Vural Akışık, 29 Eylül 2000 tarihinde Bodrum'daki TÜSİAD toplantısına katılanlara banka sisteminin sorunlarını özetleyen bir rapor sundu. O günden bu yana banka sektöründe olanlar bitenler, Vural Akışık'ın raporunda sergilediği senaryoya uygun gelişmeler.
Kamuoyu sadece batan bankalarla ilgileniyor. Ya batmayanlar ne olacak? Ya onlar nasıl yaşayacak, nasıl güçlenecek?
Türkiye'de bankacılığın, banka sisteminin önemi bilinmez. Banka sistemi olmadan, banka sistemi güçlenmeden ekonomik kalkınmanın gerçekleşmeyeceğini kimse aklına getirmez. Halbuki, güçsüz banka sistemi, güçsüz ekonomi demektir.
Vural Akışık diyor ki:
- Küresel ekonomide beklenmeyen dalgalanmalar oluyor. Bankaların her şeyden önce dışarıdan gelecek bu dalgalanmalara direnecek güce sahip olmaları gerekiyor. Bu, dünya ölçüsünde sermaye gücü demektir. Bizim bankalarımızın bırakınız dünya ölçüsünde, ülke ölçüsünde bile bünyeleri zayıf.
- Bizim bankalarımızın toplam aktifleri 140 milyar dolayında. Bunun yüzde 45'i "sorunlu" kamu bankalarına ait. Toplam aktiflerin yüzde 40'ını ise özel bankalar, yaklaşık 2 bin büyük boy kuruluşu kredilendirmede kullanıyor. Toplam aktiflerin yüzde 15'i küçük boy işletmelere ve tüketici kredilerine yöneltilmiş durumda.
Vural Akışık, döviz kuru çıpalı istikrar programlarının Güney Amerika ve Avrupa ülkelerinde uygulanması sonunda ortaya çıkan sorunlardan ders alınması gerektiğini, çünkü aynı sorunların bizde de yaşanacağını söylüyor.
Bu sorunlar şunlar:
- Döviz kazığa bağlandığından hedef alınan enflasyon ile uygulanan kur arasındaki makas açılıyor. Milli para değerleniyor. İç tasarruflar azalıyor. Faiz düştüğünden kredi talebi artıyor. Tasarruf açığı dış kredilerle karşılanıyor.
- Tasarruf açığını dışarıdan karşılamanın bir sınırı var. Dış krediler durunca milli gelirde önemli gerileme görülüyor. Mali sektör büyük sarsıntıya uğruyor.
Vural Akışık bu çerçevede Türkiye'de olanlara ve olacaklara dikkati çekiyor:
- Faiz düşünce iç tasarruflar azaldı, tüketim arttı. Tüketim artınca ve döviz sabit kalınca ithalat cazip hale geldi. Kredi talebi hızla yükseldi. Bankalar cömertçe sanayi ve tüketici kredisi dağıttı. Durgunluk başlar ise, problemli krediler bankaları zorlar.
- Bankalar çok büyük rakamlarda dış kredi kullanır oldu. Dış kredi kullanımındaki zorluklar, eski kredilerin yenileme döneminde bankaları sarsar.
- Bankaların borçları yabancı para, kullandırdıkları krediler ise Türk lirası cinsinden. Bu uyumsuzluk büyük riskler ortaya çıkarabilir.
- Bankalar dışarıdan ve içeriden kısa vade ile para buluyor. Giderek daha uzun vade kredi vermeye başladı. Şimdi on beş, yirmi yıl vadeli ev kredisi verenler var. Borç ve alacak vadeleri arasındaki uyumsuzluk ciddi sorunlara neden olur.
Bunları Vural Akışık söylüyor, gazeteciler yazıyor... Günlerdir Türkiye'de batan bankalar sorunu tartışılıyor. Ekonomi yazarları kendi kendilerine sorunları dile getiriyor. Uyarılar yapıyor, tahminlerde bulunuyor. Koskoca Bankalar Birliği'nden çıt yok. Acaba bu tartışılanlar Bankalar Birliği ile hiç ilgisi olmayan konular mı?
Yazara E-Posta: guras@milliyet.com.tr