Güngör Uras

Güngör Uras

guras@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

       BİZDE saat ve gün belirleme alışkanlığı yoktur. Biz saati, günü ve hatta ayları "yayarız":
       - Akşama doğru gel... / - Ne zaman yani? / - Saat kaçta? / - Uzatma işte... Akşama doğru gel.
       - Abicim ne zaman ödeyeceksin? / - Hafta sonu? / - Hangi gün? / - Hafta sonu dedik ya...
       - Önümüzdeki aylarda malı teslim ederiz... / - Hangi ayda? / - Önümüzdeki aylarda dedik ya... / - İyi de hangi ay? / - Uzatmaaaa...
       Günlük hayatımızdaki bu alışkanlık ekonomiye de yansıdı.
       Ekonomide de gelişmeler "vakt - i meçhul"e endeksleniyor.
       - Ramazan'da işler durur!..
       - Bayram geçsin, işlerde kıpırdama başlar!..
       - Vergi ayından sonra ödemeler düzene girer!..
       Bu "geniş zamanlı" hedefler ve beklentiler ile zaman geçip gidiyor. Ramazan ayı, "on bir ayın sultanı" diye bilinir. Eeee... On bir ayın sultanı olan ayda iş yapılır mı? Hem de "oruç" var... Türkiye'de "Ramazan ayı" boyunca otuz gün ekonomik hayat yavaşlar. Sadece üretim değil, ödelemeler de yavaşlar...
       Ramazan'da marangoz dolabı, sandalyeyi tamamlamaz... "- Abicim, Ramazan... Malum oruç var... Sen Ramazan sonunu bekle..." der. Borcu olan ödemez. "- Ramazan ayında iş mi var? Para mı döner? Ramazan sonu ödeyelim" der.
       Bu Ramazan ayında "piyasada yaprak kımıldamaması" halkımızca "olağan" karşılandı. "- Ne de olsa Ramazan... Bayramdan sonra işler açılır" ümidi tekrarlanıp durdu.
       Bayram günü işyerinde ziyaretine gittiğim dostumun, "- Mal satamıyoruz, alacakları toplayamıyoruz, borçları ödeyemiyoruz... Ne yapacağımızı şaşırdık..." diyerek ağlaşan dostumu teselli etmeye kalktım: "- Üzülme... Bayram başladı. Bayramdan sonra işler açılır, ödemeler düzene girer..." diyecek oldum. Dostum başladı anlatmaya:
       - Otuz gün Ramazan'ı, bayrama doğru işler açılır diye bekledik. Bayram geldi. Piyasada hareket yok. Eskiden bayram tatili 3 gün olurdu. Bu yıl on günlük bayram tatili var. Ramazan'a on gün daha eklendi.
       Bayramdan sonraki hafta, "bayram rehaveti" diyerek kimse iş yapmaz, para ödemez. Böylece şubat ayı başlar...
       Şubat ayı vergi öncesi aydır. Herkes mart ayı için vergi hazırlığı yapar. Derken mart ayı gelir... Mart ayı vergi ayıdır. İnsanlar burnundan solur. Piyasada para kalmaz.
       Aslına bakarsanız, şubat ile mart ayları "iki bayram arası"dır. Hac farizası hazırlığı var. Hacca gidecekler var. "iki bayram arası" düğün dernek yapılmaz. Para harcanmaz.
       Mart ayı sonunda Kurban Bayramı var. Birçok iş de Kurban Bayramı sonuna ertelenir.
       Nisanda işler açılır, ödemeler düzene girer diyeceğim ama, diyemiyorum. Çünkü nisanda seçim var. Her şey "seçim sonu"na ertelenecek. Seçim öncesi piyasada yaprak kıpırdamaz.
       Seçimden sonra bakmak lazım... Kim hükümet kuracak? Kim dümene geçecek? Program hazırlanacak, bakanlar koltuklarına alışacak. Valiler değişecek, müdürler değişecek...
       Malum bizim 1999 yılı bütçemiz bile yok. Yeni hükümet bütçe hazırlayacak. Ödenekler serbest bırakılacak. İhaleler yapılacak. Devlet para harcamaya başlayacak... Bunlar olsun ki piyasa açılsı...
       Tam piyasa açılacak iken... Bu defa haziran ayının ortasına gelinecek ve de okul tatili başlayacak. Bizim memlekette okul tatili başlayınca millet yazlığa gider, ekonomi yavaşlar. Piyasa "tatil sonuna" kadar durur.
       Dostum bunları uzun uzun anlatırken "içimin bayıldığını" hissettim... Ben ücretle yaşıyorum. Her ay ücretimin ödenmesini bekliyorum... Rahmetli babam devlet memuru idi... O da her ay maaşını devletten tıkır tıkır alırdı. Nasıl ki babam, "devlet parayı nereden buluyor, devletin parası var mı yok mu, bu parayı bulurken başına neler geliyor" diye düşünmedi ise , biz ücretliler de, işverenin her ay başı ücret olarak ödediği parayı nasıl temin ettiğini aklımıza bile getirmiyoruz.
       Ramazan, Kurban, saçim, yaz tatili... Bizim için düğün bayram... Gelin görün ki, devlet kapısında iş bekleyen, piyasada işlerin açılmasını bekleyen, dükkanında müşteri bekleyen, alacağının ödenmesini bekleyen, malını satıp eline para geçmesini bekleyen, başvurduğu işyerinden cevap bekleyen için durum farklı...
       Ama Tanrı'dan ümit kesilmez... Hele şu bayram bir geçsin... İnşallah her şey daha iyi olacak!..




Yazara E-Posta: g.uras@milliyet.com.tr