TÜİK’in nisan ayında Tüketici Fiyatları Endeksi’nin (TÜFE) yüzde 1.68 oranında arttığını, yıllık enflasyonun yüzde 9.66‘ya ulaştığını açıklamasının üzerinden bir saat geçmemişti ki, Ayşe Hanım Teyzem kapımı çaldı.
“Enflasyon rakamlarını beğendin mi?” dedi. “Kötü” dedim... ”Fiyatlarda kıpırdama var. Allah dar ve sabit gelirlilere güç versin.“
Ayşe Hanım Teyzem kızdı, “Allah’ı işe karıştırma...” dedi. “TÜİK halkı mı kandırıyor? Halk nisan ayında çarşıda-pazarda fiyatların nasıl arttığını görmedi mi? Halk cebinden çıkan paraya mı, yoksa TÜİK’e mi inanacak?.. Güldürme beni... Sen bu TÜİK’in enflasyonuna inanıyor musun?”
Cevapladım: “Neden inanmayayım?.. TÜİK bir devlet kuruluşu. Ona da inanmayacağım da kime inanacağım?”
Çantasından bir kâğıt parçası çıkardı. Benim eski bir yazımı kesmiş: ”On gün önce sen yazdın. Nisan ayı itibariyle bir yılda ayçiçeği yağı yüzde 133 artmış. Ekmeklik un yüzde 78, bulgur yüzde 100 artmış. Nohutta fiyat artışı yüzde 21, dermason fasulyede yüzde 62... Tencere bunlarla kaynıyor. Benim için enflasyon budur. Benim yıllık enflasyonum bu. TÜİK’inki yüzde 9.66... Olur mu böyle şey?” diyerek beni azarladı.
TÜİK’inki ‘ilmi enflasyon’
Baktım ki Ayşe Hanım Teyzemi sakinleştiremeyeceğim. Ona çarşı-pazar enflasyonu ile TÜFE enflasyonunun neden farklı olabileceğini anlatmaya çalıştım.
“Ayşe Hanım Teyzeciğim” dedim. “Önce size TÜFE nedir, TÜFE enflasyonu nasıl belirleniyor, onu anlatayım. Sonra çarşı-pazar enflasyonundan neden farklı oluyor, onu da anlatırım.”
Ve de anlattım: TÜFE’yi, TÜİK (Türkiye İstatistik Kurumu) hazırlar ve açıklar. TÜFE’nin amacı, piyasada tüketime konu olan mal ve hizmetlerin fiyatlarındaki değişimi ölçerek enflasyon oranını hesaplamaktır.
TÜİK, halkın en fazla hangi mal ve hizmetlere para harcadığını belirler. Bunun için önce harcamaya konu maddeler, sonra da her maddenin hane halkı harcamasındaki ağırlığı araştırılır.
Böylece fiyatı izlenecek maddelerin neler olduğu ile her bir maddenin toplam enflasyonu nasıl etkileyebileceği ortaya çıkar. TÜİK yıl başlarında bu maddeleri ve de enflasyondaki ağırlıklarını değiştirir.
Çarşıdaki ‘gerçek’ enflasyon
Şimdilerde 12 ana grupta, 44 alt grupta, 447 maddenin fiyatındaki değişim izleniyor. İzlenen fiyat, o maddenin satın alınması için tüketicinin ödediği fiyat.
Fiyatlar ülkenin tüm illerinde, 72 ilçesinde, 23 bin işyerinden toplanıyor. Derlenen 330 bin fiyat ve 3.826 kiracıdan alınan rakama göre, tüketici harcamalarındaki ortalama değişim belirleniyor.
Şimdi geldik en önemli soruya: Bu kadar kapsamlı çalışma yapılıyor da neden TÜİK enflasyonu ile Ayşe Hanım Teyzemin enflasyonu farklı?
Bunun 3 temel nedeni var:
(1) TÜİK enflasyonu, yurt genelindeki, kentlerdeki ve kırsal alanlardaki fiyat değişimlerine dayalı bir hesaplama. Fiyatlar şehirden şehre farklı belirleniyor. Küçük yerleşim bölgelerindeki düşük fiyatlar ortalamayı aşağıya çekiyor.
(2) TÜİK‘in fiyatını izlediği malların en fakirin de en zenginin de (ayrım gözetilmeden) aynı ölçüde tükettiği varsayılıyor. Halbuki zenginin ve fakirin tüketim kalıbına giren malların fiyatı farklı artıyor.
(3) Bizde tüketim malında standardizasyon (bir örneklik) yok. Peynir fiyatı denilince “Hangi peynirin fiyatı?” Her bölgenin peyniri de eti de soğanı da farklı.
İşte bu nedenlerle TÜİK’in enflasyonu, özellikle büyük şehirlerdeki çarşı-pazar enflasyonundan daha düşük çıkıyor.