HUKUKUN temel kurallarından biri “aynı olaya aynı hukuk uygulanır” ilkesidir.
Eski Genelkurmay Başkanı em. Org. İlker Başbuğ sesleniyor:
Taraf gazetesinin açıkladığı MGK’nın 2004 yılında aldığı kararlara göre, Genelkurmay bazı internet sitelerini açmış.
Ben Genelkurmay Başkanı olduktan sonra bu sitelerden hiçbir yayın yaptırmadım.
6 ay sonra da hepsini ben kapattım. Ama...
Bu siteler de dayanak gösterilerek mahkum edildim.
Yargı sürecinde belgelerin getirtilmesini istediğimiz halde mahkemeye gönderilmedi.
Altında Cumhurbaşkanı’nın, Başbakan’ın, kurul üyesi bakanların ve Genelkurmay başkanı ile Kara Kuvvetleri komutanının da imzaları olan bu MGK kararı ortaya çıktı.
Bu bir -yeni- bir delildir.
.............................
Hukukçu cübbemi giyerek bu seslenişi yorumluyorum.
Davanın seyrini değiştirebilecek yeni delil ortaya çıkmıştır.
Bu durumda davanın yeniden görülmesi gerekmez mi?
.............................
Genelkurmay’ın internet siteleri, bu kararda imzası olan eski Genelkurmay Başkanı Org. Hilmi Özkök ve Kara Kuvvetleri Komutanı em. Org. Aytaç Yalman zamanında açılmışsa...
Onlar dışarıda...
Fakat, MGK kararı ile açılmış bu siteleri kapatan sonraki Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ neden hapiste?
Kararı alanlar hakkında yargı süreci açılmadığına göre ortada bir suç yoksa -ki ben suç olmayabileceği kanısındayım- o zaman yok sayılan bir suç neden İlker Başbuğ’a ceza getiriyor?
Kimse, buradan Hilmi Özkök’le, Aytaç Yalman paşaların da yargılanması ve içeri alınması gerekir diye bir iddiam olduğunu düşünmesin.
Tam tersine...
Mahkumiyet kararının değişmesine neden olabilecek “yeni bir delil” ortaya çıktığı ve “yalanlanmadığı” için İlker Başbuğ’un yeniden yargılanma yolunun açılması gerektiğini düşünüyorum.
Burada “yargılamanın savcı ve yargıçları” için de adalet dağıtımı işlevinin daha sağlıklı işlemesi olanağı ortaya çıkıyor.
Bilmedikleri, önlerine gelmemiş/getirilmemiş bir belge eksikliğiyle karar vermişlerse, şimdi düzeltme şansına sahipler.
Yeniden yargılama yolu açılırsa 2004 MGK kararı gibi diğer gizli kalmış belgeleri istemek, elde etmek ellerinde olacaktır.
Sadece İlker Başbuğ Paşa değil diğer komutanlar ve subaylar için de dosyaları yeniden değerlendirmek imkanını bulabilirler.
...........................
Yargıya bütün saygımla -naçizane ve yanılıyor olabilmeyi de saklı tutarak- hukuki durumun altını çizmek istedim.
Mustafa Balbay için Anayasa Mahkemesi’nin uzun tutukluluk itirazını haklı bulma kararı güzel bir gelişme ve yargı sürecine dayalı soru işaretlerine bir işarettir.
Balbay’a “geçmiş olsun” diyorum.
ASLAN’A AYIP OLUYOR
ZİRAAT Türkiye Kupası Galatasaray-Gaziantep maçını kahrolarak izledim.
Avrupa Kupası’nı, Süper Şampiyonluk Kupası’nı kaldırmış ve son iki yılda Türkiye Süperlig şampiyonu olmuş, Türkiye liginde en fazla şampiyonluğa imza atarak dördüncü yıldızın arifesine gelmiş Galatasaray bu mu?
Şampiyon takımı bozmak bu kadar mı olur?
Savunma dökülürken ileriye iki “çilek(!)” aldılar.
Yaş ortalamasını yükselttiler.
Burak’ın ve Selçuk’un morallerini ve tabii performanslarını düşürdüler.
Para farkları nedeniyle takımı böldüler.
İki yıl üst üste aslanları şampiyon yapan Fatih Terim’i Galatasaray geleneklerine ve nezaketine hiç uymayan bir yöntemle uzaklaştırdılar.
Yönetimde futbolu ve Galatasaray’ı iyi bilen “Ali Dürüst ve Abdürrahim Albayrak’ı” dışarı koydular.
Kulübün mali durumu için dinlediklerim -eğer doğruysa- iç açıcı değil.
Bu takımda kazanmak için hırs ve maça asılma ruhu erozyon halinde.
...........................
Galatasaraylılık kardeşliği ve saygısı geleneği dışına çıkmamaya özen göstererek ve de bazı söylemleri “ağzından çıktığı andan itibaren kelimeler artık senin değildir” kuralı gereği yutarak özeleştirim budur.
Tribünlerden tepkiler -kullanılan kelimeleri paylaşmasam bile- benim gibi düşünenlerin hiç de az olmadığını gösteriyor.