Güngör Uras

Güngör Uras

guras@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Dövizin ipi çözüldüğünde en büyük tehlike, enflasyonun kontrolden çıkması, yüzde yüzü aşması idi. IMF destekli programı uygulayanlar bunu önlemek için bu defa ekonomiyi kazığa bağladı. Piyasalar durdu. Ekonomi geriye gitmeye başladı.
Böyle bir tabloda, ağustos ayında toptan eşya fiyatlarının yüzde 3.5 oranında, tüketici fiyatlarının yüzde 2.9 oranında artması gerçek enflasyonu ifade etmez.
Fiyatlar genelde iki nedenle artar. (1) Döviz pahalılanır, faiz yükselir, işçilik ücreti artar. Üretime katkısı olan enerji ve hammadde fiyatları artar. Maliyet artar, fiyatlar artar. (2) Piyasadaki parasal büyüklük artar. İnsanların geliri büyür, insanlar daha çok para harcar. Talep patlar. Bunun ilkine "maliyet enflasyonu", ikincisine "talep enflasyonu" denir. Talep enflasyonu, fiyatları patlatır ama, talep yok ise maliyetlerdeki artış fiyatlara kısa sürede yansıyamaz. Belli bir süre sonra fiyatlar artar. Türkiye’de şu günlerde olan biten budur.
Üretim maliyetleri büyük ölçüde döviz ve enerji fiyatına bağlıdır. Bir yılda döviz fiyatı yüzde 120 - yüzde 130 dolayında arttı. Elektrik ve gaz fiyatlarındaki artış yüzde 112.5 oranında. Buna karşılık toptan eşya fiyatlarındaki yıllık artış yüzde 69.6, tüketici fiyatlarındaki artış yüzde 57.5 oranında.
Demek ki, üretici maliyet artışını toptan eşya fiyatına yansıtamıyor. Toptan eşya satıcısı maliyet artışını tüketiciye aktaramıyor.
Şimdilerde Türkiye "stok" eritiyor. Stoktan zararına satış gerçekleştirebilenler "likit" duruma geçtikleri için göbek atıyor.
Şimdilerde piyasada satılan malların fiyatları gerçek fiyat değil. Maliyetin altında satış var. Anadolu deyimi ile, "Batan geminin malları bunlar!"
Batan geminin malları yakında tükenecek. Yeni üretim pahalı döviz, yüksek faiz, yeni ham ve yardımcı madde fiyatları ile yapılacak. O zaman "gerçek" maliyet enflasyonu ortaya çıkacak.
IMF destekli programı uygulayanlar piyasanın daha fazla daralmasına ve de ekonominin daha fazla küçülmesine dayanamayıp, piyasaya biraz para salmak zorunda kalırlar ise, "talep enflasyonu" da uykudan uyanacak. Maliyet enflasyonu ile talep enflasyonu birleşince de fiyatlar gerçek çizgisine oturacak.
Sayın okuyucularıma ağustos ayındaki fiyat artışlarının üretimdeki gerçek maliyet artışını yansıtmadığını gösterecek üç rakam vereyim. (1) Özel imalat sanayiinin fiyatları (ki buna çekirdek enflasyon deniliyor) ağustos ayında yüzde 4.8 oranında arttı. Normal şartlarda toptan ve perakende fiyat artışlarının da en az bu kadar olması beklenir. (2) Toptan eşya fiyatları maliyetindeki artışın gerisinde bir artış gösterdi. Yüzde 3.5 arttı. Toptancının da bu fiyat artışını perakende fiyata yansıtması beklenir. (3) Tüketici fiyatı yüzde 2.9 oranında arttı.
Yıllık olarak fiyat artışları ise (1) Özel imalat sanayiinde yüzde 74.4, (2) Toptan eşyada yüzde 96.6, (3) Tüketici fiyatlarında yüzde 57.5 oranında. Demek ki, talep olmadığı için yıllık ve aylık dönemlerde fiyat artışlarını üretici toptancıya, toptancı tüketiciye henüz yansıtamıyor. Ama "zararına" ticaret süremez. Batan geminin malları bitince, yeni üretim başlayacak. O zaman talep olsa da olmasa da fiyatlar tırmanışa geçecek, ama talep uyanır ise fiyatlar patlayacak.