30 Ağustos'lar yaklaşırken ordunun üst kademesindeki değişim nedeniyle bir dizi tören ve yıl boyu da değişik nedenlerle benzer toplantılar yapılır.Bu törenlere ve toplantılara devletin üst düzey yöneticileri ve ordunun üst düzey kumandanları dışında genelde işadamları ve bazen de futbol kulüpleri yöneticilerinin davetli olduğu medyaya yansır.Bu tür törenlerle ilgili haberleri dikkat ve merakla izlerim. Kumandanlarımız acaba işadamlarımız ve futbol kulüpleri yöneticileri yanında kimleri davet eder? İlim bilim adamı, kültür adamı, sanatçı, öğretim üyesi, yazar, çizer, ressam, heykeltıraş kesiminden kimler bu tür törenlere ve davetlere katılır? Milliyet'te dün yayımlanan Ankara Kulisi'nde "Ordunun üst kademesindeki devir-teslim törenlerine davetli işadamlarından" söz ediliyordu. Futbol kulüpleri yöneticilerinin askerle ne işi olur anlayamıyorum ama, askeri kesimin iş âleminin önde gelen temsilcilerine (eğer doğru temsil söz konusu ise) ilgi göstermeleri normaldir.Çünkü güçlü ordunun temelinde, güçlü ekonomi ve güçlü sanayi vardır. Üretim ne kadar artar, ekonomi ve neticede ülke ne kadar hızlı gelişir ise, ordunun imkânları da o kadar hızlı gelişir.İşte bunun için, üretimi, parayı temsil eden işadamlarının bu tür tören ve davetlere katılmaları, askerlerin ilgisini ve sempatisini toplamaları "normal" karşılanabilir.Ama askerlerimiz sivil kesimle, toplumla bağını işadamları ve futbol kulüpleri yöneticileriyle sınırlı tutamaz.Gücü sadece para ve de futbol sempatisi temsil etmez. İlim, bilim, kültür, sanat olmadan çağdaş bir toplum olamaz. Güçlü ekonomi, güçlü ordu Bu gibi konular genelde açıklıkla tartışılmaz. Ben, babası İstiklal Savaşı'na katılmış bir subay çocuğu olarak, babasının İstiklal Madalyası'nı taşımaktan gurur duyan saf ve bakir bir Anadolu çocuğu olarak, bu işte bir yanlış olduğunu hatırlatmak istiyorum.Bu yazıyı yazmadan emekli bir kumandanımıza bu uygulamanın nedenini sordum. Emekli kumandanımızın ilginç bir anlatımı oldu. Bana dedi ki, "İleride Kara Kuvvetleri kumandanı, Genelkurmay başkanı görevine tırmanacak olan kumandanlar önce Birinci Ordu kumandanı olarak İstanbul'da görev yapıyor. Bu nedenle İstanbul'da büyük işadamlarıyla, futbol kulüpleri yöneticileriyle tanışıyor. Bu dönemde kurulan ilişkiler, oluşan dostluklar daha sonra Ankara'da devam ediyor."İyi de, anlayamadığım şu: İstanbul'da sadece işadamları ve futbol kulübü yöneticileri yok ki... Kumandanlarımız neden ilim, bilim, kültür adamları, yazarlar, sanatçılarla da benzer ilişkiler içine girmiyor? guras@milliyet.com.tr Bilimsiz, kültürsüz olmaz