Çalışanların çoğu sigortasız. Sigortalı çalışanların çoğu da "asgari ücret"li. İşveren sigortasız işçi çalıştırmayı tercih ediyor. Onu yapamaz ise işçiyi asgari ücretle sigortalı olarak bordroya alıyor. İşçisine net asgari ücretin üzerinde para ödese de, bordroda işçiyi asgari ücretli olarak gösteriyor.
Nedir bunun sebebi? Bunun sebebi en düşük ücrette bile vergi ve sigorta yükünün fazlalığıdır. İşveren, "istihdam vergisi" şeklini alan ağır vergi ve sigorta ödemesinin yükünü kaldıramıyor. Vergi ve sigorta için ödeyeceği parayı ya tasarruf etmeyi ya da işçisine vermeyi tercih ediyor.
Hangi rakamı konuşuyoruz? Bugün için konuştuğumuz rakam 109.8000.000 TL olan asgari ücrettir. Bu ücretten yapılan kesintiler sonucu işçinin eline 80.550.000 TL geçer. İşverenin cebinden ek yükler nedeniyle 138.882.000 TL çıkar. Asgari ücret ile işçi çalıştıran her işveren aradaki fark olan 58.332.000 TL'yi vergi, sosyal sigorta işçi ve işveren hissesi ve de tasarruf teşvik fonu katkısı olarak devlete öder.
Tarıma dayalı sanayi kolunda, tekstil kolunda, giyim sanayiinde, ahşap ve metal işleme sanayii kollarında çok sayıda işçi asgari ücretle çalışıyor. Çok sayıda işveren bordrolu çalıştırdığı işçisine her ay 80 milyon lira öderken, "istihdam vergisi olarak" devlete de 58 milyon lira ödemekten şikayet ediyor.
İş böyle iken, 1 Nisan'da işverenlerin işçi başına devlete ödedikleri "istihdam vergisi" 86 milyon liraya çıkıyor. Asgari ücretle işçi çalıştıran her işveren, her aybaşı işçisine 80 milyon lira, devlete 86 milyon lira ödeyecek.
Asgari ücretle işçi çalıştıran işverenler şimdi bu çarpık tablo karşısında paniğe uğramış durumda.
Çarpık tablonun ortaya çıkmasının nedeni Sosyal Sigorta mevzuatında yapılan bir değişiklik. Sosyal Sigortalar Kurumu'nu (SSK) kurtarmak için kanun değişikliği yapılırken, her ay işçi ve işverenin ödeyeceği sigorta primlerinin nasıl tespit edileceği belirlendi. Buna göre, asgari ücret rakamı ne olursa olsun, en düşük sigorta priminin tespiti için bir rakam belirlendi. Buna (kazanç alt sınırı) adı verildi.
Asgari ücret halen 109 milyon lira iken, sigorta primine esas kazanç alt sınırı 120 milyon liradır. Kanuna göre 1 Nisan 2000 tarihinde, "geçmiş enflasyon oranında" yüzde 68.8 oranında bu rakam artırılıyor. Prim kesintisine esas kazanç alt sınırı 202 milyon liraya yükseltiliyor.
Dikkat buyurunuz... Asgari ücret rakamı değişmiyor. Asgari ücret rakamı gene brüt 109 milyon lira. Ama, işverenin (kendi adına ve işçi adına ödeyeceği) SSK primleri 202 milyon lira üzerinden ödenecek.
İşveren zaten durgunluktan şikayet ediyor. İşçiye ödediği ücret faturası ağır geldiğinden işçiyi çıkarmayı düşünüyor. Öte yanda enflasyon için yüzde 25'lik tavan belirlenmiş. İşte böyle bir ortamda SSK primine esas kazanç alt sınırının, (asgari ücret rakamından bağımsız olarak) geçmiş enflasyon dikkate alınarak, yüzde 68.8 oranında artırılması çok sayıda asgari ücretle işçi çalıştıran işverenler arasında huzursuzluk yarattı.
Anlaşıldığı kadarı ile hükümet yeni bir kanun tasarısı ile, artışı geçmiş enflasyona dayandırmak yerine hedef alınan yüzde 25 oranındaki gelecek enflasyona göre düzeltmeye çalışacak. Yüzde 25 artış da işverene ek yük getirecek ama, işveren ona razı görünüyor.