Güngör Uras

Güngör Uras

guras@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Washington

Washington’dayız. Başbakan R. T. Erdoğan ve beraberindeki heyet bugün Washington’da değişik programlara katılacaklar. Başkan Obama ile büyük buluşma yarın. İşadamı sayısının çokluğu, Başbakan’ın siyasi konular yanında ABD ile ekonomik ilişkilerin geliştirilmesi konusundaki arayışlarının bir göstergesi. Başbakan, Türkiye’den ABD’ye daha çok mal satabilmenin yolunu açmaya çalışacak. 2012 yılında ABD’ye 5.6 milyar dolarlık mal sattık. Buna karşı 14.1 milyar dolarlık mal aldık. Biz ABD’den genelde silah ve sanayi ürünü alırız. Genelde tekstil ürünü, hammadde satmaya çalışırız.
ABD’ye tekstil ve giyim eşyası, taşıt, makine parçaları, seramik, demir çelik satıyoruz. ABD’den askeri ve sivil uçaklar, helikopterler, askeri malzeme, haberleşme cihazları, elektronik eşya, eczacılık ürünleri, mısır ve soya ithal ediyoruz.

Askeri malzeme önemli
Biz ABD’den silah almaya çok çok önceki yıllarda başladık. Sultan Abdülaziz döneminde Osmanlı devleti Washington’a ilk elçisi Edward Blak (Bulak) Bey’i gönderdi. Bulak Bey, 1861-65 iç savaşı sonrası Amerikan ordusunun elinde kalan silah stoklarına talip oldu. General Grant’ın başkanlığa gelmesiyle de yeni üretim silahların alımına gidildi.
1870‘te 50 bin adet Springfield marka tüfek sipariş edildi. 1876 yılından 1878 yılına kadar satın alınan Martini-Henry, Peabody Martini ve Winchester tüfekleriyle bu tüfeklerin mermi, kovan, süngü ve diğer mühimmatı için Amerikan şirketlerine 5 milyon 335 bin dolar ödeme yapıldı.
Bu silah alımından memnun olan Sultan Abdülaziz, Beyaz Saray’ın kabul salonuna serilmek üzere 400 kg. ağırlığında el dokuması nadide bir Uşak halısı gönderdi. (Kaynak: Aydın Uluçam)
Anadolu’da bir deyim var: “At martini Debreli Hasan, dağlar inlesin” derler. İşte bu deyimdeki Martini marka tüfek ile yakın yıllara kadar orduda kullanılan Winchester piyade tüfekleri, Amerika ile ilk ticari ilişkilerden kalma silahlardır.
Şimdilerde tüfek almıyoruz da, daha modern silahlar almaya devam ediyoruz.
Bedava halı hediye etmiyoruz da, tekstil ürünü satmaya çalışıyoruz.

ABD pazarına girmeye mecburuz
ABD tekstil için büyük bir pazar ama, biz yeterince pay alamıyoruz. ABD’nin yıllık tekstil ve giyim eşyası ithalatı 100 milyar dolar. Bunun 74 milyar doları giyim eşyası, 24 milyar doları tekstil ürünü ithalatı. Gene ABD rakamlarına göre biz ABD’ye sadece 387 milyon dolarlık giyim eşyası, 612 milyon dolarlık tekstil ürünü satabiliyoruz. Bizim toplam 999 milyon dolarlık ihracatımıza karşın, Çin’in ihracatı 40.5 milyar dolar. Bangladeş’in 4.6 milyar dolar, Pakistan’ın 3.0 milyar dolar.
Tabii ki gümrük sorunu da önemli ama esas sorun bizim ucuzcularla rekabete çalışmamızda, pahalıcılar kalitesinde, markalı mal ile pazara giremememizde.
Evet, gümrük yükü önemli ama, ucuz üretici de, markalı ve pahalı mal ile ABD pazarına girmeye çalışan da bu gümrük vergisini hazmedebiliyor. İşadamlarımızın niyeti iyi, hükümet her türlü desteği veriyor... Anadolu’da bu durumda ne derler? “Pehlivan... Pehlivan. Hadi bire... İşte meydan... Göster kendini.”