Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Türkiye, Körfez Savaşında ABDye üslerini fiilen kullandırmak iznini ne zaman vermişti?Bu bağlamda TBMM kararı ne zaman alınmıştı?Bu soruların cevabı Ankaranın şimdilerdeki - ihtiyatlı - tutumunda ilk şifredir.Körfez Savaşında, TBMMnin kararı, ABDde koalisyonu oluşturan diğer müttefik kuvvetlerin, Güneyden Irakı vurmaya başlayışından bir gün sonra alınmıştır.Türkiyedeki üsler Iraka karşı hava harekâtı için bir gün sonra fiilen kullanılmaya başlanmıştır.Nedeni?Tutun ki ABD son anda Irakı vurmaktan vazgeçmiş olsaydı... Ve Türkiye de Iraka karşı kullanılmak üzere ABD ve müttefik kuvvetlere üsleri açma kararını, TBMMden daha önce geçirmiş bulunsaydı...O zaman Türkiye, Irak ve tüm Arap ülkelerine karşı çok zor durumda kalmış olmayacak mıydı?Böyle bir yanlışı, ancak devlet ve diplomasi geleneği olmayan ABD piyonu kabile devletleri ve muz cumhuriyetleri yapardı.Körfez Savaşından bu yana, Türkiye, kabile devleti ya da muz cumhuriyetine dönüşmediğine göre, 10 yıl sonra da elbette aynı tutarlı çizgidedir.Zaten, o dönemin Ankara Büyükelçisi Abramowitz de, yıllar sonra "Türkiye bu ihtiyatlı tutumunda gerçekçiydi ve haklıydı" demiştir.TBMMden karar almak, üsleri fiilen kullandırmak, ABDye Güneydoğudan Iraka geçiş koridoru vermek ve kendi askerini Kuzey Iraka konuşlandırmak için, Türkiye, önce, ABDnin fiili müdahalesini başlatmasını bekleyecektir.O halde Ankaranın tutumu için ilk şifre ABDye öncelik almamaktır. Powella göre "zaman daralıyor"muş... Kimse Türkiyeden her "hıyarım var" diyene "tuzu benden" diye koşmasını beklemesin. Terminatora tarator olunmaz BM denetçilerinin, Irakta, kitle imha silahları için araştırmalarını sürdürmeleri ve olumsuz raporlar vermeleri... BM Güvenlik Konseyinin, Iraka müdahale kararı, meşruiyetin asgari ortak paydasıdır.Ayrıca... Müdahale için uluslararası bir kuvvete görev verilmesi, bunun, tercihen NATO olması gerekir. Aksi halde... Türkiyenin terminatora (yok edici) asistanlık rolünü alacağı düşünülmemeli.Türkiyenin farklı bir konumu da, ulusunun büyük çoğunluğunun Müslüman olmasıdır. Barışçı yolların sonuna kadar denendiğinin ve bunda Türkiyenin öncülük almış olduğunun altı o nedenle defalarca çizilerek İslam dünyasına gösteriliyor.Bu da ikinci şifre... ABnin omurgası sayılabilecek Almanya - Fransa ekseninin, "meşruiyet" ilkesini sorguladıkları ve Iraka müdahale için koşullar sıraladıkları bir ortamda, ABye üyelik adayı Türkiye de elbette hukuk dışındaki korsanlık zihniyet coğrafyasında yer alamaz. Âlemin kralı mı? Parçalanmış Irak ya da bağları her an kopabilecek teğel dikişli federal yapı, Türkiyenin yararlarına aykırıdır.Bu yapılarda, Kuzeyde bir Kürt devleti oluşumu, önlenilemez sürece girer.O halde üniter Irak veya Bağdatın kuvvetli yönetim merkezine bağlı Kürt, Türkmen ve Şii özerk yönetimleri - belki - en az kötü olanıdır.O halde ABD, meşru zeminde ya da "bu âlemin kralı benim" kafasıyla Irakı kendi kararıyla vurursa, Türkiye her iki halde de bu sürecin dışında kalamaz.Meşru zeminde müdahalenin içinde - vurucu rolle değil - yer alabilir.ABD, başına buyruk müdahale ederse, Türkiye, gene Kuzey Iraka girmek ve 36ncı paralelden yukarısını denetiminde tutmak zorundadır. Göç dalgalarını da, sınırın ötesinde durdurabilir.Böylece, Türkiye, Kuzey Irakta oldubittileri engelleyecek karşı mevzi kazanmış olur. Bu orta ve uzun vadeli stratejik konumlanmadır. Türkiyenin 2 kolordusu Kuzey Irakı, Türk denetimine alırken, ABDnin 15 - 20 bin askeri dengeyi bozamaz. Saddamı, güçlerinin bir kısmını, Kuzeyde tutmak hedefine kilitler. O kadar.ABD askerlerinin sayısının düşük tutulması ve Türkiyenin 2 kolorduyla Kuzey Irakı denetime alması, Ankaranın tutumundaki üçüncü şifredir... g.civaoglu@milliyet.com.tr Türkiye için Irak, - Saddamlı ya da Saddamsız - kesinlikle toprak bütünlüğünü koruyan devlet yapısında olmalıdır.