Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


"Piyano üzerinde asılı bir levhada 'Lütfen piyaniste kızmayın! O elinden geleni yapmaktadır' yazılıydı."
Oscar Wilde


Sezer de, Ecevit de ellerinden geleni, kendi yorumlarıyla yapıyorlar.
Onları eleştirmek yerine doğrularını saptamak, uyumları için katkıda bulunmak gerekir.
Sezer, hukuk kökenli bir Cumhurbaşkanı.
Yıllarca hukuk devleti için çalışmış, rapor hazırlamış, karar vermiş.
KHK'lar ya da başka kararnameler için bu çizgide tavır koyuyor.
Doğru olanı yapmak istiyor.
Ecevit'e gelince...
40 yılı aşkın siyaset yaşamı boyunca adil olmak, haksızlık yapmamak onun da temel ilkesi.
"Hakça düzen" Ecevit'in daha 1970'lerden bugünlere uzanan söylemi.

Piyano yorumu

Peki bu sürtüşme neden?
Hadisenin özü diyalog eksikliği.
Ecevit, çok önemli konularda kararnameler hazırlanırken, bunları Cumhurbaşkanı Sezer'e açabilir, imza engeli ile karşılaşmayacağı bir hukuk çerçevesini ve özünü birlikte oluşturabilirler.
Örneğin...
Şu son özelleştirme kararnamesinde "vergi muafiyeti" ve "banka genel kurullarının yönetmelik yapma yetkileri" gibi unsurlar, Sezer ve Ecevit arasında daha önce formüle edilse, belki bu kriz yaşanmazdı.
Sezer, dilediğinde hükümete başkanlık etme yetkisine sahiptir.
Yürütmenin başıdır.
Böyle önemli konularda, daha kararname hazırlanmadan Ecevit'ten bilgi isteyebilir.
Görüşlerini yansıtabilir.
Yoksa...
Kararnamelerin önüne gelmesini beklemek ve o ana kadar hiçbir eğilim ortaya koymamak, "yürütmenin başı" olmaktan çok bir bağımsız mahkeme yargıcının "karar öncesinde taraflarla konuşmamak ve ihsas - ı rey'de bulunmamak" yani "görüş belli etmemek" tavrıdır.
Oysa...
Kendisine imza için sunulan kağıtlar, dava dosyası değildir.

Soluk soluğa

Ecevit, Bakanlar Kurulu'nda bakanlarına şöyle diyor:
"Dünya Bankası ve Japonya'dan gelecek olan 2 milyar 250 milyon doların çok önemli olduğunu, diğer dış kredilerin de önünü açacağını, bunların 3 kamu bankasının özelleştirilmesini öngören KHK'ya bağlı olduğunu Sayın Cumhurbaşkanı'na anlattım, ricada bulundum.
'Ben değerlendireceğim' dedi.
Akabinde kararname geri geldi."
Yani diyalog olmuş ama "eksik..."
Burada önemli olan Ecevit'in kararnamenin içeriğini, hukuk çerçevesini yeterince anlatıp anlatmadığıdır.
Sezer'in de kararnameyle ilgili yeni bir düzenleme isteyip istemediğidir.
Eksik diyalog da, diyalog kopukluğu gibi olumsuz sonuç verebilir.
Şimdi sıkışık bir takvimle karşı karşıyayız.
Dünya Bankası Yönetimi, Türkiye'ye kredi kararını kasım sonunda yapacağı toplantıda görüşecek.
Gündem 1 ay önceden belirlendiği için ekim sonuna kadar KHK yerine yasa çıkarılması gerekiyor.
Oysa...
Ekim başından itibaren, uzun pazarlıklar ve çekişmelerle geçecek yeni Meclis Başkanı seçimi var... Sonra Başkanlık Divanı ve komisyonların seçimi...
Bu aşamalardan geçmeden yasa çıkarılamaz.
Sıkışık takvimde Sezer ile Ecevit arasında gerginliğin anlayış ve uzlaşı ortamına dönüşmesi aklın yoludur.
Dış çevreler, özelleştirme işlemleri sırasında eskiden "bakalım Anayasa Mahkemesi iptal edecek mi?" beklentisine girerlerdi... Şimdi, bir de "acaba Cumhurbaşkanı ne yapacak?" kuşkusu başladı.
Ayrıca...
Kaymakam Kararnamesi, uzun süredir Çankaya'da.
Güvenlik araştırmalarının, hükümetten sonra bir de Çankaya'da yapıldığı iddiaları da var.
Cumhurbaşkanı Sezer'in yeni yasama yılını açış konuşması, diyaloğun sağduyu işaretlerini vermeli.



Yazara E-Posta: gcivaoglu@milliyet.com.tr