Ayşe Hanım Teyzemin aklı karışmış... "- Evladım, 11 Haziran'da bankalarda bir şeyler olacakmış... Benim üç kuruşluk mevduatım tehlikeye girer mi? Benim mevduatım devlet güvencesinde idi... Güvence kalkıyor mu? Bankadan paramı çekeyim mi?" diyerek telaşa düşmüş. Ayşe Hanım Teyzeme 12 Haziran'da bankalardaki mevduata bir şey olmayacağını, başka şeyler olacağını anlattım.
Ayşe Hanım Teyzeme anlattıklarımı yazayım da, sayın okuyucularım da öğrensin.
Anayasa Mahkemesi 6 ay önce Bankalar Kanunu'nun 64 ve 65'inci maddelerini düzenleyen kanun hükmünde kararnamenin dayanağı olmadığına karar verdi. Kanun hükmünde kararname iptal edilince, vaziyeti bozulan bankaların Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu kapsamına alınması ve bu bankaların mülkiyetine ve de yönetimine el konulmasına ilişkin mevzuat ortadan kalktı.
Anayasa Mahkemesi TBMM'nin bu iki maddeyi en geç 6 ay içinde kanunlaştırabileceğine güvenerek kararın 6 ay sonra, 11 Haziran 1999 tarihinde yürürlüğe girmesini uygun gördü.
12 Haziran 1999 tarihinden itibaren Bankalar Kanunu'nun durumu bozulan bankalara devlet müdahalesini düzenleyen bölümünde bir boşluk ortaya çıkacak.
Önceki Meclis döneminde Anayasa Mahkemesi'nin iptal ettiği 64 ve 65'inci maddelerin yerine geçecek kanuni düzenlemenin de ötesinde tüm Bankalar Kanunu'nda değişiklik öngören geniş kapsamlı bir tasarı hazırlandı. Fakat bu tasarı da görüşülüp kanunlaşamadı.
Altı ayda iki madde için yeni bir kanuni düzenleme getiremeyenler şimdi inciler döktürüyor: "- Kanun çıkmasa da işler yürür. Hiçbir şey fark etmez" diyor. Madem bu iş bu kadar basit, Bankalar Kanunu'nu tümüyle ortadan kaldıralım, işler yürüsün!.. Madem işler kanunsuz da yürüyor, sırayla Ceza Kanunu'nu, Borçlar Kanunu'nu kaldıralım, olsun, bitsin!..
1) İptal edilen 64 ve 65'inci maddelerle ilgili boşluğun hemen doldurulması, durumu bozulan bankalara devlet müdahalesinin kanuni çerçevesinin belirlenmesi şarttır.
2) Bankaların gözetimi, denetimi ve gereğinde bankalara el konulma konularında sorumluluk ve yetkiyi politikacının elinden alıp, bağımsız bir kuruma verecek kanuni düzenleme bir an önce yapılmalıdır.
Bunlar yapılmaz ise bakınız neler olacak:
1) Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu'nun yasal dayanağı ortadan kalkacağından, mülkiyeti bu fona geçen ve bu fon yönetiminde bulunan 3 bankanın eski sahiplerine bankalarını geri istemek için hukuki yolları zorlama şansı ortaya çıkacak.
2) Bankaların ipi gene politikacıların elinde kalacak.
3) Tüm banka sistemi bu belirsizlikten zarar görecek. Banka sistemine güven sarsılacak.
12 Haziran'da olacak olanlar bunlardır.
Tekrar dönelim Ayşe Hanım Teyzem ile diğer sayın okuyucularımı ilgilendiren mevduat güvencesi konusuna: 11 Haziran sendromunun banka mevduatındaki yüzde yüz devlet güvencesi ile hiçbir ilişkisi yoktur.
- Bankalardaki mevduatın ana parası üzerindeki (faiz hariçtir) yüzde yüz devlet güvencesi devam etmektedir. Edecektir.
- Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu kapsamına alınan, mali durumu sarsıldığından mülkiyeti ve yönetimi fona geçen bankalarda daha önce açılmış mevduat hesaplarındaki paralar ile bundan sonra açılacak hesaplara yatırılacak paralar da yüzde yüz devlet güvencesinden yararlanmaya devam edecektir.