Fettah Can ve Gizem Karaca ile birlikte Portaxe’ın muhteşem manzarasında keyifli, müzikli sohbet...
BENİM Hala Umudum Var adlı dizinin Umut’u Gizem Karaca’nın oyuncu ötesinde bir yeteneği daha var...
“Portreler” çiziyor.
Şeffaf Oda programında birkaç örnek paylaşıyorum.
Güzel çizimler ancak hemen hemen hepsi yarım...
İleride sergi açarsın... Adı da “yarım kalan resimler” olur diyorum.
“Çok hevesli başlıyorum, bir yerden sonra sıkılıyorum, bırakıyorum” diyor.
Fettah Can’ın portresini çizmesini istiyorum.
Hiç itirazsız alıyor kalemi eline ve Fettah Can’ı son albümü Yalanlar Cumhuriyeti’nden şarkılar söylerken çizmeye başlıyor.
Yarım kalan ama Fattah’a hayli benzeyen portreyi tamamlayıp gönderme sözü veriyor.
Fettah Can: Baba baskısıyla müzisyen oldum
Fettah Can Yugoslavya göçmeni...
Bursa’da 5 kardeşli ailede büyümüş.
Babasının baskısıyla müzisyen olmuş. Deyim yerindeyse babası kafasına vura vura müziğe yönlendirmiş...
Anlatıyor:
“Babam ciddi baskı yaptı. 6-7 yaşındayken başladı ama ben 13-14 yaşına kadar kaçabildim. Sonrasında kaçamadım. Konservatuvara başladım. Gündüz çalışıp akşam konservatuvara gittim. Sonra yazdığım şarkılar çok beğenildi. İstanbul’a geldim.”
O birçok değerli sanatçıya şarkılar yapıyordu ama biz onu Gülben Ergen’e verdiği “Yalnızlık” şarkısıyla tanıdık.
Şeffaf Oda’da “Yalnızlık”ı söylüyor ve şöyle anlatıyor:
“Bu şarkıyı yazalı 18 yıl oldu. Eskimiyor. 20 yıl da geçse, 50 yıl da geçse bazı şarkılar duruyor. Bu da onlardan biri...”
Fettah’tan Gizem için doğaçlama şarkı söylemesini istiyorum.
Ona uygun bir şarkı buluyor.
Fettah Gizem’e çalıyor, Gizem Fettah’ı çiziyor...
SONSUZA KADAR
2009 yılından beri her 10 Kasım’da zihnimde Koç Holding’in, 10 Kasım Atatürk’ü Anma Günü’ne özel olarak hazırladığı reklam filmi canlanır.
Atatürk’ün sonsuza dek yaşayacağını oldukça basit ve net bir dille anlatan film...
Yas anlamı taşıyan siyah fon üzerinde beyaz rakamların 1881’den 1938’e doğru ilerlediği filmde, 1938’e gelindiğinde son rakam devrilerek, sonsuzluk işaretine dönüşür. Ardından, sonsuzluk işaretleri birbirinin içerisinden geçerek siyah bir sonsuzluk döngüsü yaratır. Böylece, hem bu yasın sonsuza kadar tutulacağı hem de Atatürk’ün sonsuza dek anılacağı vurgulanır.
Yalnızca 32 saniye süren bu anlatımın üstüne bir şey eklemeye gerek yok.
Sonsuza kadar...
..........................
Koç Holding’in 2008’den itibaren hazırladığı sonsuzluk temalı, hepsi birbirinden etkileyici 10 Kasım özel filmlerinin tamamını buradan izleyebilirsiniz... http://1938.koc.com.tr/
Galip Gürel ve İstanbul silueti dünyanın en saygın diş hekimliği dergisinde...
KİŞİLİĞE GÖRE DİŞ
AVRUPA Estetik Diş Hekimleri Başkanı Dr. Galip Gürel’den yeni bir vizyon. Büyük filozof Jung dünyayı gezerek tüm canlı türlerin ortak özelliklerini bulmaya çalışmış.
Örneğin... Yılanların ağızlarının altında başlayan ve boyunlarında yer alan “üçgen” bütün cinslerde aynı... Sonra...
İnsanlara odaklanmış ve insanların kendilerini nasıl ifade ettiklerine...
“Visagism (vizajizim)” akımı protez estetiğine de yansıyor.
Diş hekimi, hastasına bazı sorular yönelterek onun kişiliğini ortaya çıkarmayı amaçlıyor.
Protezleri bu algılamaya göre biçimlendiriyor. Çıplak gözün çok ince ayrıntılardaki bu “vizajizim” yansımalarını fark etmesi -neredeyse- mümkün değil. Ama...
Protez takılan kişi kendini ifade eden bu tasarım nedeniyle daha mutlu oluyor.
Şöyle anlatayım:
20 çift ayakkabısı olan birinin eli genellikle hep aynı 3-4 ayakkabıya uzanır. Bilinç altıyla uyumludur, o nedenle kendini daha mutlu hisseder de ondan...
......................
Galip Gürel’in portresi dünyanın en etkili diş hekimliği dergisi “Dentistry Today”da yer aldı. Fonda ise İstanbul’un tarihi yarımada silueti...
İlk sayfalardaki makalenin bilimsel değerinin yanı sıra bu kapak “A+” kesimi üst düzey turistlere ve elbette Türkiye adına sağlık turizmine güzel bir katkı...
Fotoğraf, video ve enstalasyon dünya sanatında derinleşmekte olan vadi...
ÇERÇEVESİZ SANAT AKIMI
CONTEMPORARY İstanbul başladı. Bir gün öncesinde Zorlu Center’ın düzenlediği bir davetle bizlere rehberler verildi ve o sırada hazır hale gelen bölümleri gezdik.
Contemporary İstanbul her yıl üstüne koyuyor. Bu etkinliğe imza atan Ali Güreli’nin oğlu da sanatın genç gezgin dervişi...
Annesinden dinledim.
“Bana artık çerçeveli sanat gösterme” diyormuş. Gerçekten “enstalasyonlar” ve video gösterileriyle ana sanat akımına dönüşmekte.
Bienalde örneklerini görmüştük. Contemporary İstanbul’da bu sanat dalı daha da iddialı. Elbette resimlerle heykellerle uçuşa geçen bir mutluluk hala yaşanıyor. Ben yeniliklere döneyim... Birbirinin ilk bakışta aynı olan iki obje çalışmaları dikkat çekici. Biri fotoğraf diğeri ise yağlı boya resim. Hatta...
Bunun daha iyi anlaşılması için yağlı boya objenin bir kısmı tamamlanmıyor.
Örneğin...
Bir bacağın yarısı...
Hava nasıl olursa olsun bu hafta sonu kendinize bir iyilik yapıp Contemporary İstanbul’u gezin.
Dolu dolu 5-6 saatinizi alır.
İsterseniz hemen üst kattaki Borsa’da harika bir döner -ki bana göre İstanbul’un en iyisi-, isterseniz aşağıda köşe başındaki seyyar köfteci... Harikadır.
Kesenize göre...
Çocuklarınızı bu sanat şöleninden mahrum etmeyin...