Güneri CIVAOĞLU
Bugün
MGK, Yılmaz - Karadayı konuşmasının
uygar ambalajı içinde toplanıyor.
Ama...
Ambalajın içi hala
dikenli.
Masanın üzerine konulacak
dosyalar, bilgiler hükümet ve asker kanadında aynı mercek altında görünüyor olmayabilir.
Yılmaz'ın daha önce açıkladığı gibi
"İrticayla Mücadele için yöntem farkları" bulunabilir.
İrticayla Mücadele için
hükümet tarafından açıklanan program, olumlu karşılansa bile uygulama için kuşkular ve tereddütler biliniyor.
CHP'nin pamuk ipliğine bağlı desteği ile bir dizi yeni yasanın bu
Meclis'ten çıkmasının ne denli olanak dışı görüldüğü açıktır.
Hatta...
Bu yasaların bir bölümü için
Anavatan'ın içinden dahi destek bulunamayacağı meçhul değil.
Anavatan'ın en üst düzeyinde
Mesut Yılmaz'a en yakın kurmaylar dahi başta türban olmak üzere hükümetin açıkladığı programın karşısındalar.
İki haftada 54 maddelik Vergi Yasa Tasarısı'nın sadece 5'te 1'i geçmişse, bu bir dizi yasa tasarısı hangi çoğunlukla ve nasıl geçecek?
Yeni yasalara başvurmak yerine mevcut yasaların uygulanmadığı, var olan yetkilerin irticayla mücadeleye karşı devreye sokulmadığı kaygıları hatta kanısı var.
Hükümetin sahip olduğu olanakları kullanmak yerine yeni yasa tasarılarını açıklayarak
topu Meclis'e attığı... Bu yasaların nasıl olsa çıkamayacağını bilerek,
kendi sırtındaki küfeyi parlamentoya yıkıp sorumluluktan sıyrılmak istediği kuşkuları dile getirilmekte.
FP'ye karşı merkez partilerin hatta
DSP'nin dayandığı
Fethullah Gülen faktörü, bu kez
MGK gündemine bir dosya halinde gelebilir.
Gülen, ne üç gazeteci ne de özel danışman...
Dışlanacak mı?
Dahası,
Vakıflar Genel Müdürü gibi kişilerin...
Kombassan gibi bazı ünlü
siyasi islama yakın şirketlerin... Yüzlerce
üst düzey görevlinin de... Dosyalarda
kötü sicilleri yer alıyor.
850 okul, 2050 yurt, binlerce kurs...
Ancak...
MGK'da bunlar dile getirildikten sonra karar ve uygulama takdiri Hükümete ait.
MGK kararları, Hükümete bildirilir.
Hükümet bunları
- Anayasa'ya göre öncelikle - dikkate almak durumundadır.
Fakat...
"Zorunda" değildir.
Zaten...
Komutanlar da
Anayasa gereği bütün hükümetlerin emrinde olduklarını belirtiyorlar.
Burada en önemli konu;
komutanların durumları için yapılan farklı yorumlardır.
Anayasa gereği Hükümetin emrinde olan komutanların, siyasi görüş bildirmeleri yadırganıyor.
Yeriliyor.
Bu konuda komutanların kullandıkları
"ara kesit" deyimine işaret etmekte fayda var.
"Ara kesit"; salt askerlik hizmeti ile Milli Güvenlik Kurulu üyesi olarak bir Anayasal kurumda eşit oy ve söz hakkına sahip bulunmak arasındaki çizgidir.
MGK'da ülkenin yüksek yararları gereği
- siyasi - konular da görüşülmelidir.
İç ve dış politika sorunları ve önlemleri konuşulmakta, karara bağlanmaktadır.
Orada yer alan komutanlar için bunlar, işte
askeri ve sivil işlevler arasındaki
"ara kesit"tir.
Ayrıca...
Türkiye'nin bölünmez bütünlüğü, Anayasa'nın değişmez maddesinde yer alan laiklik gibi ilkelerdeki sorunlar, ordunun zaman zaman içine
rutubet gibi sızmaktadır.
Bu siyasi konulardaki,
ordunun kendini savunma önlemleri de işlevde "ara kesit"tir.
Nihayet...
Ordunun görev ve yetkilerini belirleyen yasa da kendisine
Cumhuriyeti ve ilkelerini koruma, kollama görevini vermiş bulunuyor.
Bu işlev de komutanlarca
"ara kesit" olarak görülmekte.
Sıraladığım hukuki statü,
yasalarla ve Anayasa ile düzenlenmiştir.
Sivil iktidar, eğer,
"ara kesit" işlevlerinden rahatsızsa, bunu ulu orta tartışmalara dökmekten kaçınmalıdır.
Gereğini TBMM'de yapabilir.
Anayasa da, yasa da değişiklikleri gerçekleştirir.
"Ara kesit'i ve - ordunun
"ara kesit" çizgisindeki tavırlarını demokrasi dışı bulmak - iddiaları yansıtan
ölçüsü kaçmış söylemlerle demokrasi savunulmaz.
TSK gibi
Türkiye'nin kutsal savunma görevini üstlenmiş kurumlarını yıpratmak pahasına
soyut demokrasi söylemleriyle gösteriş yapmak yanlıştır.
Doğru olanı...
Aksayan bir boyut varsa, bunun
demokrasi yöntemiyle TBMM'de düzeltilmesidir.
Komutanlarla ya da herhangi bir kurumla,
medya aracılığıyla tartışmak, kuvvet gösterileri yapmak yerine onlarla diyalog kurmak doğru olanıdır.
Dünkü
Yılmaz - Karadayı görüşmesinin en güzel tarafı, içeriğinin medyaya yansımayışıdır.
Epeydir özlemini duyduğumuz
devlet adamları karşılaşmasının görüntüsünü vermesidir.
Bunu
Yılmaz'ın pazar günü yapacağı
Deniz Baykal'la görüşmesinin izlemesi de olumludur.
Tek desteğiyle kavga neden?..
O görüşmenin de
ambalajı uygar olacak...
İçeriği ise
dikenli.
Fakat...
Türkiye kavga istemiyor.
Yazara EmailG.Civaoglu@milliyet.com.tr