Bu son şansımız... Bu son şansımızı iyi kullanmamız gerekir...
Önce, Derviş'i "hoş tutmamız" gerekir...
Olur olmaz eleştirmememiz, şunu yanlış yapıyor, bunu yanlış yapıyor diye üzmememiz gerekir...
Doğrusunu isterseniz bu son şansımızı kaybetmemek için bir süre şu partilerin martilerin de sesini kısmak iyi olacak... Hükümeti hemen fesh etmek yanlış anlaşılabilir ama, hükümet de hükümetliğini bilsin... Gölge hükümet diye bir deyim var... Onlar da gölge gibi olsun... Gölge gibi olsun ama... Gölge etmesin... Başka ihsan istemez. Meclis - i Mebusan, çok çalıştı... Yaz tatiline çıksın... Tatile çıkarken "IMF'nin ve Dünya Bankası'nın ve de ABD hükümeti ile diğer cümle dış dostlarımızın işarları doğrultusunda istediği mevzuatı değiştirebilmesi için Derviş'e Kanun Hükmünde Kararname" çıkarma yetkisini versin.
Böylece Derviş'in hükümet kapılarında, Meclis komisyonlarında, Meclis Genel Kurulu'nda vakit kaybetmesi, hazırladığı kararnamelerin ve kanunların noktası virgülü değiştiği için moralinin bozulması önlenmiş olur.
Sonracağımıza efendim, Cumhurbaşkanlığı'nın kanunları onaması, kararnameleri imzalaması, kanunların Anayasa Mahkemesi'nce incelenmesi gibi bürokratik formaliteler de kaldırılsın...
Şimdi geliyoruz efendim, son şansımızın "dış bacağına"... Derviş'i bu önemli misyonunda tek başına bırakmamamız gerekir. ABD'den getirdiği bir tek hanım müşavir ile bu yükün altından kalkması mümkün ama... Yorulur. Fırsat ayağımıza kadar gelmiş durumda...
Başkan Bill Clinton işsiz... New Yorkïta büro açtı iş bekliyor. Clinton'ı Derviş'e yardımcı olmak üzere "kiralayalım". ABD'nin eski başkanları belli bir ödeme karşılığında birikimlerini insanlık yararına kullanmaya her zaman hazırdır...
Bill Clinton bizi sever... Türkiye'de dostları var... Tansu Çiller Hanım var... Deprem ziyaretinde izmit'te kucağına alıp, burnunu sıktırdığı Erkan Bebe var. Clinton gelir...
Şimdi hemen Clinton'a ödenecek parayı nereden bulacağız diyeceksiniz. Kolay... Futbolcu Hakan'ın Inter'e satışından gelecek 8 milyon dolar. Emre ile Okan'ın satışından gelecek dörder milyondan 8 milyon dolar. Fatih Terim'i de Milan'a göndeririz. Alırız 10 milyon dolar.
Clinton'ın Türkiye'ye transfer masrafını da karşılar, iki yıllık danışmanlık ücretini de karşılar, Clinton için Boğaz'da tutulacak yalının kirasını da karşılar... Clinton için bulunacak müşavir kadrosunun giderlerini de karşılar...
Clinton'ın müşavirleri de nereden çıktı, diyeceksiniz?
Clinton tek başına gelip, Ankara'da tek başına ne yapar? Nasıl yaşar? Arada sırada Ankara'ya gidecek, ama esas istanbul'da yaşayacak, Türkiye'yi tanıyacak... Tabii ki müşavirlere, yardımcılara ihtiyacı var. Mesela milli mankenimiz Sabah yazarı Deniz Akkaya Hanım Clinton'ın basın müşaviri, milli mankenimiz Ebru Şallı Hanım halkla ilişkiler müşaviri olmalı... Onların paralarını da transfer torbasından öderiz. Clinton istanbul'a gelecek... Asmalı Mescit'te Yakup'ta kafa çekmek isteyecek, oradan Zevki Sefa Meyhanesi'ne giderek eller havaya yapacak... Ona kim yol gösterecek? Kim refakat edecek?.. Bu konularda müşaviri Ebru Şallı Hanım tabii ki ona yardımcı olacak... Bill Clinton'ın Derviş'e müşavir olması bizim için çok çok yararlı olur... Böylece yeni Başkan Bush'un iki günde bir mektup ile talimat göndermesine gerek kalmaz. Biz IMF'nin, Dünya Bankası'nın ve ABD hükümetinin talimatlarını birinci elden alırız.
Bill Clinton Türkiye'ye gelsin... Bakınız o zaman banka sorunu, sanayideki kriz sorunu da şıppp diye çözülür... Clinton bizim bankaları ve de sanayi tesislerini satın alacak yabancı bankaları ve müteşebbisleri hemen bulur.
O zaman tarımda üretim sorunu, et, süt, buğday sorunu da biter. ABD'de bu kadar tarımsal üretim fazlası var... Her şeyi onlardan alırız.
Bu son şansımız. Türkiye'nin "maküs talihi" böyle güler. Böyle iyiye döner. Tek başına bize bir Derviş yeter. Bırakınız tek başına ülkeyi Derviş'in yönetimine. Clinton da müşavir... Bakınız her yerde nasıl güller biter.
Bu güzel oluşumun halka iyi anlatılması gerekir... Burada da gazetecilerimize, TV ekranlarının televolecilerine önemli sorumluluk düşüyor. Gazetecilerimiz ve TV ekranlarının televolecileri sabahtan akşama, Derviş nasıl yattı, Derviş nasıl kalktı, Derviş harika, aman gücenmesin sonra ne yaparız diyerek halkı nasıl bilgilendiriyor, her yaptığının faziletini nasıl halka anlatıyor ise, aynı çizgiyi sürdürmek zorunda...
Unutmayınız... Bu son şansımızdır.