Güngör Uras

Güngör Uras

guras@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Krize girmemizin, krizden çıkamamamızın ana nedeni "iç borcun çevrilemez hale gelmesi"dir. İç borcun çevrilmesi demek, vadesi geldiğinde Hazine'nin borç anapara taksitleri ile faizini ödeyebilmek için tekrar borçlanabilmesi demektir.
Borcun anapara toplamı (buna stok deniliyor) büyür ise veya faiz yükselir vade küçülür ise "borcu çevirmek" güçleşir, sonunda imkansız hale gelir.
- Borcun anapara toplamının (stok rakamının) büyüme ölçüsü, borç stokunun milli gelir (GSMH) rakamı içindeki (oransal/nispi) büyüklüğüdür.
- Borcun faizinin yüksekliğinin ölçüsü, enflasyondan arındırılmış faiz miktarının (buna reel faiz deniliyor) büyümesidir.
- Borcun vadesinin kısalığı demek, Hazine'nin 3 ay, 6 ay gibi kısa vadelerle bono satması, bu nedenle, aynı miktardaki borç için yılda 4 defa, 2 defa ihale açmak, borç yenilemek zorunda kalması demektir.
1999 yılı sonunda, iç borç stokunun milli gelire oranı yüzde 29.3 oranına ulaşmıştı. Hazine ortalama 479 gün vade ile ve ortalama yüzde 109.5 faiz ile borçlanabilmişti. Eyvah "iç borç çevrilemez hale geliyor" denildi. IMF destekli istikrar programı uygulamasına başlandı.
2000 yılında iç borç stokunun milli gelire oranı hemen düşmedi yüzde 28.7'de kaldı ama, Hazine ortalama yüzde 38.1 faiz ile, ortalama 411 gün vade ile borçlandı. Faizdeki gerileme iç borcu çevirebilir hale getirdi.
Derken, 2001 yılı başında bankacılık krizi patladı. Hazine, kamu bankalarının ve özel bankaların içini doldurmak için beklenmedik şekilde iç borç kağıdı bastırıp, piyasaya sürdü.
Böylece bankalara para akıtma uğruna iç borç stoku olduğu yerde, durduğu yerde büyüdü. İç borç stoku 1999 yılı sonunda 42.4 milyon dolardı. 2000 yılı sonunda 54.2 milyon dolara ulaşmıştı. Mayıs ayı sonunda 73.1 milyar dolar oldu. Yıl sonu tahmini stokun 88.5 milyar dolara ulaşacağıdır. Türkiye'nin 2001 yılında milli gelir tahmini 180 milyar dolardır. Demek ki, iç borç stoku yıl sonunda milli gelirin yüzde 49'una ulaşıyor. (Madde 1: İç borç çok çok büyüdü).
Vadeye bakıyoruz. 2001 yılının ilk beş ayında ortalama borçlanma vadesi 144 gün olmuş. Geçen yıl 411 gün, ondan önceki yıl 479 gün idi. (Madde 2: İç borç vadesi çok çok küçüldü).
Gelelim faiz yüküne. Yılın ilk altı ayında ortalama borçlanma faizi yüzde 108.8'dir. Haziran ayı sonu itibariyle TEFE'ye göre (geçmiş 12 aylık dönemdeki) enflasyon yüzde 61.8'dir. Bu enflasyona göre yüzde 108.8 oranındaki faizin (enflasyondan arındırılmış) reel yükü yüzde 29.0'dur. (Madde 3: İç borçta yüzde 29 reel faiz çok çok yüksek faizdir).
Milli gelirin yüzde 49'u büyüklüğüne ulaşan 88.5 milyar dolarlık bir iç borç stokunu, ortalama 144 gün vade ve yüzde 29 reel faiz ile Hazinemizin çevirmesi imkansızdır.
İşte kriz denilen şey budur. İşte IMF yardımı olmadan Türkiye'nin çözemeyeceği düğüm budur.





Kaynak: Anka Ekonomi Bülteni
2001 / 5 Mayıs ayı sonu stoku
2001 / T Yıl sonu stok tahmini