UFKA bakmak yararlıdır. Ama... Ayağının dibindeki “çukura” düşmemek koşuluyla.
Mısır ve Suriye’ye bakarken önümüzde derinleşmekte olan “hendeğe” dikkat...
Şöyle ki:
1 Dağdaki PKK’lıların sadece yüzde 20’si sınırdan çıktı.
Kalan yüzde 80’inin yanı sıra, bölge milletvekillerinin -ki iktidardaki milletvekillerinden bazıları da bunların içinde- 2200’den fazla genç Kürt, dağ kadrolarına katıldı.
PKK’nın daha 1992 yılında hedef ilan ettiği “her evden bir PKK’lı” projesi için ailelere baskı yapılıyor.
2 PKK silah donanımında çıtayı yükseltti.
Doğruluğu kanıtlanmasa ve abartılı da olsa PKK’nın füze sayısını arttırdığı konuşulmakta.
3 PKK, 2009’dan bu yana kurmaya çalıştığı “Öz Savunma Birlikleri”ni hayata geçirmekte.
Bunu “barış sürecinden önce PKK dağlardaydı ama artık düzde ve kentlerde de var” diye okuyunuz.
4 PKK, barış sürecinin diyalog ortamında, daha önce kendisine mesafeli ve devlete yakın duran Kürtlerle ilişkilerini güçlendiriyor.
“Mimlenmek” tehlikesi azaldıkça tabanda “PKK’ya yakın konum almanın riski” artık -neredeyse- kalktı.
5 KCK’nın “paralel devlet yapılanması” projesinde de ilerlemeler var.
Örneğin...
“KCK Mahkemeleri...”
6 Bu ortamda PKK, bölge insanlarından büyük miktarda vergi toplamakta zorluk çekmiyor.
7 PKK, “kaçakçılıktan pay alarak” ciddi gelir sağlamakta.
Haftanın birkaç gecesi yüzlerce atlı, yüzlerce araç ve birkaç bin kişiyle kaçakçıların sınırlarımıza adeta taarruz edercesine ilerlemeye kalkışımları, daha önce görülmüş, işitilmiş cüret değildi.
Son zamanlardaki yeni oluşumun ciddiye alınması gereken göstergesidir bu.
8 KCK “network”ü güçlendi.
Yaygın bilgisayar iletişimiyle, bölgede “gövde gösterileri” yapılıyor.
Örneğin...
“Şehit mezarlıkları” kurulması, başka coğrafyalarda gömülü olan PKK’lı cenazelerinin buraya taşınması, açılan bayraklar, Apo posterleri, atılan sloganlar, yüksek sayıda katılım yakın gelecek için işaret olabilir.
PKK’nın başındaki Cemil Bayık’ın, “verilen sözlerin tutulmaması halinde, silahsız gösterileri yaygınlaştıracağız” sözleri ışığında, böyle gösteriler, “prova” gibi de algılanmalı.
“Network” kullanılarak sadece Güneydoğu’da değil Türkiye’nin başka yörelerinde ve büyük şehirlerinde de “gösteri eylemlerinin” koyulacağı hissediliyor.
TOMA’lar, biber gazları ile bu eylemler engellenebilir mi, şüpheliyim.
Ankara, “daha fazla demokrasi” için çalışmalarını tamamlayıp, bunları açıklamakta hızlanmalı.
Açıklamalar, eylemlerden sonra yapılırsa önemini ve etkinliğini kaybeder ve “zor karşısında ödün“ gibi görünebilir.
Açılım “sürüncemede” kaldıkça, PKK da isteklerini yukarı çekiyor.
Oysa...
Bu “demokrasi açılımı” bir pazarlık değil, birlikte yaşayan yurttaşların eşitliği konusudur.
“Kanın durması” elbette önemli ama yeterli değil.
Devamı gelmeli.
PKK zaten daha önce de birkaç kez “tek taraflı ateşkes” ilan etmişti.
Asıl hedefin “silah bırakması” olduğunu hatırlatayım.
9 PYD’nin Kuzey Suriye’de “özerk bölge” kazanımı, PKK’yı “proteinledi.”
Bir yandan PYD “de facto”su, öte yandan “Kürt Ulusal Konferansı”nı toplamak, amaç “BM’de gözlemci üye statüsü” alarak “uluslararası meşruiyet” kazanmak.
...........................
Suriye ve Mısır’a bakarken ayağımızın dibinde açılan ve derinleşmekte olan “çukurun”, hatta “hendeğin” fotoğrafı işte böyle.
Türkiye elbette buna yuvarlanmaz ama aşması için yeni zorluklar ve acılar yaşanmamalı.
Bunun için “Demokratik açılım” paketinde gecikmemek çok hem de çok önemli.
En büyük şans Güneydoğu’da ve Türkiye’nin bütününde “şiddete karşı” toplum psikolojisidir. Bu şans ıskalanmasın.
...........................
Not: Emre Uslu’nun bu alandaki analizinden de yararlandım.
TARAF 28 Ağustos 2013...
Özay Şendir
“Erdoğan, Osmanlıyı diriltmek istiyor…”
11 Mayıs 2025
Abbas Güçlü
Şaşırtan Çin
11 Mayıs 2025
Zeynep Aktaş
Yatırımda yeni şifre: Hızlı nakit
11 Mayıs 2025
Ali Eyüboğlu
Nükhet Duru: Fırınlanmadan, pişmeden kalıcı olunmaz
11 Mayıs 2025
Güldener Sonumut
Vadeli lider vs. Vadesiz lider: Habemus Papam...
11 Mayıs 2025