Önceki gün Manisa'da F 4 tipi bir savaş uçağımız düştü. Biri yüzbaşı, biri üsteğmen iki subay pilotumuz şehit oldu.
1997 yılından buyana kazaya uğrayarak düşen F 4 tipi savaş uçaklarımızın sayısı 7'ye ulaştı. F 4 Tipi uçakların düşmesi sonucu 6 subay pilotumuz hayatını kaybetti.
Manisa'daki üzücü olaydan sonra basına yansıyan bilgilere göre, son 7 yılda düşen askeri uçaklarımızın sayısı 25'e ulaştı
Savunma ile ilgili konularda kamuoyuna çok az bilgi veriliyor. Bu nedenle düşmanla çarpışmadan, yapılan olağan uçuşlar sırasında. 7 yılda 25 askeri uçağın düşmesinin normal olup olmadığını bilemiyoruz.
Kamuoyuna verilen bilgi çerçevesinde,
(1) Biz dünyanın en iyi savaş uçaklarını aldığımızı, bu uçakların periyodik bakımlarının ve periyodik yenilenmelerinin zamanında ve çok iyi yapıldığını düşünüyoruz.
(2) Biz, pilot subaylarımızın çok iyi eğitim gördüklerini, uçak kullanmada başka ülkelerin pilotlarına göre daha yetenekli ve deneyimli olduğunu düşünüyoruz.
Fakat kaza rakamları bu işte yanlışlık olduğu intibaını veriyor. (1) Uçak tiplerini yanlış mı seçiyoruz? (2) Doğru uçağı alıyoruz da sonra yanlış mı bakıyoruz? (3) Uçakları normal sürelerinden fazla mı kullanıyoruz? (4) Pilotlarımızın eğitimine acaba yeterli özeni mi göstermiyoruz? (5) Pilotlarımız yeteneklerine ve eğitimlerine güvenerek uçuşlarda fazla risk mi alıyor? Bunlardan biri var ki; kaza oranı yüksek.
Savaş uçaklarımızdan F - 4 tipi uçaklar düştüğünde gündeme gelen bir özel konu var. Türk Hava Kuvvetleri'nin F - 4 tipi uçaklarının modernizasyonu işi (ihalesiz olarak) İsrail Havacılık Endüstrisi'ne (ISI) verilmişti. Basına yansıyan bilgilere göre İsrail'e bu amaçla (açık - kapalı) l milyar doları aşan ödeme yapıldı. Türk Hava Kuvvetleri'nin F - 4 uçakları İsrail'de "elden geçirildi".
Bu nedenle son 6 yıldaki 7 F - 4 uçağı kazasından sonra, "düşen uçakların İsrail'de elden geçen F - 4 uçakları olup olmadığı" tartışması gündeme geldi. Bu olayların bir insani, bir de maddi boyutu var. İnsani boyutu, düşman ile savaşmadan, sulh döneminde, olağan uçuşlarda subaylarımızın hayatlarını kaybetmesidir. Pilot ölüyor. Aile ocağı sönüyor. Ateş düştüğü yeri yakıyor. Bu para ile ölçülebilecek bir şey değil.
Ama ülke ekonomisi bakınımdan olayların bir de maddi boyutu var. Bir pilot subay kolay ve kısa zamanda yetişmiyor. Pilotun kayıbı yanında her düşen uçak bir maddi kayba da yol açıyor.
Türk Hava Kuvvetleri bu konularda kamuoyunu "yeterince" bilgilendirir ise "yanlış anlamalar" ortadan kalkar. Düşen uçaklar bu halkın uçağı. Ölen pilot subaylar, bu halkın çocuğu. Neyin ne olduğunu halkın bilmesinde yarar var.