Güngör Uras

Güngör Uras

guras@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Dünyada “zenginlerin kumaşı-lüks kumaş-pahalı kumaş” olarak bilinen ve kısaca, “angora”, “mohair” diye adlandırılan kumaş “Ankara Keçisi”nin tiftiği ile dokunur.
Ne var ki, bizler “Ankara Keçisi”nin köküne kibrit suyu döktük. Kuruttuk. Şimdilerde Ankara keçileri Amerika’da ve Güney Afrika’da yaşıyor, çoğalıyor... Dünyaya tekstil sanayine onların tiftiği satılıyor.
1960’larda 4.8 milyon baş Ankara keçisi vardı. Yılda 5-7 bin ton tiftik ihraç ediyorduk. Şimdilerde Ankara keçisi sayısı 90 bin başa geriledi. Yıllık tiftik üretimi 126 bin ton. Ankara keçisi yüzyıllar önce Anadolu’ya göç edenler tarafından Asya’dan getirilen ve de Ankara’nın kurak iklim ve toprağı ile bağdaşarak yıllar içinde farklı tiftik özelliği kazanan bir keçi türüdür.
ABD’de ve Güney Afrika’da yetiştirilen Ankara keçilerinden elde edilen tiftiklerin kalitesi, incelik, yumuşaklık ve parlaklık gibi özellikleri bakımından Türkiye’deki keçilerden elde edilen tiftik kalitesinin altındadır. Ankara keçisinden bir yılda 1.3 kg ile 6.5 kg arasında tiftik elde edilir. Bu tiftik dünyanın en kaliteli, en makbul, en aranan tiftiğidir.

Keçiler yok oluyor
İki yüz yıl öncelerine kadar Ankara keçisi sadece Türkiye’de yetiştiriliyordu. Türkiye tiftik ipliği ve tiftik kumaşı (sof kumaşı) üretim ve ihracatı bakımından rakipsizdi. 1800’lü yıllarda başta Ankara olmak üzere, Çankırı, Beypazarı, Nallıhan ve Kalecik’te 1355 tiftik tezgahı vardı. Her yıl 20 bin top kumaş ihraç ediliyordu. 1640’larda Evliya Çelebi de Ankara keçisini ve tiftiği şöyle anlatır.
“Engürü keçisi beyaz süt gibi olup, onun gibi beyaz mahluk belki yoktur. Sof ipliği bunların yününden olur. Bu keçilerin tüyü Eyüp Peygamber’in ipeği gibi yumuşak olur...
Frenkler bu Engürü keçilerini Frenk diyarına götürüp yumuşak iplik eğirip sof dokumak isterler. Dokudukları şey sof olmaz. Hatta Engürü’den eğrilmiş ipliği alıp, Frenk diyarına götürerek sof yapalım derler. Yine olmaz.”

Ankara’nın 3 beyazı
Ankara keçisinin Amerika ve Güney Afrika’ya gidişinin ilginç bir hikayesi var. Hint ordusunda görev yaptıktan sonra ülkesine dönerken Türkiye’ye uğrayan Albay Henderson, 1838 yılında 12 Ankara keçisini Afrika’ya götürdü. Bu keçiler, Güney Afrika’da, Ankara keçisi yetiştiriciliğinin başlamasına ve tiftik sanayinin gelişmesine imkan verdi. 1849 yılında Sultan Mecit, dokuma ticareti için Türkiye’ye gelen Amerikalı James Davis’e, ABD Başkanı’na hediye edilmek üzere 2 erkek 7 dişi Ankara keçisinin verilmesini emir buyurdu. Bu keçiler de Amerika’da Ankara keçisi ırkının çoğalmasını sağladı.
Keçinin orman düşmanı ilan edilerek ormanlara sokulmaması, meraların yok olması, Türkiye’de iplik, dokuma ve giyim sanayinde tiftiğe yer verilmemesi ve tiftiğin para etmemesi sonucu başka ülkelerde, Ankara keçisinin sayısı ve tiftik üretimi artarken bizde Ankara keçisi yok olur hale geldi. Bu yazıyı Ankara Keçisi’nin yok olmaması için uğraş veren Dr. Med. Vet. Faruk İmeryüz’ün uyarısı üzerine yazıyorum. İmeryüz diyor ki, “Ankara’nın bir zamanlar 3 beyazı kedisi, keçisi ve tavşanı ünlü idi. Yeni kuşaklar bunları ancak hayvanat bahçelerinde görebilecekler.”

GEL DE ÜZÜLME
Altınyıldız 1976 yılında Yenibosna’da faaliyete geçen yeni tesislerinde mohair kumaş üretimine başladı. (Fabrika geçtiğimiz yıl yıkıldı. Yerine AVM ve rezidans yapılıyor.) Bu kumaşlar dünyanın en iyi ve en kaliteli mohair kumaşı olarak ünlendi. Lüks giyim eşyası üreticisi İtalyan Ermenegildo Zegna firması Altınyıldız’ın mohair kumaşlarını kullanır oldu.
Ne var ki, Altınyıldız üretimi yılda 8 milyon metreye kadar yükselen mohair kumaşı üretim tesislerini yakın bir süre önce kapattı. Makinelerini Hintlilere sattı.