Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

SİYASET “çok bilinmeyenli denklem.” 1- 2014’teki Cumhurbaşkanı seçimiyle, 2015 milletvekili genel seçimi birleştirilecek mi?
Öyle olursa durum daha basit.
Başbakan Erdoğan Cumhurbaşkanı, Cumhurbaşkanı Gül milletvekili adayları olarak seçimlere girerler.
Birincisi Çankaya’ya çıkar, ikincisi AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan olur.
2- Kartların böyle dağılmaması halinde, yani iki seçim birleştirilmezse ne olur?
Gül, daha önce yaptığı gibi yerini Erdoğan’a bırakır.
Erdoğan Cumhurbaşkanı olur.
Gül ise 2015’te yapılacak genel seçimlere kadar AK Parti Genel Başkanlığı’yla yetinir.
Milletvekili seçildikten sonra Başbakanlığı da alır.
O 1 yıl içinde geçiş dönemi için bir Başbakan ismi üzerinde Gül ve Erdoğan anlaşırlar.
Şu son “öğrenci evleri” yol ayrımına kadar Bülent Arınç’ın “geçici başbakan olacağı” görüşü genellikle paylaşılıyordu.
Ancak...
Arınç’ın yaptığı “çıkıştan” sonra bu ihtimal azaldı.
Ama...
Böyle bir “dönüşümlü” durumda, bir isim üzerinde uzlaşırlar.
Gerçi, “Arınç’ın dün Başbakan’ın Diyarbakır gezisine davet edilmesi” de bir gelişmedir, Başbakan’ın uçağında 1 saat yolculukta ilişkileri ısınabilir, ama formüllerin yeniden eski haline döneceğine ihtiyatla bakmak gerek. Geride kalan aylarda Arınç’ın Avrupa’da sohbet ettiği Şivan’ı “Başbakan adına” Türkiye’ye çağırmış olması da Diyarbakır davetinin bir gerekçesi olabilir.
3- Gül “ikinci kez Cumhurbaşkanı adayı olmak” hakkını kullanmaya karar verir mi?
“Kılıçların çekilmesi” anlamına gelen böyle bir durumun olması da uzak ihtimal.
Ama...
Gül ile Erdoğan “şimdiye kadar olduğu gibi devam edelim” diye anlaşabilirler.
Bu seçeneğin önünde “AK Partili milletvekillerinin üst üste sadece 3 dönem seçilebilecekleri” yolundaki tüzük engeli var.
Aşılmayacak şey değil.
AK Parti örgütü “liderimiz bizi bırakmasın” diye bir kampanya başlatır.
AK Parti medyası da bu kampanyaya yankılar kazandırır.
Erdoğan “kabul etmek zorunda kalmış” olur.
Tek maddelik tüzük değişikliğiyle bir defaya mahsus olmak üzere “dördüncü kez de seçilmek” için yeşil ışık yanar.
...........................
Yukarıdaki seçeneklerden birinin öne geçmesi, 2014’te yapılacak yerel seçimlerdeki AK Parti performansına göre ağırlık kazanır.
Özellikle de İstanbul büyükşehirde AK Parti adayının performansıyla.
...........................
Bülent Arınç olayı bu soruların ışığında da görülmeli.
Arınç AK Parti’nin 3 sacayağından biri.
Troykayı oluşturan 3 güçlü adamdan biri de oydu.
“Özgül ağırlığı” olduğu gerçektir.
Aslında...
Abdullah Gül’ün cumhurbaşkanı seçilmesinde kilidi açan anahtar rolünü oynamıştır.
27 Nisan “e-muhtırasından” sonra Gül ve Erdoğan’la bir araya gelip “durum değerlendirmesi” yapıldığında söylemini hatırlayalım.
“Abdullah bey adaylığını sürdürmeli. Vazgeçiyorsa Recep Tayyip bey aday olmalı. İkiniz de aday olmayacaksanız, ben adaylığımı koyacağım.”
İşte “Abdullah Gül’ün adaylığını -kesin ve ödünsüz- destek kararı” böyle alınmıştı.
Zaman içinde, Bülent Arınç ağırlığını yitirmedi.
Fakat...
Göreceli olarak Tayyip Erdoğan geometrik diziyle ağırlık kazandı.
Gül de AK Parti’de ağırlığını sürdürürken, kamuoyunda da üstüne koyarak bugünlere geldi.
Sonuç...
“Bülent Arınç olayı” sadece “Gezi sürecinde” ya da “öğrenci evleri” konusunda söylemleri nedeniyle Başbakan’a ters düşmek gibi bir parantez içine alınamaz.
Makasın açılışında bir sonraki Cumhurbaşkanı seçimi istasyonuna ve sonrasına uzanan duyarlı nedenler var.