgesine düşürmek tercihi, DYP kulislerinde şu kuşkuyla da yorumlandı:
"Çiller, kendisi için Baykal modelini seçmiş olabilir."
Yani? "1999 genel seçimlerinde CHP de kıl payı farkla barajın altında kalmıştı.
Bunun üzerine Baykal Genel Başkanlıktan istifa ederek çekilmişti.
Aradan bir süre geçip iktidar ortakları yıpranınca ve CHP’nin barajın üzerinde oy desteğini yeniden aldığı saptanınca, Baykal geri döndü.
Aynı durumdaki Çiller de, Baykal sürecini yaşamayı hesaplıyor olabilir.
İki yıl sonra örgütün - geçin başımıza - diye çağırma olasılığına oynuyor belki de." Yani topuk sesleriyle gidip parmak uçlarına basarak sessizce dönüş mü?
Düzeltme: Bazen yazılarımı telefonla yazdırmak zorunluğu oluyor. Çok hızlı ve yoğun koşuşturma sırasında, bu köşede olmadık hatalar yer alabiliyor. Tek tek sıralamıyorum. Zaten - doğruları şudur - diye düzeltmeye bile gerek olmayan harf hataları... Bağışlayın. G.C.