Cavit Çağlar'ı aradım. "Ne oldu? Harç bitti de yapı paydos mu?" diye sordum. "Yok hocam... Sadece fabrikalardan birini kapattım. Öbürleri çalışıyor" dedi.Çağlar'ın kapattığı "Polylen" isimli fabrikayı 1967 yılında Bursa'da Abdurrahman Şenipek, Ali Fidanlar ve arkadaşları kurdu. 1991 yılında Cavit Çağlar'ın Nergis grubu satın aldı ve büyüttü.Bu fabrika polyester iplik üretiyor. Polyester petrokimya esaslı, suni iplik. Bizim Petkim'in ürettiği petrokimya ürünleri fabrikada harman ediliyor. Eritiliyor. İpliğe dönüşüyor. Polyester iplikle perdelik, döşemelik, elbiselik kumaş dokunuyor. Dün gazetelerde yer alan "Çağlar havlu attı" başlıklı haberleri okuyunca, "Cavit Çağlar fabrikaları kapattı. İşi bıraktı" sandım. Türkiye'de bir zamanlar Sasa büyük bir polyester üreticisiydi. Şimdilerde iplik işini küçülttü. Yılda 100 bin ton dolayında üretim yapıyor. En büyük üretici 150 bin ton kapasiteyle Zorlu'nun Korteks-Taç İplik tesisi. Çağlar'ın kapattığı Polylen 36 bin ton polyester iplik üretirdi.Ama Çağlar'ın Polylen'den başka 2 polyester fabrikası daha var. Onlar üretimini sürdürüyor. Nergis ve Sifaş fabrikalarının her biri yılda 50 bin ton polyester üretimine devam ediyor.Çağlar'ın Bursa'daki tek uğraşısı polyester iplik üretmek değil. Sifaş'ta günde 50 ton naylon iplik üretiliyor. Naylon iplik çorap sanayiinde kullanılıyor. Sifaş'ın naylon iplik üretimi Türkiye'nin toplam iplik üretiminin yüzde 80'ini teşkil ediyor.Bursa'daki Yeşim fabrikası ev tekstili dışında dış pazar için giyim eşyası üretiyor. Nike, Adidas, Marks and Spencer gibi firmalara ihracat yapıyor. Nergis'te ve Yeşim'de ayrıca dokuma ve boya tesisleri var. Tek işi iplik değil Cavit Çağlar'a diğer tesislerde üretim devam ederken Polylen fabrikasını neden kapattığını sordum. "Hocam, hepsini birden bir günde kapatmamı mı bekliyordunuz? Fırtınada kayığın batmaması için önce en ağır eşyalardan vazgeçmek zorunda kalınır. Biz de onu yaptık. Böyle giderse öbürlerini de teker teker feda etmek zorunda kalırız" dedi."Böyle giderse..." ne demek diye sordum. Anlattı: "Uzun süre ucuz döviz, ihracatımızı cezalandırdı. Zararına ihracat yaptık. Derken ucuz ithalatla iç pazarda rekabet gücümüz yok oldu. Bu arada özel teşvikli illerde faaliyet gösteren tesislere tanınan sosyal sigorta primi muafiyeti, vergi muafiyeti, ucuz enerji gibi avantajlar daha önce kurulmuş büyük tesislerin haksız rekabetle karşılaşmalarına yol açtı. Sonunda nefesimiz tükendi..."Çağlar'ı dinlerken içim karardı. Mecburen teselli etmeye çalıştım. "Üzülmeyin, her şey düzelir... Türkiye'yi parlak günler bekliyor" falan gibi hikâyeler anlattım.Bilmem teselli oldu mu? guras@milliyet.com.tr Kayığın batmaması için...