Güngör Uras

Güngör Uras

guras@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Berbere traşa gittiğimde çok şeyler öğrenirim. Otuz yıllık berberim Mehmet Demirkol saçımı kesti. Paramı ödedim. Kapıdan çıkarken, “Hocam, arkadaşım bizim beldeden yeni geldi. İsterseniz size oralarda olan biteni anlatsın” dedi. Bana İsmail Dinç’i tanıttı. İsmail Dinç, Çanakkale’nin Balıklıçeşme beldesinden.
Balıklıçeşme Biga’ya 17 km. uzaklıkta 1.300 nüfuslu, bereketli toprakları olan yemyeşil bir belde. “Doksanüç Harbi” diye bilinen Osmanlı Rus Harbi’nde (1293/1877-78) Bulgaristan’dan göç edenlerin yerleştirildiği topraklar çok, hem de çok verimli.
İsmail Dinç anlatıyor: “Tarım geliri ile geçinemeyince, beldedeki çok kişi gibi ben de İstanbul’a göç ettim. İstanbul’da taksilerde şoförlük yapıyorum. Miras yoluyla bana düşen 2 küçük tarlam var. Biri 10, diğeri 9 dönüm. Tarlaları her yıl kiraya veriyorum. Kiralayanlar çevredeki turşu ve salça fabrikaları için, biber ve domates yetiştiriyor. Geçen yıl her bir tarla için 2 bin TL kira almıştım. Bu yıl da kiralamak için beldeye gittim. Arandım. Kirayı düşürdüm. Fayda etmedi. Kimse tarla kiralamıyor. Geçen yıl kiralayanlar masrafı çıkaramamış. Bu yıl üretim yapmaktan vazgeçmişler. Onlar da İstanbul’a iş aramaya geleceklermiş. Uzun lafın kısası, bizim 2 tarla da bu yıl boş kalacak.”

Haberin Devamı

Ürün para etmiyor
Köyde hayvancılık yapılıp yapılmadığını sordum. Anlattı: “Ablamın 12 ineği vardı. Süt satardı. Fabrikaların adamları sütü toplardı. Süt fiyatları o kadar düştü ki, hayvanları yemlemek yıkım olmuş. Ablam 11 ineği kestirmiş. Şimdi tek bir ineği kalmış. Onun sütünü kendileri tüketiyor. Enişte bey de İstanbul’a iş aramaya gelecekmiş.”
Anlatılanlar yüreğime çöktü. Konuyu değiştirmek için, “Siz herhalde İstanbul’da hayatınızdan memnunsunuzdur”dedim. Cevapladı: “Ben başkalarının sahip olduğu taksi plakalı araçlarda şoförlük yaparım. Daha önce 12 saatlik kira için 90 TL ödüyordum.30 TL’lik mazot yakıyordum. Günde 50-100 TL para kazanıyordum. Şimdilerde taksi plakalı araç kirası 70 TL’ye düştü ama... Kira ve mazot parasını çıkarma imkanı yok. Metro, Metrobüs, kriz ve korsan taksiler piyasayı kuruttu. Şimdi ne iş yapabilirim diye etrafa bakınıyorum.”
“İyi ya... En iyisi Balıklıçeşme’ye geri dönün. Boş kalan tarlalarınızı ekip biçersiniz” diyecek oldum. Boynunu büktü: “Hocam, ne ekeceğim? Kime satacağım? Balıklıçeşme’ye gidin, bakın. Başka yere göç edemeyenler kahvelerde oturuyor. Tarım ürünü para getirse onlar tarlaları boş bırakır mı? Tarım ürününü para etmez hale getirdiler...” diye cevapladı.
Ege Cansen’in Milliyet Ekonomi’de bir söyleşisi yayınlandı. Ege Cansen diyor ki, “Tarımda istihdam azalıyor. Tarımdan kentlere doğru bir emek akımı oluyor. Sanayi ve hizmetler sektörü bu emeği istihdam edemiyor. Kırdan gelenler belki tarım sektöründe istihdam edilmiş değillerdi. Bir anlamda gizli işsiz, açık işsiz haline geliyor.

