Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları

Ak Parti’nin yeni Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu...
Büyük Kongre’deki oylama artık formalite...
Milletvekili seçildikten sadece üç yıl sonra iktidar partisinin Genel Başkan’ı ve Başbakan’ı olabilmek büyük siyaset başarısı.
Hayırlı olsun.
Böylece...
Seçilmiş Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Çankaya’dan yönetiminde “çekirdek kadro” şöyle olacak görünüyor:

- Başbakan: Ahmet Davutoğlu...
Yıllarca Erdoğan’ın Dış Politika Başdanışmanı, sonrasında Dışişleri Bakanı.
-İçişleri Bakanı: Efkan Ala.
Erdoğan’ın bir önceki Başbakanlık Müsteşarı.
-Dışişleri Bakanı: Hakan Fidan.
Yakın zamanlara kadar Erdoğan’ın Başbakanlık Müsteşar Yardımcısı. Sonrasında MİT Müsteşarı.
-Yalçın Akdoğan
Saydığım isimlere Erdoğan’ın siyasi başdanışmanı ve Ankara Milletvekili, en yakınlarından biri olan Yalçın Akdoğan’ı da ekleyiniz.
Büyük olasılıkla onun da hükümette yer alacağı kanısı yaygın.
........................
Demirel’in çok benimsediği çalışma arkadaşları için kullandığı söylem şudur:
“Bana elim kadar yakın...”
Seçilmiş Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “bu isimlerle icrayı (yürütmeyi) ellerinde tutacağı” söylenebilir.

Göçmen Kavşağı Türkiye
Suriye patladığında sınırdan Türkiye’ye ilk sığınmacılar kabul edilirken -dönemin- Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu “kırmızı çizginin 100 bin göçmen olduğunu” açıklamıştı.
Daha önce Ankara’nın gelmiş geçmiş iktidarları tarafından çizilmiş kırmızı çizgilerin tümü nasıl rengini atıp solmuş, silinmişse bu da öyle oldu.
1 milyon 300 binden aşağı olmamak üzere 2 milyona uzanan Suriyeli göçmen sayısı sindirilemeyecek büyüklüktedir.
Gaziantep’ten Hatay’a çoğu sınır ilinde Suriyeli sığınmacılara karşı toplumsal tepkiler -onaylamasak da- bunun kanıtı.
Her “33 yurttaşa karşılık 1 Suriyeli sığınmacı” büyük, çetin, karmaşık, sosyal, ekonomik, polisiye sorundur.
Buna karşılık açıklanmış bir plan da yok.
Planı hazırlayacak kurum, bürokrasi, politika da yok.
Böyle bir “sorumluluk boşluğunu” doğru dürüst hiçbir demokratik ülkede göremezsiniz.
Yeni hükümet kurulurken bir “göçmen bakanlığı” da kurulmalıdır.
Düşünün...
Rakamsal olarak en büyük sorunu oluşturan Suriye sığınmacılarının yanı sıra Türkiye, Irak’tan da göçmen alıyor.
Ayrıca...
Afganistan’dan, Hindistan’dan, diğer Orta Doğu ülkelerinden hatta Afrika’dan da göçmen akmakta.
Bunlara Balkan ülkelerinden gelenleri de -sayıları nispeten az olsa bile- ekleyiniz.
Kimileri Türkiye’de kalmakta, kimileri Türkiye’yi Avrupa’ya -gizlice- geçmek için tramplen olarak kullanmakta.
Özellikle büyük kentlerin caddeleri, sokakları, parkları, köprü ve geçit altları, yarım kalmış inşaatlar sığınmacılarla dolu.
Bir kısmı dileniyor, el kadar çocuklarını da dilendiriyor.
Yaşamın dayattığı acıklı görüntüler bunlar.
“Göçmen bakanlığı” fantezi değil bir “zorunluluk.”

Haberin Devamı

Göçmen bakanlığı kurulmalı...

Haberin Devamı

Sığınmacı Suriyeliler sorunu günlerdir büyüyerek sürerken bir öneri:
“Göçmen bakanlığı kurulmalıdır.”
Yeni hükümetin oluşması bunun için bir fırsattır.
.....................
AB’nin çoğu ülkesinde bir “göçmen bakanlığı” vardır.
Çünkü...
Devletin insani değerler için duyarlığı sadece sığınmacılara sınırlarını açmak onların topraklarına görmesine izin vermekle limitli değildir.
Sığınmacının sağlığı, kalabileceği yer, çocuklarının eğitimi, çalışma izni, ticaret yapacaksa bunun yasal bürokratik işlemleri... Sığınmacılar için sayısal kontenjan (öyle sel suları gibi sınırlarından içeri akıp yerleşik düzeni harap etmesine izin verilmez)...
Göçmen politikasının diğer ayağı ülkenin yurttaşlarının bu sığınmacılardan zarar görmemesini gözetmektir.
Ucuz iş gücü olarak “haksız rekabet”, yurttaşların ödediği vergilerden ayrılan fonların savrulmaması önemlidir.
Sığınmacıların geri dönüşleri için planlamalar da yapılmalıdır.