İçeride kurbanlıkları kestik. Kurban merasimi bitti. Şimdi geldi sıra dışarıdaki kurban merasimine. 19-20 Kasım’da Lizbon’da toplanacak olan Nato Zirvesi’nde ABD’nin ünlü “Füze Kalkanı Projesi”ne Türkiye “kurban edilecek.”
Kurbanlık koyunlar seslerini çıkaramasalar da biraz direndiler. Halkımız ise Füze Kalkanı Projesi’nde kurbanlık seçildiğinden bu yana ne sesini çıkarıyor ne de direniyor. Bıçağın (füzelerin) altına koyun koyun yatıyor.
Hatırlayınız iki yıl önce Füze İzleme Sistemi’nin Çekoslovakya’da, Füze Avlama Sistemi’nin (Füze Kalkanı’nın) Polonya’da kurulması gündeme geldiğinde bu iki ülkede gençler ve halk sokaklara dökülmüştü.
Füze Kalkanı Projesi, Ronald Reagen döneminde hazırlanan ABD’nin “Milli Füze Savunma Programı” ile gündeme gelen bir konudur. Bu programın bir parçası olan “Stratejik Savunma Girişimi (SDI) Projesi‘nin (Halk adıyla “Yıldız Savaşları Projesi”nin) içinde yer almaktadır. ABD yönetimleri 1990‘ların başından bu yana, “milli bir proje olarak” “Savunma Füze Kalkanı” (MDS) kurma çabası içindedir.
Hedef İran
Özgün Duruş’ta yazan Nevzat Çiçek’in anlatımından özetleyeyim: ”Füze Kalkanı projesinin gerçek amacı, dünyanın herhangi bir bölgesinden Yıldız Savaşları Projesi’nden ABD’ye, İngiltere’ye, İsrail’e veya bu üç ülkenin çıkarlarına yönelik füze saldırılarının hedefine ulaşmadan tespiti ve havada imha edilmesidir."
Yıldız Savaşları Projesi’nde (SDI) füzelerin uzaydaki kontrol merkezlerinden izlenmesi ve yok edilmesi öngörülüyordu. Füze Kalkanı Projesi’nde (MDS) izlemenin ve imha işleminin karada konuşlanacak merkezden yapılması söz konusudur.
İşte bu nedenle ABD yönetimleri uzun süredir, Avrupa’da bu sistemin kurulacağı merkez için yer aramaktadır. 2008 yılında Füze Kalkanı ve Radar Üssü kurulması için ABD ile Polonya ve Çekoslovakya arasında imzalar atıldı. Fakat Rusya Füze Kalkanı ile radar üstlerinin bu ülkelere yerleştirilmesine karşı geldiğinden ABD geri adım atmak zorunda kaldı. 2009 yılında Başkan Obama Rusya ziyaretinde Füze Kalkanı ile radar üssünün Polonya ve Çekoslovakya’da kurulmasından vazgeçtiklerini açıkladı. Bu arada ABD yönetimi taktik değiştirdi. Füze Kalkanı “Rusya’ya karşı değil... Atom bombası yapacak olan İran’a karşı” diyerek Rusya’yı da yanına aldı.
ABD’nindi NATO projesi oldu
Ve de bir gecede ABD’nin Füze Kalkanı Projesi ABD’nin projesi olmaktan çıktı. “NATO Projesi” oldu.
Derken, ABD güdümündeki NATO karargâhı, NATO ülkelerinin ortak yararı için Füze Kalkanı Sistemi ile Radar İzleme tesislerinin Türkiye’de kurulmasının uygun olduğu konusunda “fetva” verdi.
Neden Türkiye? Çünkü hedef İran ve İran’a yakın ülke Türkiye. Rusya, “Mademki hedef İran, Azerbaycan sınırındaki askeri üsleri kullanın” dedi. Ama ABD bu öneriyi benimsemedi.
Hedef neden İran? ABD için petrol üreticisi ülkelerin ve İsrail’in güvenliği çok önemli. Bölgede bu ülkeleri rahatsız edebilecek tek ülke İran. İran’ı önce korkutmak, korkmayıp da yaramazlık yapmaya kalkarsa cezalandırmak gerekiyor.
Füze Kalkanı’nın Türkiye’de konuşlandırılması Türkiye’ye ne getirir, ne götürür? Herhalde bir şey getirmez de çok şey götürür ama, bunlar kamuoyunda (maalesef) tartışılmıyor.
Biz şerbetliyiz
Belki de biz kamuoyunun bilgisi dışında olup bittilere şerbetlendik. Hatırlayınız: ABD‘in 1961 yılında Türkiye’ye Jüpiter füzeleri yerleştirdiğini, Küba Krizi çıktığında Khrushev’in Kennedy’e gönderdiği mektup nedeniyle haberimiz oldu. Mektubunda Khruchev, ABD’nin Türkiye’deki füzeleri sökmesi halinde SSCB’nin de Küba’dakileri sökeceğini, Türkiye’nin toprak bütünlüğüne ve bağımsızlığına saygı göstereceğini, içişlerine karışmayacağını ve işgal etmeyeceğini yazıyor, Küba’daki füzelerin sökülmesinin karşılığı olarak ABD’nin de aynı güvenceleri Küba için vermesini istiyordu.
Daha sonra İncirlik Üssü devreye girdi. İncirlik’in hangi amaçla kullanıldığını, hangi silahların bulunduğunu, Türkiye’de nerelerde kaç adet atom başlıklı füze olduğunu bilmiyoruz.
"Biz sevdiklerimizin isteklerini kırmayız... Kurbanın olam... Emret...” deriz... Şimdi NATO’cuları mı kıracağız?.. Buyursunlar... ”Kurbanları olalım... Füze Kalkanı’nı istedikleri yere kursunlar.”