Haberin Devamı

Göçü önlemeliyiz
Kalıcı çözüm için köyden kente göçü caydırmak lazım. Bunun da yöntemi tarımı desteklemektir. Köyde kalan açlığa mahkum olmasın. Tarıma sağlanacak bu desteğin faturasını da kent ödemeli. Yani kentten köye gelir transferi mekanizmaları kurulmalı.”
Balıklıçeşme’de yaşayanlar, aile evinde oturuyor. İşi olmasa bile haneye giren gelir ile yaşamını sürdürüyor. Bahçesinde yetişen sebze ile tarlasında yetişen buğday ile karnını doyuruyor. Yetiştirdiği tavuğu kesip yiyor. Beslediği hayvanın sütünü içiyor. O süt ile yoğurdunu yağını yapıyor.
İstanbul’a göç edince, her şey değişiyor. Kira ile ev bulmak zorunda. Kendi bahçesinde yetiştirdiği sebze ve meyveyi manavdan alıyor. Tavuğu, sütü, yoğurdu marketten alıyor. Ekmeği fırından alıyor. Açık anlatımıyla şu veya bu şekilde (kendi ölçüsünde) üretici iken hemen tüketici oluyor. İş bulamaz ise yaşamını sürdüremiyor. Perişan oluyor.
Demek ki öncelikle tarıma önem vermemiz gerekiyor. Hele hele şu kriz döneminde tarımı hiç mi hiç ihmal etmememiz gerekiyor. Tarımda tarlaların, bahçelerin boş kalmamasını, süt veren ineklerin kesilmemesini sağlamak zorundayız.
Bu “tarım romantizmi” değildir. Ekonomik zorunluluktur.

Haberin Devamı

Merkez ‘Sirmen’, çevre ‘Karaosmanoğlu’ diyor

Balıklıçeşme’de tarlalar boş, inekler kesime gönderildi
Büyükşehir için geçen seçimden farklı olarak sadece merkezde yaşayanlar değil,  ilçe   ve köyler de oy kullanacak. Merkez seçmeni 15 yıllık başkanlığı dolayısıyla CHP adayı Sefa Sirmen’e, ilçe ve köyler ise mevcut Başkan AKP adayı İbrahim Karaosmanoğlu’na sıcak

Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanlığı için CHP adayı Sefa Sirmen ile AKP adayı İbrahim Karaosmanoğlu yarışıyor.
Kocaeli’ndeki seçimin bir özelliği var. Bu seçimde, Kocaeli ve İstanbul’da Büyükşehir Belediye Başkanı için geçen seçimde olduğu gibi sadece merkezde yaşayan 200 bin seçmen oy vermeyecek. İl genelinde 12 ilçe ve 243 köyde yaşayan 1 milyon 50 bin seçmen de oy kullanacak.
Sirmen, 1984 - 1999 yılları arasında, 15 yıl belediye başkanlığı yaptı. Başkanlık döneminde belediye hizmetleri sadece merkeze yönelikti. Bu nedenle İzmit merkezindeki seçmen onu değerlendirebiliyor.
Karaosmanoğlu ise, son 5 yıldır Büyükşehir Belediyesi Başkanı. Sorumluluk ve oy alanının genişlemesine paralel olarak belediye hizmetlerini ilçelere ve köylere yaymış.
Açık anlatımıyla, merkez seçmen, CHP adayı Sirmen’e oy verse de, il genelinde ilçe ve köylerdeki yaygın seçmen AKP adayı Karaosmanoğlu’na oy verecek.
Seçime hem iktidarın desteği hem de Büyükşehir Belediye Başkanı olarak katılması büyük avantaj görünen Karaosmanoğlu’nun bir artısı daha var:
Zaman içinde eski başkanın yaptıkları unutuluyor. Hâlbuki yeni başkanınkiler “taze icraat.”
Merkezde, sokaktaki ve kahvedeki seçmeni dinlerseniz Sirmen şanslı, çevre ilçe ve köylerdeki seçmeni dinlerseniz Karaosmanoğlu’nun seçimi alması garanti. 

Balıklıçeşme’de tarlalar boş, inekler kesime gönderildi
İlk madde Yuvacık Barajı
İzmit’de CHP ile AKP sempatizanlarını karşı karşıya getiren en önemli konu ise, Sirmen zamanında yapılan Yuvacık Barajı. CHP’lilere göre bu baraj Sirmen’in en büyük hizmeti. Sadece İzmit’e değil, İstanbul’a da su verecek büyük bir yatırım. AKP sempatizanlarına göre ise bu baraj hiç bir işe yaramayan, İzmit’i büyük borç yükü altına sokan ölü bir yatırım.
Büyükşehir Belediyesi’nin görkemli binasında Başkan Karaosmanoğlu ile konuştum. Karaosmanoğlu, “5 yılda, 5 bin 477 kilometre altyapı çalışması yaptık. Arıtma tesislerinin sayısını artırarak denizin canlanmasını sağladık. 12 iskele inşa ettik. Her gün 8 deniz otobüsü ile 144 sefer yaparak insanlarımızı taşıyoruz. Köylere kadar doğalgazı ulaştırdık” diyor.
Karaosmanoğlu, seçim vaatlerini de “5 Yıl Sonra Bugün” başlığı altında kitapçıkta toplamış. 5 yıl sonra Kocaeli merkezde, ilçelerde, köylerde hangi yatırımların gerçekleştirilmiş olacağını anlatıyor. “5 yılda, 5 milyar dolarlık iş yaptık. Bu harcamanın 4 milyar doları Hazine garantili borç. Belediye gelirlerinin yüzde 40’ı borca kesiliyor” diyor. 

