Güngör Uras

Güngör Uras

guras@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Sanayici, tüccar ve esnaf faiz derdine düştü.Sanayici, tüccar ve esnaf bankalardan kredi kullanırken iki türlü sözleşme yapabilir. (1) Belli bir faiz oranı üzerinden anlaşır. Piyasada faiz inse de, çıksa da kredinin faizi değişmez. (2) Mukavele ile faiz serbestliği kabul edilir. Piyasa faizi iner ise banka kredinin faizini düşürür, artarsa yükseltir.
Sanayici, tüccar ve esnaf bankalardan genelde iki farklı şekilde kredi kullanır. (1) Belli bir miktar kredi üzerinde anlaşılır. Kredi kullanan belli faiz ile, bunu belli sürede öder. Örneğin işadamı yüzde 80 faiz ile 100 lira borçlanır. Faiz ve anaparayı 1 yıl içinde iki taksitte ödemeyi kabul eder. Altıncı ay ilk taksit olarak 90 lirayı, yıl sonunda da kalan taksit 90 lirayı öder. Hesabını kapatır. Bu tür kredilerde faiz değişmez ama bu tür krediler toplam kredi işlemlerinin çok azını teşkil eder. (2) Belli bir kredi miktarı üzerinde anlaşılır. Banka işadamına anlaşılan miktar üzerinden "kredi hesabı" açar. İşadamı anlaşılan limit içinde kalarak, krediyi, alır, öder, alır, öder... Üç ay süresince kullanılan kredinin faizi, değişebilir. Faiz o dönemde piyasada oluşan faiz oranları esas alınarak bankaca hesaplanır. İşadamı da üç aylık dönemlerin sonunda, geçen üç aylık dönemin faizini bankaya öder. Kredi limiti içinde hesabı kullanmaya devam eder. Bu tür hesaplara işadamları, "açık kredi" (banka veya işadamı batmadıkça genelde kapatılmayan, devamlı işleyen kredi) adını verir.

Kriz ile birlikte faiz oranları beklenmedik ölçüde arttı. Bankalar kaynak bulmak için yüksek faiz ödedi. Kaynağa ödedikleri yüksek faizi de "açık kredi" hesaplarına yansıttı. Açık kredilerin üç aylık dönem faizlerini artırdı. "Açık kredi" hesabı olan sanayici, tüccar, esnaf 2001 yılının ilk üç aylık dönemine ait kredi faizlerini 31 Mart tarihinde bankalara ödeyecek.
Sanayici, tüccar ve esnaf diyor ki, "Geçen yılın durgunluğu üzerine çıkan kriz bizi perişan etti. Ayakta zor duruyoruz. Krizin yükselttiği faiz faturasını ödeyemeyiz. Bırakınız yüksek faturayı, alçak faturayı bile ödeme gücümüz yok. Hükümet araya girsin. Faiz faturaları küçültülsün. 31 Mart’a kadar bu yapılmaz ise, bankalara bir kuruş ödeme yapmayacağız..."

Sanayici, tüccar ve esnaf haklı. Ama yüksek faizden etkilenenler sadece banka kredisi kullanan sanayici, tüccar ve esnaf değil ki... Satıcı kredileri, alıcı kredileri, senete bağlı, söze bağlı krediler var. Sanayici, tüccar ve esnaf henüz 31 Mart yüksek faiz faturasını ödemedi... Ama bankalar yüksek faiz ile ilgili çok ağır faturalar ödedi... Ödemeye de devam ediyor. Bu yüksek faiz yükünü kredilere yansıtamazlar ise bankalar batacak. Yansıtırlar ise sanayici, tüccar ve esnaf batacak...
Tam anlamıyla iki yüzü keskin bıçak...
Sanayici, tüccar ve esnaf "devlet zoru" ile yüksek faiz faturasından kurtulabilme arayışı içinde... Ama bu imkansız... Çünkü ancak "devlet bankaların faiz faturasını üstlenir ise" bankalar yükü kredi kullananlara aktarmaz. Krizin darbesini yemiş bankaların bu yükü üzerlerinde tutmaları ve taşımaları imkansız. Bana sorarsanız durum, Nasrettin Hoca’nın hikayesindeki duruma benziyor. Kadı efendi şikayet eden ile edileni dinlemiş. İkisine de "haklısın" deyince Hoca isyan etmiş. "Sen ne biçim kadısın... İki tarafa da haklısın" diyorsun... Kadı efendi gülümsemiş. Hoca’nın sırtını sıvazlamış. "Sen de haklısın" cevabını vermiş.