Türkiye "marka" olarak nedir? Böyle bir net tanım -ne yazık ki- hâlâ yok.
Dün Yürekli&Yürekli'nin her yıl düzenlediği "MARKA" konferansı bağlamında "Türkiye Markası" konulu bir panel vardı.
Orada, "Türkiye Markası"nın "çırpılmış yumurta" kafa karışıklığı bir kez daha vurgulandı.
Dış dünyaya sunmamız gereken "Türkiye markası" nedir?
Bunun yapılmış bir tanımı hâlâ yok.
Önce bunu yapmalıyız.
Kendimiz inanacağız.
Özgüvenimiz gerçekleşecek.
Sonra bunu sınırların ötesine satacağız...
Biz ise, bu süreci tersinden başlatmışız.
Çalışmalar, tasarımlar, uygulamalar... Tanıtım için oluk oluk akan kaynaklar.
Tanıtım konseyiDünyada başarılı örnekler "devlet-özel kesim-STK'lar (Sivil Toplum Kuruluşları)" üçgeni içinde gerçekleşmiş
Örneğin, Güney Afrika ve İrlanda önemli başarılara imza atmış.
Sözgelişi... İrlanda, Allah'ın unuttuğu bir ada gibi algılanırken, tanıtım kampanyası sonrasında fert başına yıllık milli gelirini 2000 USD'den 20.000 USD üstüne kanatlandırmış.
Her ikisinde de ortak depar noktasında "Biz iç sorunlarımızı çözdük, sizi bekliyoruz" mesajı var.
Gerçekten... Güney Afrika beyazlar ve siyahlar arasındaki ırk ayrımcılığının üstesinden gelmiş ve 25 yıl hapis yatan siyah lider Mandela'yı simge alarak, dünyaya, "Güney Afrika huzurlu ve güvenli ülkedir" mesajını vermiş.
İrlanda da iç savaşın noktalandığını vurgulayarak, yabancı yatırımcıya olağanüstü olanaklar tanıdığını ilan etmiş. İrlanda ve Güney Afrika'nın yanı sıra Türkiye'ye de "yeniden etiketleme" sürecinde omuz veren danışman aynı şahıs...
Salkım saçakYürekli&Yürekli'nin, “Marka Konferansı”ndaki, "Türkiye Markası" paneline Mavi'nin yönetimindeki Elif Akarlılar, Reklamcılar Derneği Başkanı ve TBWA/ İstanbul Yönetim Kurulu Başkanı Cem Topçuoğlu ile TYDTA (Türkiye Yatırım Destek ve Tanıtım Ajansı Başkanı) Alpaslan Korkmaz katıldılar.
Yani, "devlet-özel kesim-STK" üçgeninin ortak mesajları ortaya kondu.
Yatırım ajansı tıpkı İskender kebabı gibi 10 yıllar öncesinden sürekli anons ediliyordu.
Ama...
Nasıl ki İskender kebabı burunlara sürekli iştah açıcı kokular gönderiyor ama kendisi görünmüyor ise bu ajans da öyleydi.
Nihayet kuruldu. Başına Alpaslan Korkmaz gibi gerçek bir değerle devreye girdi.
Korkmaz, İsviçre eğitimli. İsviçre'de "ülkeye dış yatırım getiren" benzer iki devlet kurumunda üst düzey çalışmalarda bulunmuş genç-dinamik bir öğretim üyesi... Deneyimleriyle şimdi aynı işlevi Türkiye'de üstlenmiş bulunuyor. Dünyada ve özellikle ABD'de başarılı gençleri toplayarak "dinamo" gibi çalışan bir kadro oluşturdu.
Son altı yılda dış yatırımlar 70 milyar dolara ulaşmış bulunuyor. Gelecek yıl krize rağmen bu trendi sürdürebileceği inancında.
STK'lar adına Reklamcılar Derneği Başkanı Cem Topçuoğlu da "yatırım" gibi önemli ama kısmi kalan yelpazeyi, bütüne açtı.
Somut, akılcı önerilerde bulundu.
Mozaik Ülkenin potansiyelini bir bütün halinde sınırların ötesine yansıtmak önemlidir.
Ama...
Bütünü devlet ve kurumlar yansıtır.
Özel sektörün tekil pırıltıları da diğer boyuttur. Onlar mozaik parçaları gibidirler fakat bir arada ülkelerinin ekonomik güvenilirliğini ve çekiciliğini oluştururlar. Mavi Jeans de bunlardan biri.
"Bu Türkler çok oluyorlar ama George" mesajını veren Mavi Jeans aradan geçen birkaç yıl içinde küresel oldu.
Sonuç.
1Sadece devlet kademesinde bile, "Türkiye Markası" için birbirinden kopuk altı kurum var. Bunların birleştirilmesi ve Başbakanlık'a bağlı tek bir otoriteye bağlanması gerekir.
2Türkiye Markasının netleşmesi olmazsa olmaz bir koşul.
3Yerel düşünmek ve evrensel uygulamak-evrensel düşünüp yerel uygulamak harmanını gerçekleştirerek "İşte Türkiye Markası" diyebilmek ise bir zorunluluk.