Sirmen’in övünç kaynağı
CHP İl Merkezi’nde de, Kocaeli İl Başkanı Rıdvan Aklan ve Sirmen ile konuştum. Sirmen, belediye başkanlığı döneminde yaptıklarını anlattı. “İzmit’i Avrupa kenti yapmıştım. Bu dönemde seçilince dünya kenti yapacağım” diyen Sirmen, İzmit’in “Avrupa kenti” standardını nasıl yakaladığını anlatıyor:
“1 - Doğalgaz ile dünya standardında hava temizliğini sağladık.
2 - Musluklardan 24 saat içilebilir su akmasını mümkün kıldık.
3 - Evsel çöpleri doğayı kirletmeyecek şekilde değerlendiriyoruz. Enerjiye dönüştürüyoruz.
4 - Kanalizasyon ve fabrika atıklarını yok etmek için Türkiye’nin ilk ve tek tesisini kurduk.
5 - Denizi temizledik. Spor, kültür - sanat ve sağlık tesislerinin sayısını artırdık.”

Sirmen’in rakibi Erdoğan!
Şehir içinde otopark işleten iki kardeş, Kadir Yedekçi (23) ve Kenan Yedekçi (26) ile sohbet ederken, yanımıza gıda ticareti yapan Ferdi Üner de (50) katıldı. Üçü de “Sirmen’in başkanlığı garanti” dedi.
Ali Osman Genç ise (62) Körfez ilçesinden. Taksiyle şehri gezdirirken anlatıyordu:
“Bakın bu Seka parkı. Avrupa’nın en büyük parkı. Tayyip zamanında yapıldı.”
Sahil boyu ilerlerken, anlatmayı sürdürdü:
“Bu gazinolar da Sefa Sirmen zamanında yapıldı. İlerideki alt - üst geçidi ise Tayyip yaptı.”
Bu anlatımdan görüldüğü gibi, Kocaeli’nde CHP Büyükşehir Belediyesi başkanı adayı Sirmen’in rakibi sadece Karaosmanoğlu değil, aynı zamanda Recep Tayyip Erdoğan.

“Hiçbir partiyi beğenmiyorum”
Sarımeşe’den Caner Akçal (26), “Bizim köyde her evin 5 - 10 büyükbaş süt veya besi hayvanı vardı. Ben çocukluğumda çobanlık yapardım. Süt ve et para etmeyince hayvancılık öldü. Biz şehirde iş aramaya mecbur olduk” dedi. “Oyunu kime verirsin?” diye sordum, “Hiçbir partiyi beğenmiyorum. Erbakan’ın partisi olsaydı ona verirdim” diye konuştu. “Sen Erbakan’ı tanıyor musun?” dedim, işte yanıtı:
“Hayır. Ama büyüklerim onun zamanında ekonominin çok iyi olduğunu, kimsenin sıkıntı çekmediğini söylüyor.”
“Saadet veya AKP’ye oy vermeyi düşünmez misin?” dediğimde de Akçal, “Yok” diyor. “Partiye oy vermem. Oy verecek olsam Sirmen’e veririm. Sirmen, İzmit’in ekolüdür. Onu herkes sever.”
Cihat Şanlı (22) da üniversite öğrencisi. Ailesi Kocaeli’nin yerlilerinden. “Karaosmanoğlu’nun çok doğrusu - çok yanlışı var. Sirmen seçilirse, Kocaoğlu’nun yanlışları nedeniyle alacağı oylar sonucu seçilir” diyor.

Merkez ilçede kapışma
Yarış, sadece Kocaeli Büyükşehir Başkanlığı yarışından ibaret değil. İlçe belediye başkanları ve daha da önemlisi İzmit Merkez İlçe Belediye Başkanlığı yarışı da var. Adnan Metin (MHP), Fikret Toker (CHP) ve Nevzat Doğan (AKP) eşit şansa sahip gibi görünüyor. Ama genel değerlendirmede Doğan’ın seçimi kazanabileceği söyleniyor.