Güngör Uras

Güngör Uras

guras@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Bankalar Birliği, bankalarımızın 2000 yılı haziran ayı sonu rakamlarını toplayıp yayımladı. Bu rakamlara göre bankalarımızın döviz yükümlülükleri ile varlıkları arasındaki fark, açık anlatım ile döviz açığı 19.1 milyar dolara ulaştı.
Geçen yılın haziran ayı sonunda bankalarımızın döviz açığı 10.0 milyar dolardı.
Demek ki hazirandan hazirana açık 12.0 milyar büyümüş. Bankalarımız 9.0 milyar daha döviz yükü altına girmiş.
Önce bu rakamların ne anlama geldiğini özetleyeyim. Sonra tehlikesi nedir onu anlatayım.
Bankalarımız döviz alıp satıyor. Döviz ile para topluyor. Türk lirası ile kredi veriyor. Bu nedenle her bankanın döviz giriş çıkışı var. Bankalar döviz işlemleri karşılığı alacakları verecekleri dövizi her zaman dolar - mark gibi yabancı para olarak kasalarında saklamıyor. Dolar - mark karşılığı Türk lirası topluyor. Veya dolar - mark karşılığı Türk lirası kredi veriyor. Bu nedenle döviz hesaplarının karşılığında kasalarında, hesaplarında döviz bulunması gibi bir zorunluluk yok. İşlem günündeki döviz kuru ne ise bankalarımız o fiyattan döviz alıp satma imkanına dayalı olarak alacakları verecekleri için döviz peşinde koşmuyor.
Haziran ayı sonu itibariyle bankalarımızın toplam
- Döviz varlıkları (mevcutları ve alacakları) 51.9 milyar dolar
- Döviz yükümlülükleri (borçları) 71.0 milyar dolar
- Varlık ile yükümlülük arasındaki açıkları 19.1 milyar dolar.
Döviz fiyatı enflasyonun gerisinde kaldığı için, devalüasyon riski belli bir süre için söz konusu olmadığı için bankalar dövizle borçlanıp, döviz / Türk lirası makasına dayalı olarak para kazanma arayışına girdikleri için döviz açıkları büyüyor.
Bankalar Birliği rakamlarına göre bankaların döviz açığı 19.1 milyar dolar ama, Merkez Bankası bu açığı başka türlü hesaplıyor. Dövize endeksli kredileri, vadeli döviz alımı bağlantılarını açık rakamından düşüyor.
Sayın okuyucularım soracaklar: "Bankaların döviz açığından bize ne?" Bankaların döviz açığı sadece bankaların kendi sorunları değildir. Ekonomi için önemli bir sorundur. Ciddi kur ayarlaması (devalüasyon) zorunluğu ortaya çıkar ise, bankalar döviz açıkları nedeniyle büyük kur riski altına girer. Bu yük altında ezilir. Ezilen bankaların yükü halka dağıtılır. Sonunda faturayı halk öder. İşte onun için Merkez Bankası bankaların döviz açıklarını gözler. Belli sınırın üstüne çıkmamasını sağlar.
Merkez Bankamız, bankaların döviz açıklarının, "sermaye tabanlarının" yüzde 20'sini geçmemesi şartını getirmiştir. Bankalarımızın sermaye tabanları 10 milyar dolar dolayındadır. Buna göre bankaların döviz açıklarının 2 milyar dolar dolayında olması gerekir.
Acaba bu 2 milyar dolar ile 19.1 milyar dolar arasındaki fark nedir?
(1) Bankalar Birliği bankaların bilançolarındaki döviz varlıkları ile döviz borçları arasındaki farkı, açık olarak göstermektedir. Bu açık gerçekten 19.1 milyar dolardır.
(2) Merkez Bankası bankaların vadeli döviz alım bağlantılarını (bunlara forward işlemi deniliyor) ve dövize endeksli kredilerini açık rakamından düşmektedir. Altıncı ay sonunda bankaların forward işlemleri toplamı 11.0 milyar dolar, dövize endeksli kredileri 2.5 milyar dolar, bu iki rakamın toplamı 13.5 milyar dolardır. Bu rakam 19.1 milyar dolardan çıkarılınca Merkez Bankası'na göre döviz açığı 5.6 milyar dolara düşmektedir.
(3) Bu 5.6 milyar dolar döviz açığının 4.0 milyar dolarlık bölümü, Mevduat Sigortası Fonu kapsamına alınan (batık) 8 bankanın döviz açığıdır. Batmamış durumdaki bankaların döviz açığının toplamı bu hesaba göre 1.6 milyar dolara inmektedir. Bu da Merkez Bankası'nın döviz açığı tanımı çerçevesinde belirlenen 2.0 milyar dolarlık sınırın altındadır.
Sayın okuyucularım, unutmayınız, borç yiğidin kamçısıdır ama, bu kamçı ile koşacak, coşacak ve de borcu ödeyecek yiğit gerek...




Kaynak: Bankalar Birliği



Yazara E-Posta: guras@milliyet.com.tr