Güngör Uras

Güngör Uras

guras@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


2002 yılının ilk 9 ayında gayri safi yurtiçi hasılada yüzde 7.9 artış gerçekleşti. Gayri safi yurtiçi hasıla, belli bir sürede bu ülkede üretilen mal ve hizmetlerin parasal (katma) değerini gösteriyor. Bir önceki yılın 9 ayında üretilen mal ve hizmetler ile bu yılın 9 ayında üretilen mal ve hizmetlerin (sabit fiyatlarla) değerindeki artış, ekonomideki büyümeyi işaret ediyor.
2002 yılının ilk 9 ayında mal ve hizmet üretimi, geçen yıla göre yüzde 7.9 oranında arttığında acaba, bu mal ve hizmet nereye gitti? Çünkü, iç piyasada büyük ölçüde bir canlanma görülmüyor. Halkın satın alma gücünde büyük bir değişim olmadı. Üretim artışı, büyük ölçüde ihracata dayalı olarak gerçekleşiyor.
DİE tarafından dün açıklanan yılın ilk 9 ayında harcama gruplarının milli gelirden aldıkları payın değişimini gösteren tablo, ihracatın üretim artışındaki rolünü açıklıkla ortaya koyuyor. Bakınız son 2 yılın ilk 9 ayında harcama gruplarının milli gelirden aldıkları paydaki artış ve gerileme oranları nasıl olmuş?

2001 yılında özel tüketim harcamaları yılın ilk 9 ayında yüzde 8.2 oranında gerilemiş. Bu yılın ilk 9 ayında özel tüketim, geçen yılın yüzde 8.2 oranında indiğçizginin yüzde 1.1 oranında üzerine çıkmış. Mart 2002’den sonra başlayan özel tüketimdeki artışın devam ettiği anlaşılıyor. Ancak, normal çizgiye çıkmak için daha çok yol almamız gerekiyor.
Buna karşılık, geçen yıl tüm harcama gruplarının talebi gerilerken, ihracat ekonominin daha büyük ölçüde çökmesini önlemiş, yılın 9 ayında yüzde 7.6 oranında artış göstermiş. Bu yılın 9 ayında ise, geçen yılın o yüzde 7.6’lık oranının da üzerinde yüzde 10.6’lık bir büyüme gerçekleşmiş. Açık anlatımıyla ihracat büyümenin motoru olmuş. Bu gelişme IMF destekli programın özel teşviklerine dayalı bir gelişme değil, üreticinin yaşam savaşı içindeki arayışının bir sonucu.
İhracattaki gelişme dinamiğinin devam edebilmesi, her şeyden önce ihracatçının yaptığı işten kar etmesine bağlı. Bugün Türk ihracatçısı dünya pazarlarının durgun olduğu bir dönemde, dünya pazarlarında mal satmaya çalışıyor. Tabii ki kalite önemli ama kalitenin de ötesinde fiyat rekabeti var. Böyle bir baskı altında olan ihracatçıyı döviz kuru konusundaki belirsizlik ve Türk lirasının değer kazanması çok rahatsız ediyor.
IMF Türkiye masası sorumluları, geçen gün Türkiye İhracatçılar Meclisi yöneticileriyle bir araya geldi. Türkiye İhracatçılar Meclisi yöneticileri, IMF Türkiye masası sorumlularına, "düşük kur yüzünden zarar eden ihracatçıların istikrarsızlığı arar hale geldiğini, kurdaki belirsizlik nedeniyle yurtdışına ihracatçının fiyat vermekte güçlük çektiğini" anlattı.
Bu buluşmadan sonra, IMF Türkiye masası sorumlularının hâlâ ihracatın büyümenin dinamiği olduğunun farkına varamadıklarını gösteren açıklamaları oldu. IMF sorumlularının ve IMF programını, uygulama sorumluluğunu taşıyan yeni AKP kadrosunun, hala enflasyon ve faizdeki gerilemeye dayalı bir büyüme bekleyişinde oldukları anlaşılıyor.
Ancak anlaşılamayan, enflasyon ve faizdeki gerilemeden sonra, kimin hangi pazar için, ne tür yatırımlarla, ne tür üretim yapacağı.
İhracatın, ekonominin ayakta kalmasındaki ve büyümesindeki rolü anlaşılamayınca, ihracattaki büyümenin devam etmesi tehlikeye giriyor. İhracatta büyüme hızını yakalamak güç. Büyümeden sonra, birden gerileme ise ekonomiye büyük zararlar verebilir.