Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları

EKRANDA I. Dünya Savaşı öncesi bir casusluk macerası...
İngiliz casus, Almanlara ait bir “şifre” defterini ele geçiriyor.
Bir bölümünü çözdükten sonra “unutulmuşların yeri” şifresinde takılıp kalıyor.
Acaba neresi.
Sonunda bunun “Fransa’da kullanılan bir deyim” olduğu sonucuna ulaşıyor.
Eski Fransa krallarının astığı astık, kestiği kestik olan yıllarda “hapishanelere” verilen bir isim -okunduğu gibi yazıyorum- “ubliyet” imiş. (oubliette)
Hapishanelere atılanlar 10 yıllarca sorgusuz sualsiz, mahkemesiz, suçlamasız zindanların taş duvarları arasında bırakılırlarmış.
Varlıkları bile hatırlanmazmış.
Çürür giderlermiş.
Çoğu oralarda ölürmüş.
Fransızca hapishanenin resmi adı “prison” ama halk dilinde “ubliyet...”
Nüfus kütüğünde var ama hafızalardan silinmiş.
................
Fransız halk ihtilali 3 haykırışla oluşan bir isyan seliydi:
“-Hürriyet
- Adalet
- Eşitlik”
Ülkenin unutulmuşları bu 3 ilkeyi yeni devletin bayrağına işlediler.
İsyanın ilk durağı “unutulmuşların” atıldığı “Bastille” zindanıydı.
Orayı ele geçirip “unutulmuşları” salıverdiler.
Onlar da “hürriyet, adalet, eşitlik” diye haykıranların seline katıldılar.
...........................
Demokrasilerde hapishaneler “unutulmuşların” zindanı değildir.
“Halkın özgürlük ve eşitliğin yanı sıra adalet değerinin simgeleridir.”
Ön kapısı mahkemedir.
Hakça yargılamanın -gereğinde- bir sonraki durağıdır.
İçerdekiler de, dışardakiler kadar “insandır.”
Ne fazla, ne eksik.
............................
Adalet, sadece “mülkün temeli” değil, “demokrasilerin kuvvetler ayrılığı” ilkesinin yazarı Montesquieu’nun kitabının kapağındaki “Kanunların Ruhudur.”
Toplumun vicdanıdır.

Haberin Devamı

KANIN DURMASINA DESTEK

BAŞBAKAN Recep Tayyip Erdoğan’ın “PKK’nın silah bırakması çabalarına, muhalefetten, STK’lardan ve medyadan destek” çağrısı yerindedir.
Bu destek gereklidir.
Bazı istisnalar dışında bu destek için toplum psikolojisi zaten olgunlaşmış bulunuyor.
İnsanlarımızı “kan tuttu...”
Türk’ü, Kürt’ü ile bu ülkedeki herkes artık “dursun artık bu kardeş kanı” çizgisinde.
“Şiddet” sözcükleri taraftar bulmuyor.
100 yıla yakın süredir cumhuriyet ve onu izleyen demokrasi kültürü, Ortadoğu’nun şiddete dayalı “kabile kültürü”nden çok farklı.
Siyaset kanalları açık.
AB üyeliğini hedefleyen uzun yürüyüşte menzile varılamadı ama hayli mesafe alındı.
Türkiye demokratik Batı ülkeleri gibi çözümünü uygar yöntemlerle çözmek durumunda.
Tüm provokasyonlara, kana bulanmış karanlık tezgahlara rağmen Türkiye coğrafyasında “Tahrir meydanları” oluşturulamadı.
İnsanlarımız karşı karşıya getirilemedi.
AK Parti’nin İmralı merkezli bu yeni açılımı bu kez bir sonuca varacak mı?
Buna kesin “evet” cevabı verilemez
Ama...
Bir daha, bir daha, bir daha...
“Sivil demokratik çözümler” rotasında ilerlenecektir.
“Bazen, sonuçlar kadar, sonuca uzanan süreç de önemlidir.”
Daha sonraki aşamalara uzanan yolun zemin taşları o süreçlerde döşeniyor.
“Demokratik hak ve özgürlükler, empati” kazanımları toplumun genlerine yazılıyor.
Çözüme yolculuğun seyir defterinde sayfalar çoğalıyor.
Bu nedenlerle her açılımda umutlarımız tazeleniyor.
Tökezlemeler de vazgeçmiyor, her duraklamanın bir sonraki atılım için enerji birikimi olduğunu düşünebiliyoruz.
Başbakan’ın çağrısındaki adreslerden STK’lar ve medya zaten destek vermekte.
10 yıl önce “devlet İmralı’yla görüşüyor” haberleri manşetlere çıksaydı hangi kıyametler kopardı, bir düşünün.
Şimdi ise birkaç istisna dışında tepki yok.
Ana muhalefet partisi CHP’nin “İmralı görüşmelerini destekliyoruz, iktidara kredi açtık” söyleminin de bu mercekten görülmesi gerekir.
Sonsuza kadar ve kayıtsız şartsız destek dünyanın hiçbir demokratik ülkesinde muhalefetten beklenemez.
Başbakan Erdoğan’ın bu söyleme sert tepkisi yerinde değil.
Hatta...
Destek istediği muhalefette rahatsızlık da üretebilir.
Sonuca odaklı bir iktidar politikasında böyle tepkilerden sakınmak gerekir.
Öte yandan...
Erdoğan’ın “samimiyseniz bunu kanıtlayın. Ortak çabalarımız için 3 milletvekilinizi görevlendirin” söylemi doğru ve haklıdır.
Sözde kalmayan pratiği olan “destek” zamanıdır.