Bir zamanların ünlü mankenleri yaşlanınca ne olur? İşte size ilginç bir öykü... Ines de la Fressaigne, ünlü Chanel Moda Evi’nin mankeni... Uzun boylu, kalın kara kaşları, siyah saçı ile pek de "seksi görünümü" olmayan ve hatta "güzel sayılmayan" bu mankeni "her nedense" Chanel Moda Evi çok uzun süre öne çıkardı. Gazetelerdeki, dergilerdeki Chanel ilanlarında devamlı Ines’in resimleri kullanıldı. Ines, Chanel’in sembolü haline geldi. Kimine göre, Coco Chanel’e benzediği için, kimine göre, Chanel modellerinin hedefi olan kadın tipini en iyi temsil ettiği için...
Fakat zamanla, Ines yaşlandı. Yaşı 30’u geçti. Ünlü moda çizimcisi Karl Lagerfeld var ya... Resimlerinden, TV röportajlarından mutlaka tanıyorsunuzdur... Orta yaşın üzerinde kırlaşmış saçlarını kafasının arkasında toka ile atkuyruğu halinde toplayan çılgın modacı errrkekkk... İşte bu Lagerfeld, Chanel’in baş çizimcisi... Her ne kadar kendi adıyla üretimi var ise de, butikler açmış ise de, esas işini Chanel’de sürdürüyor...
Lagerfeld Ines ile takıştı. İş ‘ya ben - ya o’ haline geldi. Chanel, Ines’in işine son verdi. Ines bunalıma girdi. İşsiz kaldı. Baktı ki yapacak iş yok. Böyle bir durumda kadın ne yapar? Evlenir... Ines de zengin ve asil, Luigi d’Orso isimli erkekle evlendi.
Bir gün bir yemekte, Ines’in yanında Louis Vuitton Grubu’nun müdürü oturuyordu. Ines’e, "Gel, senin adına bir mağaza açalım. Sen moda dünyasında bu kadar deneyimli bir kadınsın. Gönlünün çektiği, isteyip de çarşıda pazarda bulamadığın ne varsa, sen onları başkalarına yaptırt. Ve bu mağazada sat..." şeklinde bir öneri yaptı. Böylece Ines, dibe vurduktan sonra, beklenilmeyen bir çıkışa geçti.
Avenue Montaigne üzerinde, ünlü modaevlerinin, görkemli, lüks, pahalı binaları arasında, Ines adını taşıyan büyük bir mağaza açtı. Bunu, başka mağazalar izledi.
Ines’in mağazasının üniformalı bekçinin araladığı lüks kapısından içeri girdiğinizde, pembe - eflatun sıcak bir renk ve sadelik insanı kucaklıyor.
Kapının hemen karşısına Ines’in 6 ilkesi (anayasası) asılmış... Burada müşterilerin dükkanda ne tip mallar bulabileceği anlatılıyor. Ines şunları yazmış:
Burası bir moda evi değil. Ben kendim neleri giymeyi seviyor ve neleri bulamıyor isem, onları yaptırıp burada satıyorum.
Burada satılanlar modası geçmeyecek şeyler. Bu yıl da giyilir, on yıl sonra da.
Burada kürkten iç çamaşırına, kozmetikten tırnak makasına kadar her şeyi bulabilirsiniz.
Bir kadın sadece kendi giyimi için alışverişe çıkmaz. Erkeğine de bir şeyler almak ister. Kravat, ceket, kaşkol, iç çamaşırı, çorap, çocuğuna bir hediye... Mutfağına özel bir tencere... Yatak çarşafı... Bu mağazada onların da başka yerlerde satılmayanlarını bulacak...
Küçük balığın büyük balıklarla oynaşması imkansız. Büyük balık her zaman küçük balığı yutar.
Ines’in kendi adını taşıyan mağazalarla ortalık ilişkisi kısa sürede bitti. İsmini mağazaların kapısında bırakarak küçük payını, ana sermaye grubuna devretti. Anlaşmaya göre kendi adı ile mağaza açamadığı için şimdilerde kocasının soyadı ile "Ines d’Orso" olarak tasarım yapıyor. Sınırlı sayıdaki Peugeot otomobilinin içini dekore etti. İmzasını taşıyan otomobiller piyasaya çıkmadan yok sattı.
Bitmedi. Şimdilerde 50 yaşında olan Ines ünlü modaevlerinin defilelerinde manken olarak podyuma çıkıyor. Hermes, Moschino ve Jean Paul Gaultier’in defilelerinde izleyicileri büyüledi. "50 yaşında manken modasını" başlatıyorum diyor.
Ines’in "Mesleği Mankenlik" isminde bir de kitabı var. Türkçeye tercüme edilirse bizim mankenlerimiz belki bir şeyler öğrenir.