Güngör Uras

Güngör Uras

guras@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Dün açıklanan milli gelir rakamlarına göre büyümenin dinamiği "sanayi üretimi"dir. Sanayi üretimi yılın ilk 3 ayında yüzde 10.3, ikinci üç ayında yüzde 14.9 artmıştı. Yılın ilk yarısında sanayideki yüzde 12.7 oranındaki büyümeyi "ithalat" besledi.İthalat artınca, piyasa canlandı. Piyasa canlanınca, ticaret sektörü yüzde 17.8 oranında, ulaştırma sektörü yüzde 7.5 oranında, serbest meslek ve hizmetler kesimi yüzde 10.7 oranında büyüdü.Büyüme demek, yurtiçinde mal ve hizmet üretimindeki artış demektir. Mal ve hizmet üretimindeki artış, "gelirde artış" demektir. İthalat rüzgârı (en az) yıl sonuna kadar devam eder. Bu ithalata dayalı ekonomik canlılık (en az) yıl sonuna kadar sürer. Yılın birinci yarısında tarımda görülen gerilemenin yerini, ikinci yarıda tarım ürünlerinin piyasaya dökülmesiyle "artış" alır. Böylece biz bu yıl ekonominin en az yüzde 10 dolayında "büyüdüğünü" görürüz. Yurtiçi mal ve hizmet üretimi (gayri safi yurtiçi hasıla) ilk 6 ayda yüzde 11.9 oranında arttı. Buna yurtdışına giden ve yurtdışından gelen faktör gelirlerinin neti eklendiğinde toplam gelir (gayri safi milli gelir) artışı yüzde 13.5 oranına ulaşıyor. Bu büyüme oranları sadece bizim için değil, başka ülkeler için de ulaşılması (ve de sürdürülebilmesi) normal olamayacak büyüklükte büyüme oranlarıdır... Ama tekrarda yarar var. Bu yıl esen rüzgâr bizi (en az) yıl sonuna kadar sürükler.Büyüme olan bitenin bir yüzü. Öbür yüzü ise, bu büyümenin getirdiği gelir artışının nasıl harcandığıdır. Büyümenin önemi, büyüme sonucu insanlara daha fazla iş, daha fazla aş sağlanabilmesi. Biz bugüne kadar büyümenin nimeti olan iş artışını göremedik. Acaba aş artışı ne durumda?Bunu görmek için milli gelirdeki artışın (yurtiçi mal ve hizmet üretiminin getirisi olan gelirin), harcamalara nasıl yansıdığına bakılır.2004 yılının ilk yarısında yurtiçi mal ve hizmet üretiminden oluşan milli gelirin yüzde 66sını halkımız tüketti. Yüzde 6.2sini devletimiz harcadı. Yüzde 25.6sı ise yatırıma gitti.Halkımızın ilk 6 aydaki toplam tüketim harcamalarında yüzde 13.5 oranında artış görülüyor. Sakın ha... Halkımız ne çok yemiş içmiş demeyiniz. Halkımızın gıda harcamalarındaki artış yüzde 1.O bile değil, yüzde 0.6 oranında. Harcama artışı dayanıklı ve dayanıksız tüketim malı harcamalarında... İthalat ile büyüme Gelir yüzde 11.9 büyüyor. Toplam tüketim harcamaları yüzde 13.5 artıyor. Halkın gıda harcamasındaki artış sadece yüzde 0.6 oranında... Bizim gibi gelir düzeyi düşük ülkelerde halkın eline para geçince önce karnını doyurur... Demek ki, artan gelir karnı aç halkın eline geçmiyor. Para zaten karnı doymuş üst gelir grubunun cebine giriyor. Onlar da dayanıklı ve yarı dayanıklı lüks malları alıyor. Bu çok önemli bir nokta...Diğer önemli nokta, halkın bir kısmı zenginleşirken devletimizin giderek fakirleşmesidir. Ekonomi yüzde 11.9 büyürken devletimizin cari harcamaları yüzde 3.5, yatırım harcamaları yüzde 9.6 oranında azalıyor. Devlet maaş ve ücretleri sadece yüzde 1.2 oranında artırabiliyor. Altyapı yatırımı yapamıyor. Bu gelişme, geleceğe büyük bir yükün ertelenmesi demektir.Son bir nokta: Faiz dışı fazla hesabı IMF ile yapılırken milli gelirin yüzde 5 artacağı tahmin ediliyordu. Milli gelir yüzde 10 dolayında büyük ise, hükümetin tutturmaya çabaladığı faiz dışı rakamının milli gelire oranı düşük kalacak. Hükümet faiz dışı rakamını büyütmeye zorlanacak. İşte bu nedenle şu günlerde IMF ile yeni bir faiz dışı fazla pazarlığı gündeme gelecek. guras@milliyet.com.tr Para açın eline geçmiyor