Bu Meclis’teki milletvekilleri "işe yaramıyor" da, işe yarayanları Meclis’e sokmak için mi seçimi erkene alıyoruz?
Bu soru kafama takılınca TBMM Genel Sekreteri Vahit Erdem’den erken erken evlerine göndereceğimiz milletvekillerinin kim olduklarını ve ne iş yaptıklarını öğrenmeye çalıştım.
Sayın okuyucularım, erken seçim kararı ile sürelerinden önce evlerine göndermek istenilen milletvekillerimizin sadece 6’sı ilkokul, 10’u ortaokul, 33’ü lise mezunu. Kalanı yurtiçinde ve dışında üniversite eğitimi görmüş. 119’u mimar mühendis. 90’ı hukukçu. 43’ü doktor, 12’si eczacı. 29’u Mülkiyeli, 26’sı İslami ilimler yüksek eğitimi görmüş. 18’i sosyal bilimler okumuş. 4’ü Harp Okulu mezunu. İktisat ve işletme tahsili görmüş tam 98 milletvekili var... Veteriner var, diş hekimi var, ziraatçısı var... Ne isterseniz var...
Şimdi bunları vaktinden önce evlerine göndererek daha çok daha iyi okumuşlarını mı bulacağız? Okumuşluk ölçü değil ise, okumuşun daha iyisini, daha çalışkanını nasıl bulacağız?
Bana verilen bilgiye göre bu beğenmediğimiz milletvekilleri boş da durmamış. Nerede ise 3 günde bir, yılda 100 kanun çıkarmış...
Birinci yasama yılında 68, ikinci yasama yılında 136, üçüncü yasama yılında 117, dördüncü yasama yılında 60, toplam 381 kanunu hazırlamış, oylamış...
Şimdi ben "milletvekillerinin avukatlığına soyunmuş duruma düşmek istemiyorum ama..." Kendi kendime merak ediyorum. Bunların yapamadığını erken seçimle gelecekler nasıl yapacak? Ne yapacak?
Tanıdığım fazla sayıda milletvekili yok... Bula bula DPT’de aynı odada çalıştığımız Yılmaz Karakoyunlu’yu bulabildim. Bir milletvekili ne yapar? Nasıl yapar, diyerek sual eyledim. Anlattı: "Bir milletvekili hükümete rağmen hiçbir şey yapmaz. Bir milletvekilinin TBMM’de yapacağı en önemli iş kanun teklifi hazırlamaktır. Milletvekilinin hazırladığına "kanun teklifi", hükümetin hazırladığına "kanun tasarısı" denilir.
Hükümetin hazırladığı "kanun tasarılarının" görüşülme önceliği vardır. Bir milletvekilinin hazırladığı "kanun teklifi"nin öncelik kazanması hükümetin "evet" demesine bağlıdır. Hükümet milletvekilinin beğenmediği "kanun teklifi"ne öncelik vermez. Beğeniyor ise, zaten o teklif hükümetin "kanun tasarısı" olarak gündeme girer.
Bu tabloda yasama, yürütmenin kontrolüne girmiş durumdadır. Hükümet parlamentoyu istediği gibi kullanır."
Karakoyunlu’dan bunları öğrendim. Ama Karakoyunlu iki soruma cevap vermedi. Beni başka milletvekillerine yönlendirdi. Onlar ise isim vermeden sorularımı cevapladı. Soru 1: "Madem ki hükümet parlamentoya hakim, o zaman hükümetteki partilerin milletvekilleri daha etkin bir çalışma düzeni içinde olamaz mı?" Cevap 1: "Düşünen kafalara zararlı fikirler üşüşür. Büyüklerimiz her şeyi bizden daha iyi düşünür... Büyüklerimize rağmen ortaya çıkanların kafası gider." Soru 2: "Milletvekilleri parti başkanlarından neden çok çekinir? Neden ortaya çıkıp, kendi fikirlerini görüşlerini sergilemez?" Cevap 2: "Parti disiplini diye bir şey vardır. Parti disiplini demek, parti başkanı ne söylerse evet demek, hiçbir fikir beyan etmemektir. Parti disiplinine karşı gelenin kafası gider..."
Bu iki soruyu cevaplarken sonucu "kafa gitmeye bağlayanlara" bir üçüncü sorum oldu. Soru 3: "Kafa gider ise ne olur?" Cevap 3: "Bekara karı boşamak kolay gelir. Evde evlad ü ayal var!.."
Sayın okuyucularım erken seçim ile seçilecek milletvekilleri neyi değiştirecek? Hiçbir şeyi değiştirmeyecek... Ben şimdiden söyleyeyim. Seçim olacak, yakınmalar gene başlayacak... "Değişen ne ki? Eski hamam eski tas!.."