Milliyet Ekonomi’de dün “Merkez Bankası kredileri dizginlemek için yeni enstrümanlar arıyor” başlığını taşıyan bir haber yayımlandı. Merkez Bankası Başkan Yardımcısı Erdem Başcı “Türk ekonomisinin toparlanma süreciyle birlikte yaşanan kredi artışında firene basılması gerektiğini” söylemiş.
Merkez Bankası’nın gene dün yayımladığı rakamlara göre,
- Toplam banka kredileri yıl sonunda 332 milyar TL iken, 8 ayda 81 milyar TL artış ile 413 milyar TL’ye ulaşmış. Banka kredileri 8 ayda yüzde 24 oranında büyümüş.
- Mevduat bankalarının özel sektöre verdikleri krediler 8 ayda 285 milyar TL’den 74 milyar TL artış ile 359 milyar TL’ye yükselmiş.
- Şirketlere verilen krediler yüzde 36 oranında, hane halkına verilen krediler yüzde 19 oranında artmış.
- Hane halkına verilen kredilerde en büyük artış, ihtiyaç kredileri ve kredi kartı borçlarında ortaya çıkmış. Son 8 ayda bu iki kredinin toplamı, yüzde 20 oranında, 16 milyar TL artmış.
n Hane halkına verilen kredilerden konut kredilerinde 8 aydaki artış ise yüzde 19 oranında, 8 milyar TL.
Başkaları artmıyor diye üzülüyor
Başka ülkeler, kriz sonrası bankaların ekonomiye kredi akıtmadıklarından yakınırken, bizim Merkez Bankamız acaba neden kredi genişlemesinden korkuyor? (1) Ekonominin balon yapmasından korkuyor. (2) Bankaların artan kaynaklarını bir an önce krediye dönüştürme arayışında riskli (geri ödenmesi şüpheli) krediler dağıtmasından korkuyor. (3) Kredilerin enflasyonu şişirmesinden korkuyor.
Bu korkular bir yana, bankaların ekonomiye kredi akıtmaları sağlık işaretidir. Krediler yatırıma ve üretime yönelebilirse, büyümeyi hızlandırır.
İyi de acaba yatırımlar ve üretim beklenen ölçüde artmadığı halde bu kredi artışının arkasında ne var?
- Bütün dünyada bir parasal büyüme var. Türkiye sıcak para girişi sayesinde bu sıcak paradan nasibini alıyor. Kaynak bolluğu bankaları kredi vermeye, faizin ucuzluğu kredi kullanacakları daha fazla kredi kullanmaya itiyor.
- Türkiye’de özelleştirme ihalelerini kazanan firmalar bankalardan büyük ölçüde kredi kullanıyor.
Frene basmak kolay değil
- Yurtdışından daha önce döviz kredisi kullanan firmalar, dış kredileri kapatarak içerde bankalardan kredi kullanmaya başladı. Yılın ilk 6 ayında firmaların dışarıdan kullandıkları kredilerin toplamı 8 milyar dolar azalırken, bankalardan aldıkları döviz kredilerinin toplamı 14 milyar dolar arttı.
- Ucuz dövize dayalı ithalat patlaması iç pazarda talebi canlı tutuyor. İthal mallarının iç piyasadaki dolanımı önemli ölçüde banka kredisi talebi yaratıyor.
Yılın ilk 8 ayında toplam banka kredilerinden büyük ölçüde pay alan sektörlerde toplam nakdi kredi artışı, toptan ticarette, tekstil ve tekstil ürünlerinde yüzde 19, gıda sanayinde yüzde 17, motorlu araçlar sektöründe yüzde 26, makine ve teçhizat sanayinde yüzde 17, elektrik ve gaz sektöründe yüzde 36 oranında.
Banka kredilerindeki büyüme dikkati çekecek ölçüde hızlı ama... Aması var. Banka kredileri bütünü ile frenlenir ise, ekonomide şu veya bu ölçüde bir daralma ortaya çıkar. Bankalar kaynaklarını kullanamayacakları için sarsıntıya uğrar. Bunlar da ekonomide ciddi sorunların ortaya çıkmasına yol açar. İşte bu nedenledir ki, “firene basmanın zamanı geldi diyerek pat diye firene basmak” o kadar da kolay değildir.