Güngör Uras

Güngör Uras

guras@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Ecevit hastalandığından bu yana yüzde 16.3 devalüasyon gerçekleşti. Geçen hafta Türk lirası yüzde 9.6 devalüe oldu. Değer kaybetti. Milletin kılı kıpırdamıyor. Veya kıpırdasa da sesi çıkmıyor. Çünkü millet oldu "kuzu"!..
Halbuki eskiden, devalüasyon ihtimali var mı, olacak mı, yoksa oluyor mu, eyvah devalüasyon oldu diyerek millet "hop oturur, hop kalkar idi"...
Devalüasyon demek, milli paranın yabancı para karşısında değerini yitirmesi demektir. Devalüasyon demek milli paranın pul olması demektir. Devalüasyon demek insanların üretimini ucuz ucuz satarak, yabancılardan pahalı pahalı mal alması demektir. Devalüasyon demek pahalılık demektir. Devalüasyon demek milletin, ülkenin fakirleşmesi demektir.
Ecevit hastalandığında ABD doları 1.362 bin liradan satılıyordu. Geçen hafta sonu 14 Haziran Cuma günü 1.585 liradan işlem gördü. Bunun anlamı 3 Mayıs'tan bu yana dolar fiyatının yüzde 16.3 oranında artmasıdır.
Önceki hafta sonu dolar 1.445 bin lira iken, geçen hafta sonu 1.585 bin liraya yükseldi. Bir haftada fiyat artışı 140 bin liradır. Bir haftada doların değer artışı, Türk lirasının değer kayıbı (devalüasyon) yüzde 9.6 oranındadır.
Devalüasyon neden yapılır? Bir ülkenin dövizi biter. İhtalatı tarmanışa geçerken ihracatı düşer. Halk dövize hücum eder. Arz az iken, talep büyük. Arz ve talebi dengelemek için fiyat ayarlaması yapılır. Dövizin fiyatı artırılır. Halbuki Türkiye'de böyle bir durum yok.
Şimdilerde ithalat düşük. İhracat artışı sürüyor. Yaz aylarındayız. Turist dövizi girişi arttı. IMF'den döviz geliyor. Döviz ihtiyacımız yok. Tersine Hazinemiz Türk lirası açığını döviz ile kapatıyor. Bu olumlu şartlara rağmen d"eviz fiyatı tırmanıyor. Tek bir neden var: Güven yok oldu!.. Bırakınız yıl sonunu, gelecek yılı insanlar önümüzdeki hafta ne olacağını bilemiyor. İnsanların huzurunu kaçırdılar. Böyle bir tabloda haftada yüzde 9.6 oranında devalüasyonu halk kuzu kuzu kabulleniyor. Büyük Türk Büyükleri de halkın kuzuluğuna güvenerek sorumsuzluklarını sürdürüyor.
Başka ülkelerde unutunuz haftalık yüzde 9.6 oranındaki devalüsayonu yıllık yüzde 2, yüzde 5 devalüasyon bile "kıyamet kopmasına" neden oluyor.
Güven bunalımı sadece devalüasyona mı yol açıyor? Hayır. Devletin (Hazine'nin) iç borçlanma senedi (bono) faizleri de devamlı yükseliyor. Borsa endeksi düşüyor. Haydi borsayı bir süre unutalım. Ama bono faizlerindeki artış çok tehlikeli. İç borcu tekrar taşınamaz boyuta getiriyor. 3 Mayıs'ta devlet (Hazine) yüzde 53 faiz ile borçlanıyordu. Yüzde 35 yıllık enflasyon hedefine göre bu faizin reel yükü (enflasyondan arındırılmış olarak Hazine'ye yükü) yüzde 13.3 idi. 3 Mayıs'tan bu yana Hazine'nin borçlanma faizi 19 puan arttı. Son bir haftada 9 puan arttı. Yüzde 72'ye yükseldi. Yüzde 72 faizin yüzde 35 enflasyon hedefine göre reel yükü (enflasyondan arındırılmış faiz yükü) yüzde 27.4'tür. Bu reel faiz oranı, iç borç stokunu (kaba anlatımıyla) bir yılda (durduğu yerde) yüzde 27.4 oranında büyütür. Bu büyüklüğü bu Hazine kaldıramaz. Altında ezilir.