Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Dün otomobilimin "çivili lastiklerini" takan görevli, bir yandan da "Bu lastiklerin kullanılması yasak. Polis ceza yazabilir" diye uyarıyordu.Gerekçe: "çivili lastik asfaltı bozuyormuş."AB ülkelerinde ise "karlı havalarda çivili lastikle trafiğe çıkmayana" ceza yazılır.ABye girerken Türkiyenin temizlemesi gereken çok "kıymık" var.Önceki gün ve gece İstanbul yollarını tıkayanlar "lastik sorunlu" araçlardı.4x4 çekişine güvenerek "çivisiz lastikleriyle" yokuşlarda kalan ciplerdi.Kötü lastikli kamyonlar ve TIRlardı.Bütün araç sahipleri kar yağışı için gerekli lastik ve donanımla çıksalardı, İstanbul beyaz öfke önünde böyle iki seksen yere serilmezdi. Avrupada "kar yağışları bize yeni vatandaşlar kazandırır" derler. Yeni vatandaşlar "kardan adamlardır." Bizde kar yağışı ise yurttaşları yurttaş olmaktan utandırır. Eski bir Milli Eğitim Bakanı: "Şu mektepler olmasa eğitim işi ne güzel idare edilirdi" demiş.Bu bağlamda..."Herkes çivili lastiğini taksaydı... Araçlarda kar yağışlı havalar için gerekli donanım bulunsaydı, trafik ne güzel idare edilirdi" denilebilir.Ama...Burası Türkiye... Yok öyle...Herkes "çivili" takmaz. Taksa da yağışsız havada bile takıp yolların canına okur.Trafikçi ise "Madem öyle, işte böyle" der, "çiviliye tümden" yasak koyar. Mektepler olmasa Ama...Yapılması gerekenler de yapılmaz.Örneğin...Kar yağışı, önceki sabah 5te başlamıştı.Bu "beyaz kıyametin geleceği" meteoroloji tarafından günler önce bildirildiği için tuz stokları ve nöbetçi şoförleri ile belediye kamyonları, kar küreyici araçlar hazır olmalıydı.Daha sabah trafiği başlamadan bütün arterlere tuz dökülmeliydi.Radyo ve TVlerden araç sahipleri, "donanımlı çıkmaları" için uyarılmalıydı.Bütün anayollar, trafik ekiplerinin sıkı denetimine alınmalıydı.TVlerden ve yerel radyolardan, hangi yollarda trafiğin rahat, hangilerinde sıkışık olduğunun anonsları yapılmalıydı.Deprem olsaydı!Ya elektrik, doğalgaz ve su kesilmeleri?..İstanbulun yüzde 80i karanlıkta, soğukta ve susuz kaldı.Bunları da "çivili lastik" mi önleyebilirdi?Yoksa, belediyenin, vahim rötarla harekete zar zor geçirebildiği "tuz kamyonları" mı?Yoğun konuşma trafiği gerekçesiyle zaman zaman kilitlenen cep telefon ve kablolu telefonlara çözüm mü getirecekti?Öğle saatlerinde bile hâlâ gelmeyen gazeteler mi dağıtılacaktı?Bir zamanlar, "Askeriye, Maliye ve Dışişleri ile birlikte Türkiyenin ilk 4ü arasında sayılan ama şimdi ülke damarlarında enfarktüsler üreten karayollarını" mı adam edecekti?Havameydanlarını uçuşa "sürekli" açık mı tutabilecekti?Bu bir provadır.Demek... Deprem olsaydı İstanbullular çıra gibi yanmıştı.AKP hükümeti ve özellikle, bu kenti çok iyi bilmesi gereken R. T. Erdoğan, duruma el koymalı.Bu kent çok kötü yönetiliyor.Neredeyse Y Ö N E T İ L M İ Y O R.Düzenlenmiyor, denetlenmiyor...Dün en yoğun arterlerde bile milim milim ilerleyen araçlarda, yol boyunca ve saatlerce 1, en çok 3 polis ancak görülebildi.İstanbullu başının çaresine bırakılmıştı.İstanbul, Cumhuriyet tarihinin en kötü sınavını verdi halkına.Boğaz 2 kez buzlarla dolduğunda, teknoloji, bugünlere göre çok daha geri olduğunda bile, kentin yönetimi böylesine sınıfta çakmamıştı.Sunay Akının "İstanbulda Bir Zürafa" adlı harika kitabının kapağında, "kar yağışı altında bir zürafa resmi" vardır.Aynen öyle...İstanbullu dün zemheri zürafası gibi açıkta bırakılmıştı. g.civaoglu@milliyet.com.tr Tuzla da kokmasın