Güngör Uras

Güngör Uras

guras@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Hatırlanacağı gibi "ünlü spekülatör" Soros, Türkiyenin Batı dünyası için stratejik önemini vurgularken, "Türkiyenin en iyi ihraç ürünü ordusudur" demişti.Önceki hafta cuma günü Almanyada Başbakan Tayyip Erdoğan, Alman Şansölyesi Gerhard Schröderin de katıldığı toplantıda, "Avrupa Birliği kendi geleceğini çeşitlilik içinde birlik ideali temeline oturtma kararlılığını gösterecektir. Nüfusunun büyük bölümü Müslüman olan Türkiyeyi Avrupayla bütünleştirerek yeni bir soğuk savaşa itmek isteyen İslam ve Hıristiyan dünyası arasındaki diyalog ve işbirliği zeminini kuvvetlendirecektir" demişti.Murat Sabuncu, Başbakan Tayyip Erdoğanın bu sözlerini "Ülkemiz ve tüm Avrupa için Türkiyenin köktendinci olmayan bir İslamiyet ile Batılı aydınlanma arasında barışma sürecini başlatması, büyük güvenlik kazancı olacaktır" diyerek Schröderi cevapladığını yazıyordu.Murat Sabuncunun yazısının, Başbakan Erdoğanın bir spor salonunda Almanyada yaşayan Türklerle yaptığı konuşmaya ilişkin bölümü beni etkiledi. "Yaşam tarzlarıyla, giyimleriyle, hayata bakış açılarıyla, içe kapanık halleriyle, kurdukları dernekleriyle, kırk yıldır Alman toplumundan kopuk yaşayanları" Başbakan uyarıyordu: " Almanyanın koşullarına entegre olun. İnsanlarıyla kaynaşın. Çağırın Alman komşunuzu evinize yemeğe. Ya bir Türk yemeği ya da Alman yemeği yapın. Dostluğunuzu geliştirin."Başbakan Tayyip Erdoğanın gündeme getirdiği bu konu çok önemli. Yurtdışındaki Türklerin içinde bulundukları toplumdan kopuk yaşamları sadece kendilerinin değil, Türkiyenin de dünyadan dışlanmasına yol açıyor. Avrupada kırk yıldır Türkler yaşıyor. Avrupanın değişik ülkelerinde yaşayanların sayısı üç milyonu aştı. Önce "düz işçi olarak" gidenlerin çocukları okudu. İşcilerin büyük kısmı işveren statüsüne geçti. Çoğu çifte vatandaşlık hakkı aldı.Avrupa ülkelerindeki bu üç milyonu aşan Türk maalesef bir yandan yaşadıkları ülkedeki toplumla "entegrasyona direniyor". Hem uyuşmamakta ısrarlı. Hem de Türkiyeye karşı öfkeli. Ailelerine gönderdikleri tasarrufların Türkiye Cumhuriyetinin Hazinesine girdiğini varsayıyorlar. "Devlete bu kadar para gönderiyoruz. Devlet bizimle ilgilenmiyor" diyerek, ülke sorunlarına ilgisizliklerine gerekçe buluyorlar. MMilliyet Businessin dün yayımlanan "Özel Sayı"sında, yayın yönetmeni Murat Sabuncu, Başbakan Tayyip Erdoğanın Almanya temaslarıyla ilgili gözlemlerini yazmıştı. Murat Sabuncunun yazısının başlığı "Türkiyenin en iyi ihraç ürünü İslam oldu" idi. Avrupa ülkelerinin çoğunda azınlıklar arasında Türkler ilk sırada yer alıyor. Türklerden çok az sayıdaki başka azınlıklar, anavatanlarıyla ilgili bir konu gündeme geldiğinde, ülkeleri için kamuoyu yaratmak, baskı yapmak için "kıyameti koparırken", bizim Türklerden ses çıkmıyor.Avrupa ülkelerinde Türkiyeyle ilgili iki önemli sorun tartışma gündeminde: (1) Kıbrıs (2) Avrupa Birliği. Bu konularda Avrupa ülkelerinde yaşayan, az veya çok vatandaşlık statüsü kazanan, az veya çok seçmenlik hakkı elde edenler dahil, öğrenci, işadamı, entelektüel, sade vatandaş statüsündeki Türklerden "dişe dokunur" bir destek ortaya çıkamıyor.Bundan kırk yıl önce Almanyaya ilk işçi sevkıyatı başladığı günlerde ben Devlet Planlama Teşkilatında uzman olarak çalışıyordum.İşçi hareketini düzenleyen çalışma grubunda ben de vardım. O günlerde, Türkiyenin yine döviz açığı vardı. Türkiyenin döviz açığını Almanyanın yönetimindeki OECD Yardım Konsorsiyumu sağlıyor, Almanya Hükümeti de bize devamlı güçlük çıkarıyordu.Devlet Planlama Teşkilatında tarım sektörünün sorumlusu olan Doğan Kayran Ağabeyimizin bir hayali vardı. "Ah" derdi, "bir gün Almanyadaki işcilerimizin sayıları beş on bine ulaşacak. Bu işçilerimizin bazıları Alman hanımlarla evlenecek. Onların iki yüz kadar çocuğu olacak. Çocuklar büyüyecek. Bizim iki yüz kadar işçimiz, bir elleriyle karılarının elini, öbür elleriyle çocuklarının elini tutarak Alman Parlamentosunun önüne gelecek. Çocuklarının ve Alman hanımlarının ellerinde Türk bayrakları. Parlamentonun önünde iki yüz kadar Türk işcisi, Alman hanımları ve onlardan olma çocuklarıyla Türkiye için gösteri yapınca göreceksiniz, Alman hükümetleri bizim sorunlarımıza nasıl anlayışla yaklaşacak."Almanyada şimdilerde bırakınız beş on bini, iki milyonu aşkın Türk var. Bunların büyük kısmı işçi değil. İşveren. Alman hanımlarla evlenen, Alman hanımlardan çocuk sahibi olan, Alman vatandaşlığı hakkını alan binlerce Türk var. Ama ellerinde Türk bayrağı, Türkiyenin sorunlarına sahip çıkma çabaları ya çok zayıf ya hiç yok. Sadece Almanyada değil, Avrupanın diğer ülkelerinde de... guras@milliyet.com.tr Türklerden ses çıkmıyor